Saadet Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı Beytullah Karataş gündeme dair açıklamalarda bulundu. Karataş açıklamasında vatandaşın günden güne giderek artan sıkıntılarını dile getirerek iktidarın bu konuda atması gereken adımları ifade etti.

Karataş’ın açıklaması şu şekilde;

“Nisan ayının ve bu ay boyunca idrak edeceğimiz mübarek Ramazan günlerinin, geride kalan yılın ilk 3 ayından farklı olması, ülkemizin ve insanımızın problemlerinin çözüme kavuşmasıdır.

Bizim önceliğimiz budur ve gündemimiz de insanımızın gerçek gündemidir.

ESKİ RAMAZANLARI ÖZLÜYORUZ

Rahmet ve bereket ayı Ramazan-ı Şerif’in huzur iklimini arıyoruz.

Bir kez daha Ramazan’a ulaşmanın sevinci ve coşkusunu yaşıyoruz.

Bir zamanlar Ramazan demek; kalabalık iftar sofralarında dostlarımız ve sevdiklerimizle bir araya gelmek, huzuru paylaşmak demekti.

Ramazan demek; mahalledeki esnafı, sokaktaki komşuları, akrabaları iftar sofrasında ağırlamak demekti.

Fakat bu Ramazan, halkımız Ramazan sevincini geçim derdiyle karşılamak zorunda kaldı.

Bırakın iftar davetlerinde misafir ağırlamayı kendileri için bile iftar menüsü hazırlamak külfete dönüştü.

Çarşı pazarda sebze ve meyveler taneyle satılır oldu. "Avrupa’da meyveyi taneyle alıyorlar" efsanesi, ülkemiz için ağır bir gerçeklik halini aldı.

İnsanımız eski Ramazanları, özellikle de ekonomik koşullar yönünden hakikaten arar oldu.

BİRER ADET ALIYORUZ 20 LİRA TUTUYOR

Nasıl aramasın ki? İşte Ramazan ayının adeta olmazsa olmazlarından Ramazan pidesi..

-Bir aile iftar ve sahur için sadece ikişer tane Ramazan pidesi alsa; günlük yaklaşık 30 Lira, bir ayda 900 lira! Bu parayı nasıl ve nereden karşılayacak?

Yine aynı şekilde tek tek satılan sebzelerin fiyatları, pazar tezgahlarındaki fiyat etiketleri; zorlu bir kışın ardından zorlu bir Ramazan ayı geçireceğimizi gösteriyor..

-1 domates, 1 salatalık, 1 patlıcan ve 1 biber; bakıyorsunuz; toplam 20 lira tutmuş..

Tanesi 5 liradan, kilosu 20 liradan az bir şey kalmamış pazar tezgahlarında...

Bir esnafımız yazmış sattığı domateslerin üzerine; "MAALESEF 20 TL!"

Üreten çiftçi üzgün, satan esnaf üzgün, alan ve alamayan vatandaş üzgün ve perişan....

Buna sebep olan iktidar ise vurdumduymazlığa devam ediyor!

YÜKSEK ENFLASYON VAR

Sayın Cumhurbaşkanı; "milletin ekmeğine göz dikenlere müsamaha göstermeyeceklerini" söyleyerek, hedef şaşırtmaya çalışıyor.

Milletin ekmeğine göz dikmek yüksek enflasyona sebep olmaktır!

Bir yerde enflasyon varsa orada mutlaka gelir adaletsizliği vardır ve orada zenginin daha zengin fakirin daha fakir olması ise mukadderdir.

İşte bu hükümet, Türkiye’yi içine soktuğu yüksek enflasyon sebebiyle milletin ekmeğine göz dikmiştir.

İnsanlar, sahurda sofraya ne koyacaklarını, iftarı neyle açacaklarını düşünüyorlar ve yoksulluk her geçen gün büyüyor.

