Geçtiğimiz günlerde, Afyonkarahisar iki önemli festivale ev sahipliği yaptı. Nisan ayı başında 18.’si gerçekleştirilen Afyonkarahisar Uluslararası Klasik Müzik Festivali ve  geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen 19. Uluslararası Afyonkarahisar Caz Festivali. Festivallerin sanat yönetmenliğini yapan Hüseyin Başkadem dolu dolu bir program hazırlıyor her sene. Festival kapsamında usta yazarlar ve sanatçılar, okul söyleşilerinde çocuklar ve yetişkinlerle bir araya geliyorlar. Festivallerin, böylesine nitelikli programlarla hazırlanmasında büyük bir özveri ve gayret olduğu çok açık. Sanat yönetmeni ve tertip kuruluna; gayret, özveri ve emekleri için teşekkür ederiz. Ülkemizde sanat etkinlikleri, genellikle İstanbul eksenli düzenlenmekte. Anadolu’da etkinlik düzenlemek daha fazla emek, daha yoğun bir hazırlık süreci  gerektirdiğinden, daha zahmetli. Anadolu’da böylesi gayretlere girişen, gerçek anlamda zahmetlere giren kişilere ve oluşumlara teşekkür ederiz.

Tam da bu noktada, farklı bir konuyla Anadolu’da yapılan sanat etkinliklerini bağlamak istiyorum. Son yıllarda kişisel gelişim çalışmaları, yayınları çok revaçta. Doğrusu, değer ve kişisel kalite kavramlarının fazlasıyla şeffaflaştığı günümüzde, kendini geliştirme çabalarını önemli bulduğumu söylemeliyim. Gelişmeyi, kendini tanımayı hedefleyen çabaları takdir ediyorum.

Tüm dinler, öğretiler ve günümüzde kişisel gelişim çalışmaları, sevgiden bahseder. Sevmekten...Dinler ve öğretiler alt anlam olarak, kişisel gelişim yayınları da açıkça. (Baktılar ki anlamıyoruz, açıkça yazıyorlar.) Hatta, ( kişisel gelişim kitaplarını okumuş biri olarak biliyorum) bir şeyi değiştirmek istiyorsak kabullenmek, sevmek, affetmek aşamalarını deneyimlememiz gerektiğinden, kendi anlatım biçimlerince bahseder hepsi. Değiştirmek için önce sevmemiz gerekir. Sevgi kavramı bütün dinlerde ve öğretilerde ortaktır. Şehrimizde yapılan uluslararası festivalleri ve sevgi kavramını tam da buradan bağlamak istiyorum. Bu festivaller ve Anadolu’da gerçekleştirilen tüm sanat etkinlikleri, bana göre aynı zamanda sevgi eylemleridir. Yine bu bağlamdan bakarsak, bu tür sevgi eylemleri, yaşadığı Anadolu şehri için “ne var ki burada” deyip sevgisizlik eylemi içinde olanlara verilen en güzel cevaptır bana kalırsa. Ne diyor kadim öğretiler:  Sev..Değiştirmek istiyorsan önce sev.Bu hepimiz için en büyük ders aynı zamanda.

Yaşadığın şehri sevmekle ilgili, çok sevdiğimiz bir aile büyüğümüzle bir anımdan bahsedeceğim. Şaziment Teyzemiz, eşinin memuriyeti nedeniyle kısa süre başhemşirelik yapmış, okumayı, dinlemeyi seven, eşinin erken vefatından sonra da, çocukları olmadığı için 100 yıllık ömrünün 50 yılını yalnız yaşamış, bizim için çok kıymetli bir insandı. Sohbeti ve dinlemeyi sevdiği için, mahallesinde çok sevilirdi. Ankara’da yaşamaya başladığımda iki haftada bir kendisini ziyarete giderdim. Şaziment Teyze’yi ziyarete gittiğim zamanlar 90 yaşlarındaydı. Rahmetli eşi, müdürlük görevinin yanı sıra futbol hakemliği de yaptığı için maç izlemeyi severdi Şaziment Teyzem. Bir gün derby maçı vardı akşam. Şaziment Teyze’me sordum: Şaziment Teyze hangi takımı tutuyorsunuz diye. Üç büyüklerden birini söyler diye bekliyorum. “Ankaragücü’nü tutuyorum yavrum”diye cevap verdi. Şaşırdım, beklemiyordum. Neden? diye sordum. “ Evladım ben ekmek yediğim şehrin takımını tutarım, bizde adettir.” dedi. “Rahmetli( eşi) Uşak’ta çalışırken de Uşakspor’u tutardım.” diye ekledi. Bu bir sevgi, saygı göstergesi bana göre. Şaziment Teyze’nin tamamen kendi doğruları, çıkarsız sevgi ve saygı anlayışı gereğince yaptığı bir eylem. Ankaragücü ya da Uşakspor o dönemde Şaziment Teyze’min takımlarını tuttuğundan haberdarlar mıydı? Hayır? Bu eylemin Şaziment Teyze’ye bir faydası var mı? Hayır? Peki Şaziment Teyze’nin bu eyleminin, hem kendi hayatına hem de çevresinin hayatına olumlu katkısı var mı? Evet! Şaziment Teyze’nin ve onun gibi büyüklerimizin, kişisel kalitelerini günümüzde görmek zor olabilir, ama bireysel anlamda çabalamaya değer. Bu hikayeyi, Anadolu’da yaşadığı şehri sevmeyen kişilere gönderiyorum. İstanbul’u ,İzmir’i, Ankara’yı, Antalya’yı sevmek kolay. Anadolu’da yaşıyorsak, yaşadığımız şehirleri sevelim. O şehirlerde, binbir emekle düzenlenen sanat etkinliklerine katılalım, takip edelim, sanat etkinliği talep edelim. Şehirlerimiz, neresi olursa olsun bu etkinliklerle güzel.

Başka bir yazıda buluşmak üzere,

Sanatla ve sevgiyle kalın