İşte Arslan’ın açıklamaları: 

SARAY’DA YAPILAN İSRAFIN BOYUTLARI

Sayıştay denetim raporları Türkiye’de israfın ne kadar büyük çapta olduğunu gözler önüne serdi. Sayıştay’ın Cumhurbaşkanlığı Denetim Raporu’na göre, Beştepe'nin günlük masrafı tam tamına 10 Milyon Türk Lirası. Dikkat edin aylık değil ‘günlük’ masrafı 10 milyon TL. 10 milyonu asgari ücret üzerinden hesap edersek 4303 asgari ücrete tekabül ediyor. Yani 4303 kişi bir ay boyunca çalışacak, saray(Cumhurbaşkanlığı Külliyesi) bir günde bunu yiyecek. Başka bir ifadeyle bir asgari ücretlinin sarayın bir günlük giderini karşılayabilmesi için 4303 ay çalışması gerekiyor. Bu da bir kişinin 358 yıl çalışması demek oluyor. Yani sizin ve sizden sonraki 4 neslin daha çalışması gerekiyor. Ne için? Sarayın bir günlük masrafı için. 

47 SENE ÇALIŞMAK…

Bir diğer ifadeyle bir insanın hayatında 18 yaş ile 65 yaş (emeklilik yaşı baz alınarak) arası çalıştığı göz önüne alındığında 47 yıl çalışabilmektedir. Bu çalışma ise sarayın günlük masrafının 7,6 da biri. Yani ömür boyu asgari ücretle çalışacaksınız ve kazandığınızın tamamını saraya vereceksiniz, sarayın sadece 3 saat 10 dakikalık masrafını karşılayabileceksiniz. Siz ömrünüzü vereceksiniz buna karşılık birileri bir ömür boyu kazandığınızı 3 saat 10 dakikada yiyecek. Bundan daha büyük bir kölelik olur mu? Bundan daha büyük bir zulüm olur mu? Bundan daha büyük bir israf olur mu? Allah’tan korkun demek geliyor içimden ama Allah’tan korkan böyle yapar mı? 

BEKA SORUNU

Bu rakamlar gösteriyor ki; seçimlerde dile getirilen ‘beka sorunu’ ülkenin değil kendi lüks yaşantılarının bekası imiş. ‘Hepimiz aynı gemideyiz’ sözüyle kast ettikleri kendilerinin sefası için bizim bir ömür boyu ve bizden sonraki nesillerimizin de hayatlarının sonuna kadar kürek çekecek olması imiş. ‘İstikrarın bozulmaması’ kendi keyiflerinde bir azalma olmaması imiş. 

2017’de “mal ve hizmet alım giderleri”ne 156 milyon TL, 2018’de 428 milyon TL harcanırken, 2019’da bu kalem katlanarak artarak  tam 1 milyar 778 milyon 798 bin TL oldu. Bunun kaç asgari ücrete ve kaç insan ömrüne karşılık geldiğini de siz hesap edin.

İSRAFI, YOLSUZLUĞU VE RÜŞVETİ BİTİRİRSEK EKONOMİ RAHATLAR

Hep kötü yanından bakmayalım. Bu rakamlar bize gösteriyor ki ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar kaynak yetersizliğinden değil, iktidarın yanlış politikalarından olduğunu gösteriyor. Allah’ın izni ile Saadet Partimizin iktidara gelmesi ile israf son bulacak. Bu bile üretim için, istihdam için ciddi bir kaynak demek. Sadece sarayı kapatmak yaklaşık 130 bin asgari ücrete karşılık geliyor. Alın size kaynak. Bu sadece sarayın israfı. Diğer kuruluşların israfını da düşünün. Bir de işin yolsuzluk boyutu var. Rüşvet boyutu var. Bu üç kalem; israf, yolsuzluk ve rüşvetin önüne geçtiğimiz zaman ekonomide ciddi bir rahatlama olacaktır.

İKTİDARA OLAN GÜVEN HER GEÇEN GÜN DÜŞÜYOR

Kendi rakamlarına göre 4 milyon işsiz olduğu (aslında bu rakamın 8 milyon olduğu hesaplanıyor) 10 milyon insanın çalıştığı halde geçimini sağlayamadığı bir ülkedeyiz. İktidar ekonomideki sorunları görerek bunları düzeltmenin yerine rakamlarla oynayarak algı üretmenin derdine düşüyor. TÜİK, eylül ayı enflasyon rakamlarına göre tüketici fiyatları Eylül ayında yüzde 0.97, yıllık olarak da yüzde 11.75 arttı. İktidar çarşıya, esnafa, tüketicinin haline bakmıyor. TÜİK rakamları ile milleti avutmaya çalışıyor. Şimdi TÜİK rakamlarının hali ortada, hesabı hangi marketten yapıyorlar gerçekten merak ediyoruz, söylesinler de alışverişimizi oradan yapalım. Bir ülke düşünün akaryakıttan, bilgisayara, gıdaya akla gelen her şeye zam üstüne zam gelecek ama enflasyon rakamları bu seviyede kalacak. Buna inanan kimse yok.

DURMAK YOK YOLA DEVAM DEĞİL ‘YOL BİTTİ ARTIK TAMAM’

Gündemimize son olarak eğitimde yaşadığımız karmaşaya değinmek istiyorum. Şimdi çıkıp diyorlar ki; ‘500 bin tablet dağıtacağız’ sormazlar mı adama tablet dağıtsan ne olacak, internet altyapısı yok?  Alt yapı olsa internetin parasını nasıl verecek? 7 aydır uzaktan eğitim diyorsunuz tablet vermek şimdi mi aklınıza geldi? Kaybolan 7 ayın telafisi nasıl sağlanacak? Tablet dağıtımını ifade ederken hiç mahcubiyet hissettiniz mi? vatandaşlarımızın kendi imkanlarıyla bir tablet alamadığını hiç aklınıza getirdiniz mi? Bütün bu yaşananlar gösteriyor ki; bu kadar sorumsuz bir iktidarla yürünecek yol kalmamıştır. ‘Durmak yok yola devam’ değil, ‘yol bitti artık tamam’ demenin vakti gelmiştir.   İnanıyor ve biliyoruz ki; ülkemizin aşılamayacak hiçbir problemi yoktur. Yeter ki işi ehline verelim.