Mutfak tüpünün fiyatı 300 lirayı geçti. Geçtiğimiz yıl bu zamanlar bir asgari ücretli, 2825 lira olan maaşıyla 25 mutfak tüpü alabiliyorken; bu yıl maaşı %50'lik artışla 4250 lira olmasına rağmen sadece 14 tane alabiliyor.

Şimdi soruyoruz: 2825 mi büyük 4250 mi? Düşen sadece paranın değeri mi, yoksa düşen aynı zamanda alın teri ve emeğin de değeri midir?

DOMATES HESABI ÜZERİNDEN ASGARİ ÜCRET ÖRNEĞİ

İşte alım gücümüzün dramatik düşüşüne bir başka örnek daha:

Geçen sene Mart ayında domatesin kilosu ortalama 4 lira civarındaydı; bir asgari ücret tutarı ile o zaman 700 kilo domates alınabiliyordu...

Şimdi ise 1 kg domates en düşük 20-25 lira, yerine ve cinsine göre 35-40 liralara kadar çıkıyor. 25 lirayı baz alırsak; bugün bir asgari ücretle sadece 170 kilo domates alınabiliyor, maalesef...

Hangi ürünü ele alırsak alalım, hepsinde durum aşağı yukarı aynı..

Akaryakıt, ayçiçek yağ, patates, salatalık, et, ekmek; hiç fark etmez..

İktidar, asgari ücretlilere %50, memur ve emeklilere %30'lar seviyesinde maaş zammı vereceğine; herhangi bir ürüne maaşları endeksleseydi, ancak o zaman insanımızın alım gücünü koruyabilirdi.

İşte az önce verdiğim domates örneği... Geçen seneki 700 kilo olan alım gücüne ulaşması için bu yıl asgari ücretlinin maaşının en az 17 bin 500 lira olması gerekirdi.

İşte bu da bizim her zaman ifade ettiğimiz, asgari ücrette hedefin yoksulluk sınırı olması gerekliliğini göstermektedir.

ESNAF KEPENK KAPATIYOR

Şehrimizde bulunan Esnaflarımız hakikaten zor durumda; vergisini ödeyemiyor, alacaklarını tahsil edemiyor, kirasını ve borçlarını da ödeyemiyor. Yani bir kıskacın içine girmiş haldeler.Bu şartlarda esnafa bir vergi affı getiriliyor. Bu ilk başlarda çok makul ve esnafın yükünü hafifletecek bir adım gibi görünüyor. Ama devlet burada başka bir halet-i ruhiye içerisinde bu kararları alıyor.Her gün yeni bir zam haberi ile uyandığımız, artık hiçbir şeyin fiyatını tam olarak bilmediğimiz günleri yaşıyoruz!

İKTİDARIN ÖMRÜ KISALIYOR

İktidarın ömrü kısaldıkça, kuyruklar uzuyor! Kuyruklar uzadıkça, iktidar yönetme yetisini daha çok kaybediyor!Sonuçta, panik havası içinde milletimizi sadece fakirleştirecek bir uygulamayı model olarak takdim ediyor. İktidarın, kendisini daha da yoksullaştıracağını söylediği milletimize bu vesileyle açık çağrıda bulunuyorum: Türkiye, bu ekonomik tabloyu, bu umutsuzluğu, bu fakirleştirme modelini hiç ama hiç haketmiyor. Biz bunları düzeltmeye talibiz. Bunu başarmak hiç ama hiç zor değildir! Saadet Partisi olarak üzerimizdeki sorumluluğun tüm gerekliliklerini eksiksiz yerine getirmekte kararlıyız. Yeterki toplumun bütün kesimleriyle birlikte çözümü konuşacak bir ortam oluşturulsun ve buna dönük adımlar atılsın. Afyonkarahisar’da vatandaşımızın sesine ses olmaya, her bir vatandaşımızın derdini kendi derdimiz kabul ederek çözüm yollarını aramaya ve paylaşmaya devam edeceğiz.