İşte Orhan Arslan'ın açıklamaları: 

Giresun ilimizde meydana gelen sel felaketi hepimizi derinden üzmüştür. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. kayıp olan olan vatandaşlarımızın bir an önce sağ olarak bulunmasını ümit ediyorum. Selden zarar gören vatandaşlarımızın yaralarının en kısa sürede sarılmasını temenni ediyorum. Giresun’da sel Adana ve İzmir’de yangın olaylarından dolayı başta bölge halkı olmak üzere tüm ülkemize sabırlar diliyorum.
   SORUMLULUKLARIMIZI YERİNE GETİRMELİYİZ.
   Elbette yaşanan her olaydan çıkartılacak dersler vardır. Biz doğanın tabii dengelerini göz ardı etmemeliyiz. Dere yatakları ve sel riski taşıyabilen yerleri imara açarak, iyice araştırmadan suni göletler, barajlar, HES’ler yaparak, siyanürle altın çıkartarak adeta doğal hayata savaş açmaktayız. Bu dünyadaki her şey insan için yaratılmıştır, insanın hizmetindedir. Buna bir itirazımız yok. Ancak yaşadığımız dünya bize babamızın mirası değil çocuklarımızın emanetidir. Emanete gözümüz gibi bakmalı, korumalıyız. Bizim gelecek nesillere sorumluluğumuz olduğu gibi canlı ve cansız tüm mahlukata karşı sorumluluğumuz var. Hepsinden öte bütün bunları Yaratan’a karşı sorumluluğumuz var. Bu sorumlulukları yerine getirmediğimiz sürece maalesef bu sıkıntılar eksik olmayacak.
   BULUNAN DOĞALGAZ HAYIRLI OLSUN.
   Bununla birlikte güzel haberler de alıyoruz. Karadeniz’de 320 milyar m3 doğalgaz rezervi keşfedilmiş. Emeği geçenlere teşekkür ediyor ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bulunan bu rezervin 2007 yılında Enerji Bakanı Hilmi Güler’in açıkladığı Akçakoca yakınlarındaki petrol rezervi, 2012 yılında Taner Yıldız’ın açıkladığı Hakkari’deki  petrol rezervi ve şu anda hepsini saymanı mümkün olmadığı değişik tarihlerde değişik miktarlarda ve farklı madenlerle birlikte faaliyete geçirilerek en kısa sürede insanımızın istifadesine sunulmasını bekliyoruz. 
   SIKINTIMIZ KAYNAKLARIN DOĞRU KULLANILAMAMASINDAN.
   Türkiye olarak Allah’a şükür hem yeraltı, hem yer üstü, hem insan gücü, hem iklim ve coğrafya her türlü zenginliğe sahip bir ülkeyiz. Yaşadığımız ekonomik sıkıntıların sebebi kaynak yetersizliği değil kaynakların doğru kullanılamamasıdır. Önceden gıdada kendi kendine yetebilen ülkeler arasında iken izlenen yanlış politikalar sebebiyle bugün her şeyimizi ithal ediyoruz. Biz tarım ve hayvancılığı desteklememiz gerektiğini her defasında tekrar ederken iktidar 21 Ağustos 2020 tarihli Resmi Gazete kararı ile Venezuela’dan aralarında taze peynir, eritme peynir, pirinç, yulaf, yer fıstığı, rep ve kolza tohumları, ayçiçeği, hint yağının da bulunduğu sıfır gümrükle tarım ürünleri ithal etme kararı alıyor. Ekonomiyi düzeltmek istiyorsak ilk olarak tarımı, hayvancılığı ve gıda üretimine önem vermemiz gerekmektedir. Çiftçinin üretimi ucuza yapabilmesi için vergilerin kaldırılması maliyetlerin düşürülmesi gerekmektedir. Bugün doların yükselişi fiyatların artışı, işsizliğin her geçen gün yükselmesi aslında bir sebep değil sonuçtur. Bugünkü döviz kurlarındaki dalgalanmanın da içine sürüklendiğimiz ekonomik buhranın da temelinde plansızlık var. Tabi ehliyet ve liyakat çok önemli bir konudur. Ehliyetli insanlar plan yaparlar. Ekonominin en büyük problemi plansızlıktır. Biz paramızı nereye harcayacağız nasıl gelir elde edip işsizliği nasıl önleyeceğiz gibi konuların hepsi plan gerektirir. Ancak bugün hiçbir konuda plandan söz edemiyoruz. Tarımda da plan yok.  Siz tarımda çiftçiyi yönlendirmezseniz verimliliği sağlayamazsınız. Genel, bölgesel ve ürün bazında planlar ile çiftçiye neyi ekmesi gerektiğini söylemeniz gerekir. Siz yönlendirme yapmazsanız bütün çiftçiler domates eker ya da tam tersi kimse domates üretmez. Fiyatlar da uçar gider. Ya da çiftçinin elinde kalır. Çiftçi yaptığı işten bir kazanç elde etmezse ekip biçmekten vazgeçer. Bizim en büyük problemimiz plansızlık. Şu anda bunun en güzel örneği patates. Geçen yıl patates fiyatları yüksek olduğu için çiftçi haklı olarak patates üretimini artırdı. Şimdi fiyatlar maliyetin altında. Çiftçi zarar ediyor. İktidarın patates ihracatı için gereken girişimleri yapması lazım. Elbette yeri geldiği zaman ithalat yapılabilir. Ancak sürekli olarak çözümü ithalatta ararsanız o zaman ülkenizde tarım gelişmez. 
   ÖĞRENCİ SERVİSLERİNİN MTV VE PRİM ÖDEMELERİNİ DEVLET KARŞILASIN.
   Bilindiği gibi okullar 16 Mart’ta okullar kapanmıştı. Okulların kapanması ile birlikte öğrenci servisi yapan esnaf işsiz kaldı. Gelirleri kesildi ama giderleri kesilmedi. Ev kirası, faturalar, mutfak ve diğer masraflar devam etti. Bütün bunların yanında devletin almış olduğu prim, sigorta ve vergiler de yine gider olarak karşısına çıkmaktadır. Devletin esnafına sahip çıkması adına yaklaşık 5 aydır hiçbir geliri olmayan servis esnafına destek olması gerekmektedir. Bu bağlamda servis esnafının pirim ödemeleri ve motorlu taşıtlar vergileri devlet tarafından ödenmelidir. Kredi ödemleri ötelenmeli ve nakdi destek sağlanmalıdır.
   Bu düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor, sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum.