Kıymetli basın mensupları çok kıymetli dava kardeşlerim hepinizi, hürmetle selamlıyorum, Esselamü aleyküm. Bugün 2 Mart Pazartesi, yeni bir haftanın başlangıcındayız. Yeni haftanın ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum.Geçtiğimiz hafta hepmizi üzen haberler aldık. İdlip’te şehit olan kardeşlerimizin acısı içimizi yaktı.Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Başta aileleri olmak üzere, ülkemize sabırlar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.  Elbette yaşanan bu olaylardan sonra, Suriye konusunda yaşadığımız süreci gözden geçirmemizde fayda olacağını düşünüyoruz.Dış politikada yapılan hataların, Türkiye için 'belirsiz süreçler' doğurduğunu görmekteyiz.Türkiye'nin müttefiklik konusunda daha emin adımlar atması gerekmetedir. Biz parti olarak kendi toplumumuzun da, dünyanın da huzur içinde yaşamasını, sadece bizim için değil, komşularımızın da huzur içinde yaşamasını şiar edinen bir politikayı benimsiyoruz.Bugün ne yazık ki böyle bir anlayıştan çok uzağız.Bir gün Amerika'yla dostuz, Irak'a girmesine bütün gücümüzle destek veriyoruz. Öbür gün Amerika'ya anlaşamıyoruz. Rusya'ya dostluk kuruyoruz. 'Patriot'larınızı alın gidin, biz S-400'leri alıyoruz diyoruz.' Amerika tavır koyuyor 'F-35'leri vermem.' diyor. Rusya'ya konuşuyoruz. Arkasından bir bakıyorsunuz şartlar değişiyor. Bu sefer Rusya'nın desteklediği Suriye'yle kapışıyoruz.Saadet partisi olarak geçmişte ne söylediysek, bugün de aynı şeyleri söylüyor ve diyoruz ki 'En kötü barış en iyi savaştan iyidir'. Her ne pahasına olursa olsun mutlaka en acil şekilde kanın durdurulması sağlanmalıdır. Biz ülke olarak Suriye konusunda ilk düğmeyi yanlış ilikledik.Başından beri makul politika üretemediğimiz için bugünkü neticeler olumsuz noktaya geldi. Ancak bugün yapılması gereken şey; bir şekilde katil Trump ile katil Netanyahu ile katil Putin ile oturup aynı masada görüşebiliyorsak katil Esad ile de bir şekilde çözüm yoluna gidilmelidir.Bugün 80 milyonun el ele vererek, acıları dindirmenin bir yolunu bulmalarının sağlanması gerekir.İş başında, yönetim sorumluluğunda olan insanların biraz daha duyarlı, ferasetli, aklıselim davranması gereklidir. Bugün, bunlardan çok uzakta olduğumuzu görüyoruz. İktidardan bir yetkili, ‘olağanüstü meclisi toplamayı gerektiren bir durum yok’ diyebilmektedir.Bugün ülkemizin talebiyle NATO dahi olağanüstü bir toplantı kararı almışken, TBMM'nin olağanüstü toplanmaması kabul edilebilir değildir.Acilen TBMM'de milletvekillerinin bir araya geleceği, bir olağanüstü toplantının yapılması gerekiyordu.Ayrıca devletin zirvesinin, espiri yapabilmesi ve yanındakilerin gülmesi, acımızı bir kat daha artırmaktadır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ivedi bir şekilde Mecliste grubu bulunan ya da bulunmayan tüm siyasi parti genel başkanlarını acil eylem planı hazırlama noktasında bir toplantıya çağırması gerekmektedir. Bugün partilerin farklı olmasının hiçbir anlam ifade etmediği bir gündür.Özellikle milletimizin birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu böylesi bir dönemde, bu toplantı da büyük önem arz etmektedir.Herşeye rağmen sükuneti hiçbir şekilde elden bırakmamalıyız. El birliğiyle 80 milyon vatan evladı el ele vererek bu acıları dindirmenin yolunu aramalıyız. Ülke olarak derinden yaralıyız. Anne babaların yavrularını, gencecik kadınların eşlerini ve nişanlılarını kaybettiği, çocukların babasız kaldığı, 82 milyonun da fidanlarını kaybettiği bir ortamda sözün hiçbir anlam taşımayacağı,Diğer bütün konuların tali konular olduğu bir sürecin içerisindeyiz. Uzun uzadıya konuşmak da boşluğu dövmekten başka bir anlam taşımayacaktır.Bu vesileyle, tekrar şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize sabırlar diliyorum.Bir daha böyle acılar yaşamamayı ümit ediyor, hepinize hayırlı günler diliyorum.