Yere bir hasır sererek sizleri de yanıma çağırıyorum, hep birlikte bulutları okumaya ne dersiniz?

Kim bilir ne konuşuyorlar kendi aralarında biz duyamıyoruz. Ölçemediğimiz mutlulukları hissedemiyor, hırçın bir gök gürültüsü ile anlatmaya çalıştığı acıları anlamak için diretmiyoruz. Bulutların kendilerini tutamayıp akıttığı yaşlar bile ne kadar güzel ve faydalı değil mi?

Bir tanesi bile acılarının içinde kaybolup damlatsa o yaşlarını, toprağa dokunduğu an nice sevimli canlar çıkıyor ortaya. Her bir dokunuşunda toprağa hayat mücadelesi ve görevi doğuyor birinin. Kimi zaman renkleriyle gülümsüyor, dönem dönemse meyvelerini ikram ediyor, bazen de anne şefkati gibi canlılara yuva oluyor. Bir bulutun acı çekip yüreğinden döktüğü bu damlalar bile bu kadar faydalı iken biz neden gözyaşlarımıza isyan ediyor, aksine her yaştan ders çıkartıp bir sonraki nesillere yardım etmiyor, karakterimizin renkleriyle gülümsetmiyor, kendimizi geliştirdiğimiz mirasımız olan kitaplarımızla meyve tabağı ikram etmiyor hatta onlarla büyüyüp yeni bir ben/biz’ e anne şefkati gibi yaklaşmıyoruz.

 

Bir bulut güneş açsın diye saygı gösterirken biz kendimize bile saygı göstermiyoruz, Neden?

 

Gözyaşından sonra kenara çekilen bulutlara armağan olsun diye gökkuşağını sunması güneşin naif ve inceliğini göstermiyor mu? Biz bu kelimeleri kendi çıkarımız için kullanıyor ve belki yükselmek için rol yaparak bu yalancı incelikte kayboluyoruz. Neden böyle olduk? Neden zarafetimizi gösterip bilgimizle yükselmeyi ve gücümüzle kazanmayı tercih etmiyoruz? Kendinize mi güvenmiyorsunuz? O zaman okuyun bol bol okuyun.

Okumayı unutmayan,  hayvan severlerden ve kültürden uzaklaşmayan insanlardan asla zarar gelmez çünkü.

 

Şimdi ince bir sessizlik lütfen.

 

DOĞA BİZE FISILDIYOR

SADECE DİKKATLİ BAKMAMIZ GEREKİYOR.

TILSIM SERPİŞTİRİYOR ÜZERİMİZE TEK TEK.

GÜZELLİK, ZARAFET, İNCELİK, SEVGİ, GÜVEN VE MERHAMET GİBİ.

 

Bizden ne mi istiyor?

 

Biz doğayı damla damla sevelim ki o biriktirip daha da güzellikler sunsun bizlere. Bazen huzur dolu manzara, bazen taklit edebileceğimiz bir sanat eseri, ruhumuzla dokunduğumuzda ise tercüman göstersin ki onu anlayabilelim.

Şimdi bulutların tılsımlı fısıltılarını daha da iyi anlıyor, onlara dokunup hissedebiliyorsunuz değil mi?

 

Küçük bir egzersiz o halde.

 

 

Şimdi aklını, fikrini, beynini doğa ile doyur.

 

Derin bir nefes al ve tüm bu güzelliklerden kendine bir eser çıkart.

 

Nasıl hissediyorsun kendini?

 

Sana baktıklarında hissetsinler gücünü, dokunduğun yerde yeniden açsın yeşillikler, sakin dur ki göster o içindeki gizemi, senden gittiklerinde gizleme onlardan merhametini.

En önemlisi bu kadar kötü olmalarına rağmen doğa bile insanları kabul ediyorsa sen sus ve seyret insanların sana sunduğu kötülükler için güzellikleri.

Kim bilir sana ne anlatıyor tılsımlı fısıltı ..

                                                                                                        EFTELYA.