İYİ Parti Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Afyon Postası’ndan Gazeteci Nail Azbay’ın sorularını yanıtladı. Aydın, özetle programda özetle şunları söyledi: 

PARTİMİZE BÜYÜK BİR İLGİ VAR

Partimize büyük bir ilgi var. Çok hızlı büyüyoruz. Partiler bu büyümeyi doğru bir şekilde yönlendirerek daha verimli hale dönüştürmek mecburiyetindeler. Biz şu anda bunu yapıyoruz. Birlikte çoğalarak iktidar hedefine uygun bir çalışma yapıyoruz. Partimizin hedefi 1’nci parti olmaktır. Biz bunu başaracağız. İnanıyoruz. Aslında buna toplum ve teşkilatlarımız inanmış vaziyette.

DUDAKLARI UÇUKLAYACAK

 “Değişim görüyor musunuz” sorusuna yanıt veren Aydın, “Çok büyük değişim var. Ben bu seçimin herkesin dudaklarının uçuklayacağı hiç beklenmedik sonuçların çıkacağı bir seçim olarak görüyorum. Geçmişte yaşanmışlıklarımızla tecrübelerimizle iktidarın şu anda bana göre kazanma şansı yok. Bunu anlamak için çok şey bilmeye gerek yok. Sıkışan kaybedeceğini bilen iktidarlar her zaman seçim yasasına başvururlar. ”

SEÇİM YASASI KONUSU: KÜÇÜK PARTİLERİ ORTADAN KALDIRMAK İSTİYORLAR

Psikolojik bir şey bu. ‘Ben kaybediyorum o zaman ne yaparsam kendimi kurtarabilirim’ arayışıdır bunlar. Bu yapmak istediklerini onlara yarayacağını düşünmüyorum. İYİ Parti olarak burada daha avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Bunlar küçük partileri ortadan kaldırmak üzerine bir strateji belirlemişler. Bütün bu çıkan kanun haline dönüştürmek istediklerinin ana temel bakış açısı bu. Niye bunu yapıyorlar? Bunların kurulmalarını engellersek bizde ordan pasta alırız gibi bir anlayışla hareket ediyorlar. Şunu unutuyorlar. Orada toplanan (Millet İttifakı) insanlar burasına kadar gelmiş, AK Parti ile bağlarını tamamen koparmış, yeter artık bu kadar da olmaz diyen kitle grubu var orada.  Parti içinde yaşananları görerek öğrenmiş, Türkiye’nin nasıl yağmalandığını gören insanlar oradan kopup bu yeni partilerin bünyesine katılıyorlar. O stratejilerinde istediklerini elde edemeyecekler diye düşünüyorum. Onlar bir yere gideceklerse büyük bir kısmının İYİ Parti’ye geleceğine inanıyorum. İYİ Parti halka dokunan, insanlarla iç içe bulunma noktasında daha marifetli bir parti olarak görünüyor.

HALKIN KÜRSÜYE ÇIKIP KONUŞMASI TUTTU

Bu partinin genel başkanı 26 aydır Türkiye’yi geziyor. Tamamını gezdi. Ayaklarına gidiyor onların dertlerini dinliyor. Onların sorunlarını dile getiriyor. Bugüne kadar kimsenin yapmadığını yaparsak grup toplantılarında kendi konuşma süresinin içine dertli bir grubun sözcüsü çıkıp dertlerini anlattılar. Bu Türkiye’de ilk defa oldu. Bu tuttu. Artık hakkı gasp edilen kitlelerin adeta kendini ifade ettiği bir alan haline dönüştü. Bu iktidarı sıkıştırdı. 

İYİ PARTİ KÜRSÜSÜNDEN HALKIN DİLE GETİRDİĞİ SORUNLARIN YÜZDE 55 ÇÖZÜLDÜ

Eskiden her şey çok iyi gidiyor anlayışının yerine feryat eden acısını dile getiren yaşam şartlarının onları yok ettiğini söyleyen bir yapı ortaya çıktı. Bu İYİ Parti’nin ezilen hak arayan toplum kesimlerleriyle bunu yerine getirmek mecburiyetinde olan ülkeyi yöneten yöneticiler arasında bir bağlantı kuran parti haline geldik. Bizim her grup toplantımızda kendisini ifade etmek isteyen 20’nin üzerinde müracat var. Sadece konuşturmakla kalmıyoruz. Ayrıca milletvekillerimiz önergeler veriyoruz. Bunu Türkiye’nin gündemine getiriyoruz. Tartışılır hale getiriyoruz. Burada iktidarıda kendisine getiriyor. Biz hesapladık, bizim konuşturduklarımızın dile getirdiklerinin yüzde 55’ini yapmak mecburiyetinde kaldılar. Bu demokrasinin güzelliği değil mi? Muhalefet demek halkın dili demek. Bu konuda başarı sağlamış milletin güvenini kazanmış bir İYİ Parti var. 

