Bir öğrencimizin “çünkü sanat güzeldir” cevabıyla başladığımız sanatın desteklenmesi konumuza kısa bir tarihçeyle giriş yapmıştık geçen hafta. Bu çerçevede baktığımızda görüyoruz ki; Osman Gazi’den başlayarak son padişaha kadar, saray mensupları ve devletin ileri gelenleri, ilmin ve sanatın tüm dallarında gayretli olan kişileri desteklemişlerdir.

Sanat hamiliğinin tarihçesi incelendiğinde sanatın ve sanatçının desteklenmesinin en önemli sebeplerinden birinin, Osmanlı padişahlarının, saray mensupları ve ileri gelenlerinin, Osmanlı hanedanının, şehzadelik dönemlerinde aldıkları bilim ve sanat eğitimi olduğu çıkarımına varabilmekteyiz. Osmanlı hanedanının ve devletin ileri gelenlerinin aldıkları bu sanat eğitimi, kendileri de sanatla uğraştıkları için sanat hamileri olmalarını sağlamış, sanat etkinliklerini desteklemelerine ön ayak olmuştur. Aynı zamanda Hanedanın hamiliği, sanat etkinliklerinin merkezden taşraya yayılmasını da sağlamıştır.

Sultan Osmangazi’den başlayan ve Sultan Mehmet Reşat’a kadar devam eden süreçte hemen hemen bütün sultanlar farklı sanat dallarıyla ilgilenmişler ve ilgilendikleri sanat dalında eserler vermişlerdir. Osmanlıda bir ‘Saray’ üslubundan söz edilebiliniyorsa bunda şehzadelerin, sultanların ve ileri gelenlerin sanata hami olmalarının yanı sıra, sanat eseri üretmelerinin de çok büyük katkısı vardır.  Sanat eserini üreten kişiler, sanatı tüketen kişilerdir ve aynı zamanda da sanat hamileridir.

Bir önceki yazımda Sultan Abdülhamit’in çok yönlü sanatçı kişiliğine değinmiştim. Kendisini sanatın pek çok alanında yetiştiren II.Abdülhamit, dönem itibariyle de sanatın, sanatçının en çok desteklendiği dönemdir. Bu dönem, cumhuriyetten önce sanat eğitiminde ilk ve en yenilikçi uygulamaların gerçekleştirildiği dönem olması bakımından da önemlidir.

II. Abdülhamit döneminde gerçekleştirilen sanat desteklerine kısaca bir göz atalım;

* II.Abdülhamit döneminde güzel sanatlar alanında akademik bir eğitim vermeyi hedefleyen Sanâyi-i Nefîse Mektebi açılmış, Osmanlı’da geleneği olmayan heykelin bir sanat olarak kabul edilip gündeme gelmesi bu dönemde ve Sanâyi-i Nefîse Mektebi sayesinde gerçekleşmiştir.

* Sanat öğrencilerine eğitimlerini yurt dışında tamamlama imkanı, bu dönemde verilmeye başlanmıştır.

*II. Abdülhamit, babası Abdülmecit zamanında kurulan seksen kişilik Harem Kızlar Bandosunu yeniden canlandırmaya çalışsa da, çıkan savaş nedeniyle bu çaba yetersiz kalmış, küçük bir orkestra ile güçsüz bir incesaz takımı oluşturulabilmiştir.

* Mızıka-ı Hümayun’un çalışmalarına II. Abdülhamit zamanında hız verilmiştir. Bu sayede Mızıka-ı Hümayun, hem Batı müziğinin Osmanlı topraklarına girmesine öncülük etmiş hem de geniş kadrosu, teşkilâtı ve çalışmaları ile adeta bir konservatuar işlevi görmüştür.

*II. Abdülhamit, Yıldız Sarayı’nın bahçesine bir de tiyatro binası yaptırmıştır. Yanan Dolmabahçe Saray Tiyatrosu’ndan sonra günümüze ulaşan tek saray tiyatrosu olan Yıldız Saray Tiyatrosu dönemin en önemli sanat merkezi durumundadır. Yıldız Saray Tiyatrosu halka kapalı, 150 kişi kapasiteli, opera, operet temsillerinin de verildiği, yerli ve yabancı pek çok konuğun ağırlandığı bir tiyatrodur.

*II. Abdülhamit döneminde sinema ile tanışma ve onun halka ulaşmasında saray, öncü bir rol üstlenmiştir,

Başlıcalarını ele aldığım II. Abdülhamit döneminde, sultanın destekçi ve ön ayak olduğu sanat etkinlikleri, cumhuriyet dönemi sanat etkinlikleri ve sanat desteklerine adeta bir geçiş teşkil etmiş, köprü görevi görmüştür. Osman Gazi’den Sultan Mehmed Resad’a kadar olan Osmanlı Devleti’nde sanat hamiliği süreci, cumhuriyetten önceki en güçlü dönemini II. Abdülhamit döneminde yaşamıştır. Bu dönemde hem sanat eğitiminde hem de sanat uygulamalarında gösterilen çaba, Cumhuriyet Türkiyesi'nde kurulan ve toplumun her kesimini kapsayan sanat kurumlarına sağlam temeller oluşturmuştur.

 Haftaya cumhuriyet dönemi sanat destekleri ile devam etmek üzere,

Sanatla kalın