Koç Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü mezunu olan, ilk romanını 14 yaşındayken kaleme alan Demiriz, 17 yaşına kadar yazdığı 4 romanla o dönem "Türkiye'nin en genç yazarı" olarak anıldı.
Profesyonel turist rehberliği de yapan 29 yaşındaki Demiriz, sanat tarihçi olarak Türkiye'de ve yurt dışında birçok eseri inceleme imkanı buldu.
Demiriz, birçok il ve ilçedeki okullarda "okuma alışkanlığı, kitap sevgisi ve yaratıcı yazarlık" konulu seminerler de veriyor.
Turistlere İstanbul'da Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı gibi tarihi mekanları gezdiren, İspanya'daki Endülüs Emevi Devleti'nden kalma El Hamra Sarayı'na özel turlar düzenleyen Demiriz, tarihi yerlerden aldığı ilhamı romanlarına taşıyor.
Okurlarıyla imza günlerinde buluşan, söyleşilere katılan Demiriz, Muğla'nın Marmaris ilçesindeki evine gelen okuyucularına kitaplığını gezdiriyor.
- "Çok okunanlar listesinde olmak gururlandırıyor"
Tarihi mekanlara ve tarihte iz bırakmış kişilere romanlarında yer veren, Türkiye'nin tarihi zenginliğine vurgu yapan Rana Demiriz, AA muhabirine, kitaplarını okuyan gençlere milli bilinç aşılamayı amaçladığını söyledi.
Sanat tarihi ve tarih eğitimlerinin turist rehberliği mesleğini tutkuyla yapmasını sağladığını dile getiren Demiriz, gezdiği, gördüğü mekanların, yaşanmış gerçekliklerin verdiği ilhamla yazarlıkta başarılı olduğunu anlattı.
Tarihe, mesleğine ve sanata çok düşkün olduğunu ifade eden Demiriz, "Konularımı seçerken özellikle beni çok etkileyen tarihi yerleri okurlarıma anlatmayı tercih ettim. 'Ayasofya'da Bir Gece' adlı romanım 21. baskıya ulaştı ve 200 binin üzerindeki satış rakamını gördü. Genç kadın bir yazar olarak çok okunanlar listesinde olmak beni çok gururlandırıyor." diye konuştu.
Demiriz, tarih kokan bir ülkede yaşamanın avantaj olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Kitaplarımı okuyan bu ülkenin evlatlarının tarihsel derinliği olan eserlere farklı bir hissiyatla, milli bir bilinçle bakabilmelerini amaçlıyorum. Bir okulumuzda kitabımı okuyup, gruplar halinde Ayasofya'nın çeşitli maketlerini yapmışlar ve her biri farklı şekilde yorumlamış. Bu bir yazar için ulaşılabilecek güzel bir nokta. 'Endülüs'te Bir Hafta' kitabımı okuduktan sonra El Hamra Sarayı'na giden okurlarım kitapla fotoğraf çekip, sosyal medyadan beni etiketliyor. Diyorlar ki 'Sizin kitabınız ışığında biz de Endülüs'te bir hafta geçirdik'. Kitabı okuduktan sonra sarayı daha farklı bir bakış açısıyla gezmeleri, kitabı oraya kadar götürmeleri, kitabın kapağındaki resimle aynı kadrajı yakalayıp paylaşım yapmaları benim için çok büyük mutluluk kaynağı oluyor. Her yaştan okurlarımın, öğrencilerin, öğretmenlerin, velilerin, kitaplarımı rehber edinerek Ayasofya'ya, Topkapı Sarayı'na, El Hamra Sarayı'na kadar yanlarında götürmeleri beni çok onurlandırıyor."
- "Tarihte iz bırakmış kadınların hikayelerini aktarıyorum"
Sürekli tarihi mekanlarla iç içe olduğuna dikkati çeken Demiriz, şunları kaydetti:
"Bu beni sürekli besliyor. Kitaplarım da tarihte gerçekten yaşamış fakat bizim biraz maalesef tarihin tozlu yapraklarına kurban verdiğimiz, tarihimize iz bırakmış kadınlar var. Onların hikayelerini anlatmaya çalışıyorum. Böyle güçlü kadınları ön planda tutuyorum. Saltukoğulları Beyliği'nin hükümdarlığını 12 yıl yapan Mama Hatun'u anlattım. Ordulara komutanlık yapan, savaşlara katılan bir kadın. Anadolu'da onun yaptırdığı çok kıymetli eserler de var. Bunlar üzerinden yeni romanımı şekillendirdim, 'Rüzgara Fısıldayan Kadınlar' ortaya çıktı."