Afyon Postası’ndan Kübra Üye’nin sorularını yanıtlayan Sultandağı Belediye Başkanı Mehmet Aldırmaz, özetle şunları söyledi:  

-Sultandağı'nda meydanda bir çalışma var, burada ne yapılıyor? Proje ne zaman bitecek? Bu proje bitince Sultandağı ne kazanacak? 

Sultandağı’nda yaklaşık 800 yüzyıllık yapılar var. 800 yüzyıllık bir Selçuklu Meydanı var. Sultandağı aynı zamanda bir Selçuklu şehridir. Orada kervansaray, camii, çeşme ve hamamı tekrar eski haline getirmek, bizden öncekilerin bize bıraktığı eserleri, mirasları bizden sonraki nesillere sağlamlaştırılmış eski haliyle bırakmak için bir çalışma başlattık. Burada değerli valimize müteşekkiriz. Sultandağlı olarak buralara sahip çıktığı için onu çok seviyoruz. Orada restorasyon çalışmalarımız var. Hamamla ilgili restorasyon çalışmalarımız var. Çeşmeyle ilgili çalışmamız var. Camide bazı düzenlemeler var, oranın restorasyonu daha önceden yapılmış. Kervansarayında yine bazı restorasyon çalışmaları daha önceden yapılmış. Ama şu an etraflarıyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Alt yapısıyla ilgili su ve kanalizasyonla ilgili çalışmalar bittikten sonra tarihteki ilk zamanlardaki yapıldığı halindeki taşlarla ya da o dokuyla ilgili çalışmalarımız var. Hava şartları belirleyecek ne zaman biteceğini. 

TÜRKİYE’DE ÇOK AZ BÖYLE SELÇUKLU MEYDANI VAR

Biz gece gündüz çalışıyoruz. Sadece cumartesi günleri dinleniyoruz. Bununda sebebi cumartesi günleri Sultandağı’nın semt pazarı olduğu için o gün dinlenmek zorundayız. Onun dışında beklediğimizden daha önce biteceğini düşünüyoruz. Biz yaklaşık bir, bir buçuk aylık bir süre vermiştik ama hava şartları ne getirir bilemiyoruz. Mesela Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma dört gün yağış var. Yağışlarda ya biraz yavaş çalışacağız ya da çalışamayacağız. Bu şartlar olmadığı sürece tahmin ediyoruz bir ay içerisinde biter diye umuyoruz. Bunun dışında şöyle söyleyebiliriz sadece bu restorasyon ve çevre düzenlemesi değil, sokak sağlıklaştırması da yapıyoruz. Meydan olarak tanımladığımız yerin etrafına evleri eski haliyle, tarihi dokularına tekrar kavuşturmaya çalışıyoruz. Bir de Sultandağı’nda Millet Bahçelerini de meydana dahil ederek orayı da restore ediyoruz. İnşallah Sultandağı’nda biz şöyle duyumlar aldık bu büyüklükte bir Selçuklu Meydanı’nı Türkiye’de çok az olduğunu öğrendik. Yani bu açıdan da Afyon turizmine de Selçuklu yapıları olarak ayrı bir önem kazandırmış oluyoruz. 

-Seçildiğininiz günden bugüne kadar bin güne yakın bir süre geçti. Bu süreç içinde sizin en zorlandığın an ne oldu? 

MADDİ OLARAK SIKINTILAR YAŞADIK AMA…

En çok bizi pandemi yordu. Dış faktörlerden konuşursak, pandemi süreci çok ağır geçti. İnsanların çok gergin olduğu, evlerinden çıkamadığı, çocuklarıyla gezemediği, yani insanlar gezdikçe birbiriyle temas ettikçe, bayramlarda gezdikçe, birbirlerini ziyaret ettikçe streslerini atıyorlardı, özlemlerini gidiyorlardı. Bu durumun şöyle bir getirisi oldu; maddi olarak da ülkemizi yordu, bunu zaten biliyoruz. Bunun dışında gergin bir toplumda ya da insanların büyük anlamda gergin olduğu yerde çalışmak gerçekten stresliydi. Bunun dışında pandemi sürecinde Allah’a çok şükür hiç yavaşlamadık. Bazı işlerimiz tabii daha geç oldu, daha yavaş oldu. Maddi olarak bazı zorluklar yaşadık ama genellikle çok yavaşlamadık. Allah işimizi rast getirdi. Genellikle hızlı gittik. Vaatlerim zaten bitti. En son iki vaadimiz kalmıştı bir de hayvan pazarı yeri vardı.