LİDERİN DEDİĞİ MUTLAK DOĞRUDUR DÜŞÜNCESİNDEN KENDİMİ SIYIRDIM

Bir şey söylemek için erken. 2 gün oldu. Partinin kendine göre bir stratejisi mutlaka olacaktır. Şu anda iktidarın yol haritasını daha da netleştirerek ona karşı bizim yapacağımız gelecek planlamasını bizimde yapmamız lazım. Biz hazırlıklı partiyiz. Bizim düzenimiz istişare üzerine işliyor. Ben yıllardır siyasetin içindeyiz. Bizim başkanlık divanında tartışılmayan oylanmayan bir konu bizim kararımız haline gelmiyor. Biz ciddi tartışmalar yapıyoruz. Genel Başkan rengini belli etmiyor. Benim etkimde kalırlar diyerek tarafsız kalıyor. Sonra oylama yapıyoruz sonuç neyse bizim kararımız oluyor. Bizde güvene dayalı bir siyaset var. Arkadan dolanma yok. Ben artık siyasette liderlerin dediği mutlak doğrudur düşüncesinden kendisini sıyırmış bir insanım. Onun Türkiye’ye fayda getirmediğini düşünüyorum.  

SİYASETİN DİLİ KONUSU: LAN BİR ÜLKEDE BU KADAR TERÖRİST OLURSA…

Bizi partimizden ayıran yeni partiler kurduran bu tür(siyasetin dili) şeylerdir. Böyle bir siyaset dili olur mu? Bir sabah kalkıyorsun FETÖ’cüsün, bir sabah kalkıyorsun teröristsin. Toplumun yarıdan fazlasına terörist diyen bir dil olur mu? Lan bir ülkede bu kadar terörist olursa o ülkede beka sorunu olmaz mı? Ama ben karşımdaki siyasi muhataplarıma her şeyi söylerim anlayışı ile hareket ederseniz ülkeyi ayrıştırırsınız. Ayrıştıkça araya düşmanlık tohumları ekiliyor. Bu durum bizi parçalara bölüyor. Ben ortaokul yıllarında siyasete başladım. Şu anda Türkiye’nin bu hali bizi çok üzüyor. Tek adamın olduğu ülkeler sonunda gelir patinaj yapar. O gücün kendinde olduğunu fark eder ve kademe kademe zalimleşir. Sonra bura benim mülküme döner. Döner etrafına bakar onlarada döner bakar ‘burası benim toprağım’ der. Benim dediğimin dışına çıkana cezayı keserim der. Böyle yönetilen dünya kadar ülke var. Türkiye şu anda böyle bir yola çıktı.  2011’deki Türkiye ile bugünkü Türkiye  bir mi? Milli hasılamız üçte 1 oranında küçüldü. Türkiye sürekli geri gidiyor. 

2001 KRİZİ VE BUGÜN YAŞANANLAR ARASINDAKİ FARK

2001 krizini yaşamış o sürecin içinde olan biriyim. O dönemde Merkez Bankası’nın kasasında para vardı. O zaman yüksek enflasyon öyle bir kontrol altına alınmıştı ki,  biliyorsunuz 80’li, 90’lı rakamlar vardı. Seçim kararı aldığımızda o zamanki enflasyon oranı 29.5 idi. 6 ay içinde 20’nin altına düşecek yıl sonunda ise tekli rakamlara düşecekti. Bunlar geldiğinde 29.5 idi. Bunlar ekonomi ile ilgili hiç bir şey yapmadılar. Eskiden olan uygulamayı devam ettirdiler. Hiç unutmuyorum Ali Babacan televizyona çıktı ‘Bizim en doğru yaptığımız iş bizden önce alınan kararları olduğu gibi devam ettirebilmemiz’ demişti. Ne oldu bir senede iki senede tekli rakamlara düştü enflasyon. Burada bir başarı hikayesi var. Bunu yaparken bütçeden yüzde 10 tasarruf yaptık.  Bu çok büyük rakamlar demek. Şimdi tam tersi. Değil tasarruf yapmak paranın hesapsızca harcandığı bir dönemdeyiz. Merkez Bankası’nda para yok. Eksi 50 Milyar dolar açığımız var. Bunu swap işlemi yani takasla gidermeye çalışıyorlar. Ne oluyor olunca bu borç oluyor. Bir süre sonra ödemek zorundasın. Şimdi kasada para olmayınca açık saldırılara karşı korumasız kalıyorsunuz. Böyle olunca kontrol edilemez bir enflasyon oluyor. Söyledikleri hiç bir şey gerçekleşmiyor.  

