İl Başkanı Yalçın Görgöz’ün açıklamaları şöyle;

Ülkemizde sağlık yasasındaki maddi ve manevi sorunların çözüme kavuşmasını isteyen doktorlar, aile hekimleri ve sağlık emekçileri, 14-15-16 Mart tarihlerinde 3 gün süreyle greve gidiyorlar. Biz de sağlık emekçilerinin hakkı taleplerini destekliyoruz ve yanlarında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Ülke genelinde ve ilimizde, sağlıkta yaşanan problemleri madde madde paylaşmak istiyorum.

“EK ÖDEMELERLE GÖZLERİ BOYANIYOR”

1-Sağlık çalışanlarının ek ödemelerle gözleri boyanıyor.  Maaş dışında yapılan ek ödemeler emekliliğe yansıtılmadığı gibi, ek ödemelerin vergisi de yine sağlık çalışanından kesilmektedir! Emekçi sağlık çalışanları (Hekim, hemşire, sağlık personeli, yardımcı sağlık personelleri, genel idari hizmet memurları) verdikleri emeğin ve aldıkları riskin karşılığını emekliliklerinde görememektedirler!

2-Kurum içi ek ödemelerde, uzun süredir çalışan personeller daha az süredir çalışanlara göre brüt ödemeleri yüksek olduğu için daha az ek ödeme almaktadırlar! Bu durum tecrübeli, uzun yıllardır çalışan sağlık emekçilerinin çalışma azmini maalesef yok etmektedir.

3-Bu hususlarla ilgili derhal değiştirilmesi gereken konu ise Sabit Ödemelerin Dağıtılabilir tutar üzerinden yapılmasının durdurulmasıdır! Emekçi sağlık çalışanları ne kadar gayret gösterirse göstersinler, Sabit Ödemeleri Sağlık kuruluşunun Toplam Faturasının üzerinden yapıldığı için “Dağıtılabilir Tutarı” azaltmakta ve ek ödeme alamamaktadırlar. Hekim alsa, sağlık memuru, hemşire alamamaktadır! Bu da hem emekçinin hakkının çalınmasına hem de kurum içi huzurun yok olmasına yol açmaktadır! Sabit Ödemeler genel bütçeden yapılmalıdır.

"SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ FİYATLARINA SADECE 2 DEFA ZAM GELMİŞTİR"

4- Sürekli artan enflasyon, döviz kuru, ilaç ve malzeme fiyatlarının zam oranları ortadadır. Buna rağmen sağlık kurumlarının birim işlem fiyatı olan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarına sadece 2 defa zam gelmiştir! Akılla mantıkla bağdaşmayan bu hususta sağlık emekçilerinin emeklerinin karşılığı resmen çalınmaktadır!

"SAĞLIK SİSTEMİNDE KURUM İÇİ HUZUR MAALESEF KALMAMIŞTIR"

5-Aile Hekimliği, Hastaneler, Entegre Hastaneler, Toplum Sağlığı Merkezleri, İlçe Sağlık Müdürlükleri, Sağlık Evleri , İl Sağlık Müdürlüğü gibi hepsinin Ödeme ve Çalışma sistemi bin parçaya bölünmüş bir Sağlık Sisteminde Kurum içi huzur maalesef kalmamıştır!  Kimi sözleşmeli kimi sözleşmesiz, kimi kadrolu kimi de kadrosuz ne hale getirildiği belli olmayan bir sistem mevcuttur! Örneğin Afyon Devlet Hastanesinde Acil serviste çalışan, aynı işi, aynı saatte, aynı ortamda, aynı şartlarda yapan bir hekim sözleşmeli olup bir diğeri değildir! 2 hekim arkadaşın arasında, aldıkları ücret miktarında 8-10 bin lira fark bulunmaktadır! Sağlık emekçileriyle resmen dalga geçer gibi yapılan bu uygulamalarla hekim, diğer hekim arkadaşını kıskanır ve adeta sözleşme savaşına sokulur hale getirilmiştir. Yine örneğin kayıtlı nüfusu yüksek bir yerin aile hekimi, hastanede çalışan bir hekimden neredeyse 2 kat fazla para almaktadır! Ancak buradaki sıkıntı aile hekiminin aldığı fazla rakam değildir. O ücret, günümüz şartlarında bu kadar emek vermiş bir hekimin sadece kıt kanaat geçinmesine yetecek tutardır!

Ancak bu durumun sebebi; Aile Hekimine hizmet bölgesindeki kayıtlı nüfusu kadar para ödenmekte ama hastanedeki hekime (eğer hastanede döner sermaye çıkarsa) baktığı hasta ve işlemin hizmet puanı kadar para ödenmektedir. Bu sebeple hastanede çalışan ve tek derdi döner sermaye ek ödemesi çıkacak mı çıkmayacak mı olmuş bir hekimin aldığı tutarlar komik rakamlardır! Yere göğe sığdırılamayan müthiş proje dedikleri “Şehir Hastanelerinde” de durum benzer durumdadır!