DOĞALGAZ MÜJDESİNİ VERDİK

Onun dışında doğalgaz ve alt yapı müjdesini bundan birkaç gün önce canlı yayında açıklamıştık. Onların kredileri onaylandı, projeleri onaylandı. Doğalgaz için net resmi bir tarih aldık. Çok şükür vaatlerimiz bitti. Zorlanma kısmında belki şunu diyebilirim; siyaseten tecrübeli olmamak ya da geçmişten gelen bir bilgi olmaması bizi biraz zorladı. Belediyenin durumu bizi biraz zorladı çünkü belediyeyi biz beklediğimizden çok daha üstünde bir maddi anlamda kötü halde aldık. Bunu aslında iki buçuk üç yıllık süreçte hiçbir yerde söylemedik. Belediyeden bahsetmedik, şöyle kötü,  böyle kötü demedik. Yine öyle demiyoruz zaten aslında ama niye söylemiyoruz çünkü biz buraya çalışmaya geldik. 

ÇOK FAZLACA HACİZ VE BORÇLA UĞRAŞTIK

Çalışma yaparken de eski şöyleydi böyleydi demek şunun gibi oluyor; bu kadar kötü belediye aldık öyle bir şeyler oldu ki hani biz işimizi yapamayacağız, söz verdik tutamayacağız diye anlaşılır diye hiç bahsetmedik. Ama çok fazlaca haciz, çok fazlaca borç yani bu beklediğimizin çok çok üstünde olumsuzluklar olunca bu bizi ciddi anlamda zorladı. Çünkü neredeyse 6 ay boyunca sadece bunlarla uğraştık. Şimdi iki buçuk sene oldu. 6 ay yani neredeyse beşte birlik bir sürede sadece maddi olarak zincirimizi kopardık. Niye çünkü bir şey yapmak istiyorduk haciz olduğu için yapamadık. Kamu hacizleri özellikle çok zorladı. Bunlar genel olarak zorladı ama Allah’a şükür atlattık. Bizim bile umduğumuzun çok çok öncesinde vaatlerimiz bitti. Eşimle bu konularda çok istişare ederiz. Bu kadar zorluğa rağmen bizim için beklediğimizden çok hızlı geçen bir süreç oldu. Zorlandığımız bir konu da ailemizden uzak kalmaktı. Çocuklarımızdan, eşimizden uzak kaldık. Bu durum çok yorucuydu. Onlar dışında çok zorluklar yoktu çok şükür. Allah işimizi hep rast getirdi. Yani baktığımız zaman çok çok iyi gittik. Eşimde muhakkak buna şahit olacaktır. Allah çok yardım etti. Önümüz hep bir şekilde açıldı. 

-Uzun yıllar CHP tarafından yönetilen bir ilçede siz kazandınız. Ne değişti bu süreçte...

Nasıl olduğunu bilmiyoruz. Bunları aslında vatandaşlara sormak lazım neler değişti diye çünkü bize göre her şey çok güzel oldu ama yani şimdi vatandaşlar ne düşünür bilmiyoruz. Başarının sırrı çalışmakla alakalı, biz vazgeçmeden çalıştık. Şu an yaptığımız hizmetten dolayı şahsi olarak mutluyuz. Muhakkak ki eksiklerimiz vardır. Verdiğimiz vaatleri nasıl bitirdik konusuna bakacak olursak; vazgeçmemek lazım, azimli olmak lazım. Yani bir şey hayır dedikçe tekrar uzatmak, uğraşmak yani uyanınca sabah tekrar yeniden sıfırdan bir önceki gün hiçbir zorluk yaşamamış gibi tekrar tekrar asılmak lazım. Çok uğraşmak lazım. Yani gerçekten hayatta hiçbir şey kolay değil. Hepimiz bunu biliyoruz. Her şey zor ama Belediye Başkanlığı’nın ayrı bir zorluğu var. Sorumlu olduğunuz sahalar, alanlar, insanlar var, kaderler var. Bunun için sürekli savaşmak lazım, uğraşmak lazım. En önemli şey çalışmak. Bu her alanda böyle olmalı, her şeyde çalışmak lazım, pes etmemek lazım. Bu aslında hayatın genel bir kuralı. Bu konuda herhalde biraz inat var bizde. Bir de ne kadar moralimiz bozulursa bozulsun sabah kalktığımızda sıfırdan Evvel Allah başlarız yani. 