TUİK YALANCI BİR KURUM

6 ay önceki tezleri neydi? Bırakalım TL değer kaybetsin. Biz çok ihracat yapacağız. Çok ihracat yapınca artıya geçeceğiz. Artıya geçince oradaki parayla borçlarımızı ödeyeceğiz. Bunların bir tanesi gerçekleşti mi? Hayır. Ocak ve Şubat ayı dış ticaret açığımız 18 Milyar dolar. İhracatımız hafif yükseldi. Ama ona bağlı olarak ithalatımız büyüdü. Daha çok parayla daha az ürün almaya başladık. Bunun olumsuz etkisiyle muazzam bir açık verdi Ocak ve Şubat aylarında.  TUİK’in Şubat ayı açıklamasını kabul edersek ki ben kabul etmiyorum. TUİK yalancı bir kurum. Türkiye’nin itibarını zedeleyen bir kurum. İstedikleri rakamları açıklatabiliyorlar.

SEÇİM YAPMAK İSTİYORLAR AMA…

Kömür yüzde 180 artmış. Doğalgaz yüzde 485 arttı. Bu sıkışmış hayat şartları içerisinde hayatını ikame etmeye çalışan insanları yalanla kandırabilir misin? Bunun bir cezası olur. Cezada seçimle olur. Ben erken seçim görmüyorum. Yapacak halleri yok. Yapmak istiyorlar. Çok istiyorlar. Bir türlü düzeltemedik bir an önce yapalım bu işi anlayışı var. İş dahada kötüye gittiği için bunu düzeltme noktasında atacakları bir adım var. Yangın çok büyük. Evlerde ızdırap var. 

TARIM AKADEMİSİ KURACAĞIZ

En kolay paraya dönüşen alan tarımdır. Çok hızlı bir şekilde hayata geçirilecek alan turizmdir. Turgut Özal’ın aldığı kararlarla oluşan turizm alanımız 40 Milyar dolar döviz girdisi sağlayan bir alandır. Bu alan planlanabilir. Çok hızlı karşılık alınabilir. Tarıma gelince, Hollanda Konya’dan küçük bir yer. Gelirlerinin yüzde 70’ini tarımdan karşılıyor. Birde marka firmaları var. Onların dünya çapındaki marka değerlendirinden faydalanarak refah düzeyi yüksek bir ülke konumunda. Doğru planlama ile tarımda hemen karşılık alabilirsiniz. Biz tarım konusunda uzman kişileri topladık. Bu noktadaki hazırlıklarımızı yaptık. Yavaş yavaş açıklamaya başladık. Mesela ilk açıklama olarak Ankara’da büyük bir tarım akademisi kuracağız. Hollanda bunu yapmış. Bilim insanlarından oluşan tarımın üretkenliğini yönetecek muazzam bir düzen kurmuşlar. Bu insanlarla tarımla ilgili yatıp kalkıyor. Hangi ürün hangi bölgede üretilmeli bunu planlıyorlar. Bizde elma fiyatı yükselince herkes elma üretiyor. Hemen hemen tüm ürünlerde bu böyle. Onu planlayacağız. Kim ne ekecek bunu bilecek. Buna göre teşvikler verecek. Hem üreten hem satan hem de aracılar memnun olacak. Kooperatifleşmeyi destekleyeceğiz. 

PARTİZANLIĞI ÖLDÜRECEĞİZ

Tarım Bakanı görevden aldılar. 3 yıldır biz al diyoruz. Neden? Adam anlamıyor. Adamın kardeşi FETÖ’den içeride. Benim kardeşim FETÖ’den içeride olsaydı Recep Tayyip Erdoğan bize ne yapardı? Bunlar FETÖ’cü aile derdi ailenin hepsini içeri alırdı. Onun tarım bakanı yaptığı kişi abisi FETÖ’den içeride. Abisi rektördü. Onlara gelince FETÖ’cülük bulaşıcı değil. FETÖ’yü Türkiye’ye yayan onlar, büyüten onlar. Milletin başına bela ettiler. Bunları halledilemez konu olarak görmesin. Türkiye’de nitelikli kadrolarla liyakatlı isimlerle biz sorunları çözeceğiz. Biz aslında kadronun yüzde 80’i oluştu. hazırız. Yüzde 20 de zamanın seyrine bıraktık. Bu insanlar vatan sevgisi ile dolular. Bunlar hangi görüşten diyeceksiniz valla biz bilmiyoruz. İlgi alanımıza girmiyor. Biz partizanlığı öldüreceğiz. Bu kitleler arasında düşmanlık yaratıyor.