"DEVLET VE ÜNİVERSİTE HASTANELERİ HIZLA KAN KAYBETMEKTEDİR"

6-Kurum içi yaşanan bu adaletsizlikler, maalesef yetişmiş, tecrübeli, alanında başarılı hekimleri özel sektöre itmekte, devlet ve üniversite hastaneleri hızla kan kaybetmektedir. İmkanı, parası olmayan, özel hastanelere gidemeyen vatandaşlarımızı nitelikli hizmet alamaz hale getirmektedir! Ayrıca Devlet Resmen kendisini Özel Sektöre dolandırtmaktadır! Endikasyon dışı gereksiz birçok işlem yapılmakta, gereksiz ilaç reçete edilmekte, hatta gereksiz girişimsel işlemler, ameliyatlar yapılmaktadır. Bu işlemlerin maddi yükünün tamamı SGK’ya ve vatandaşa yansımaktadır! Ve yine bu sebeple özel sektörde çalışan sağlıkçılar, verilen emirleri, dayatılan işlem kotalarını yerine getirmek zorunda kalmakta ve maalesef özel sektörün resmen tetikçisi haline getirilmektedir. Ayrıca SGK hekim yetiştiren suyun kaynağı niteliğindeki Üniversite Hastanelerine paralarını ödemeyip, Özel Kurumların paralarını hiç gecikmeden hesaplarına yatırmaktadır.

"HALKIMIZ SONU BELİRSİZ VAKALARLA KARŞI KARŞIYA BIRAKILIYOR"

7-Sağlıktaki dönüşüm reçetesini üniversitelerde arayan hükümet profesörsüz, hatta doçentsiz veya kendisinin bizzat liyakatsız şekilde doçent veya profesör yapıp atadığı hocalarla açtığı Yeni Tıp Fakültelerinde aramaktadır! Bu durum da maalesef “niteliksiz hekimlerin” mezuniyetine sebep olmakta ve halkımızı sonu belirsiz vakalarla karşı karşıya bırakmaktadır!

"TIPTA UZMANLIK SINAVI"

8-Bir diğer husus da binbir zorlukta Tıpta Uzmanlık Sınavı Giriş Eğitimi (TUS) sınavını kazanıp asistan hekimlik yapan meslektaşlarımızın üzerindeki bitmek bilmeyen çilelerdir! 36 saat hatta 48 saat çalışmak zorunda bırakılan asistan hekim arkadaşlarımız için güya çözüm arayan Sayın Bakan çareyi maalesef tavsiye niteliğinde bir yazı yazmakta bulmuştur! Oysa kanunlar ve yönetmelikler açıktır! Hiçbir sağlık çalışanı 24 saat nöbet sonrası en az 24 saat dinlendirilmeden çalıştırılamaz. Ancak uygulama tam tersi, gün aşırı nöbet usulüyle yapılmakta ve hekimler nöbet tutulan, Binbir zorlukla gece gündüz çalışmak zorunda kaldıkları, gerekli gereksiz Malpraktis davaları sebebiyle hastaya işlem yapmaktan korktukları cerrahi ve hatta dahili branşları seçmemektedirler! Hastayla fazla karşılaşmayacakları veya zorluğu olmayan fizik tedavi, dermatoloji, temel bilimler gibi bölümleri seçmektedirler. Çok değil 5-10 yıl içerisinde kendimizi ameliyat ettirecek Cerrah, çocuğumuzu doğurtacak kadın doğumcu bulamayacağız! Nitekim bugün de ilçelerde kadın hastalıkları ve doğum doktoru bulmak imkansız hale gelmiştir!  Ve hastalar Devlet Hastanesine gittiklerinde de randevu ve sıra bulamadıkları için Özel Hastanelere gitmek mecburiyetinde kalıyorlar! Özel hastanelerdeki ETİK DIŞI, KOTALI işlemlerle karşı karşıya kalmaktalar! Ödeyecekleri fahiş fark ücretleri de cabası! İktidar, hekim, hemşire, sağlık memuru vb yetiştiren üniversite hastanelerimizin içinde bulunduğu maddi zorlukları görmek istememektedir. Yandaş olan özel sağlık kuruluşları maddi zorluklar çekmezken, üniversite hastaneleri bırakalım asistan hekimi, bünyesindeki uzman hekime bile komik paralar verebilmektedir. Hiçbir ay döner sermaye ödemesi çıkmayan bu kurumlarımızda hekimler bu zor şartlarda yetiştirilmeye çalışılmaktadır.

"SAĞLIK SİSTEMİNİN ÜZERİNE LİYAKATSİZ KİŞİLER ÇÖREKLENMİŞTİR"

9- Sağlık sisteminin üzerine liyakatsiz kişiler çöreklenmiştir.  Tek derdi kendi koltuklarını korumak olan bu kişiler, ne hekimin hakkını savunacak ne de sağlık sisteminin iyileştirilmesi için çalışacaktır!

“Sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz, onları destekliyoruz” demeçleri küçük bir çocuğu kandırmaya çalışmaktan da öteye gitmiş, onurlarıyla dalga geçme noktasına gelmiştir! Ve en nihayetinde son dönemlerde hükümetin basiretsiz ekonomi politikaları, 5 kişiye peşkeş çektiği ihaleler, sömürülen zenginliklerimiz neticesince ekonominin geldiği durum ortadadır! Bu pahalılıkta bu şartlarda ömrünü eğitime adamış bir hekimin meslek hazzını alması imkansızdır! Hekimlik mesleğine verilen emek karşılığında beklenen rahat yaşam şartları devlet bünyesinde imkansız hale gelmiştir! Güler yüzlü, eksiksiz, mükemmel sağlık hizmeti vermesi beklenen sağlık çalışanlarımızın hali maalesef budur! Bir kez daha tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum.