Geçen hafta yazımın konusu sanatın teknoloji ile ilişkisi idi. 1900’lerin başında, teknolojinin sanatçının aracı ve daha sonra da, sanatının zaman zaman konusu olmasından bahsetmiştim. O dönemde buluşların yarattığı gelecek öngörüsünden doğan fütürizme kısaca değinmiştim.  Ünlü İngiliz sanat tarihçisi E.H. Gombrich  “Sanatın Öyküsü” isimli kitabında, “Sanat yoktur, sanatçı vardır” der. 1900’lerin başında da sanatçıların dönemin teknolojik buluşlarını kullandığını görmekteyiz. Örnek vermek gerekirse; Moholy Nagy 1921’de teknolojinin yeni buluşu olan telefonu kullanarak, bir tabelacıyı konuşarak yönlendirip bir dizi resim yaptırmıştır. Yine dönemin sanatçılarından Vladimir Tatlin, 400 metre uzunluğunda ucu kutup yıldızına çevrilen, eğik bir omurga ve sarmallardan oluşan bir kule tasarlamış, bu anıt yapılamamış ancak geriye sayısız teknik çizim ve maketle sanat tarihine geçmiştir. Yine aynı sanatçı, bir pilotun danışmanlığında, eğri tahta, ipek, balina kemiği ve benzeri malzemeler kullanarak insan gücüyle çalışan, içinde yatan insanın kollarını indirip kaldırmasıyla kanat çırparak hareket edecek bir makinanın prototipini üretmiştir.

Çağdaş anlamda gerçek hareket içeren kinetik( devinim) yapıtların tasarımına girişen ilk kişi Naum Gabo olmuştur. Gabo’nun ünlü yapıtı “Sanal Kinetik Hacim”, kinetik heykellerin ilk örneğiydi. Tatlin ve Naum Gabo konstrüktivizm adıyla anılan, teknoloji ve sanat denildiğinde belki de ilk akla gelecek sanat akımının öncüleridir. 20. yüzyılın teknolojik gelişmelerinden etkilenen Tatlin, Naum Gabo, Lazslo Moholy Nagy gibi çoğu sanatçı, sanatsal alanın içine gerçek hareketi katarak teknolojiye yer vermişlerdir.

Yakın dönemlerde, sanatsal ürünün içinde, özellikle büyük ölçekli çalışmalarda, teknolojiye yer vermenin yaygın yolu performans( sanatsal anlatım yolu olarak her çeşit eylem) ve bunun en aygın biçimi happening( oluşum)ler, enstalasyon( yerleştirme sanatı), video sanatı ve dijital sanat olarak öne çıkmıştır.

Christo ve eşi Jean’ın enstalasyon sanatı içinde yer alan çalışmaları. Chrısto ve Jean Almanya’nın başkenti Berlin’deki Alman Parlamentosu’nu 100 bin metre kare gümüş kumaş ve 90 profesyonel dağcının yardımıyla paketledikleri ‘Wrapped Reichstag’ 24 yılda tamamlanıp 1995’de açıldı. Yeni Almanya’nın sembolu anıtsal yapı sadece iki hafta paketli kaldı.

Günümüzde teknolojinin ögelerinin oluşturduğu estetik unsurlar her an karşımıza çıkmakta. Reklam panoları, dijital düzenlemeler, zıtlık oluşturan mimari yapılar ve organik formlar gibi.

Sanatın etrafımızda olduğunu fark ettiğimiz günler dileklerimle,

Sanatla kalın