-Başkan olduğunuz için mutlu musunuz?

İyi tarafları var, zor tarafları da var. İyi tarafları; insanlara hizmet etmenin muazzam böyle hiçbir şeyle eşleştirilemeyecek, kıyaslanmayacak muazzam bir keyfi var. Öyle bir keyif ki bunu yakınlarınızla beraber hissediyorsunuz. Sadece tek başına da yaşamıyorsunuz, hem arkadaşlarınız hem eşiniz, akrabalarınız ve sizi seven yakınınızda olan, size destek olan, hala destek olmaya devam eden insanlar bile bu keyfi yaşıyor. Bu duygu çok farklı hiçbir şeye benzemiyor. Hizmet etmek, hizmetlerin karşılığında insanlara bunun yansıdığını görmek, mutlu olmaları çok değişik bir his. Böyle bir duygunun var olduğunu bile bilmiyordum. Bunu aslında başkanlıkla beraber öğrenmiş olduk. Çok keyifli, çok güzel. Zor tarafları vakit olarak dediğim gibi sosyal hayat ya da özel hayatınızla ilgili gittikçe vakit azalıyor. Bunu çok sevdiğimiz insanlarla tartışıyoruz, yakınlarımızla tartışıyoruz. “bu kadar çalışmaya bilirsin, biraz kendine vakit ayırabilirsin” diyorlar. Nasıl oldu bilmiyorum ama duramıyoruz. Herhalde böyle bir refleks gibi oldu. Aslında çok tenkitler aldım “hasta olacaksın, zorlanacaksın, sağlık, aile, çocuk” konularında. Bunlara dikkat etmek lazım gibi… 

EŞİM, “KENDİNE ZARAR VERECEKSİN” GİBİ UYARIYOR

Özellikle eşim de bu konuda “kendine zarar vereceksin” gibi söylemlerde bulundu ama herhalde böyle dededen gelen irsi bir şey sanırım. Dedem böyle hep derdi bana “Çalışan adam iyidir, Çalışmayan adam iyi değildir.” diye. O birazda böyle acayip çalışkan bir insandı. Hiç durmadan çalışırdı, çalışmaktan başka bir şey yapmazdı. Herhalde o bir yerden sonra başkanlıkta bende açığa çıktı sanırım. Ondan öncesi tembel bir adam değildim belki ama bu kadar olmuyordu. Şu an bir saat boş duralım “ne yapsak?” diye evde düşünmeye başlıyoruz. 

EN BÜYÜK DESTEKÇİM EŞİM

Her zaman söylerim en büyük destekçim eşimdir her zaman, Allah ondan razı olsun. Yani bence bu çok önemli bir şey. Güzünüzü direkt yarıya düşürebilecek kadar zarar da verebilir, sizi böyle iki üç kat daha verimli çalıştıracak her şey aslında eşte bence. Bazen bir şey yaptığımız ben bakıyorum eşim benden daha çok seviniyor. Hani şöyle bir şey var az önce söyledim, bir şey yaptığınız zaman yanınızda sizi sevenler de siz kadar mutlu oluyor. Ben bu durumu eşimde çok gördüm. Mesela en son İller Bankasının SUKAP Kredisi vardı. Onun alt yapıyla ilgili bütün her şeyi bitmişti sadece bir onayı kalmıştı. Onu yaptık sonra açıklama yapmıştık. Yani onu açıklarken eşim de en az benim kadar sevinmişti. Bu çok farklı bir hissiyat, yaşayınca herhalde anlaşılabilir gibi geliyor. İnsanlara faydalı olmak, bir şeyler yapmak çok güzel.  

-Kübra Üye’nin Özel Haberi.