Bu hafta sanatçı ve teknoloji ilişkisine değinmek ve bugünlerde doğallıkla kabul ettiğimiz teknolojik araçlarla işbirliğimizin, aslında insanoğlunun yaşadığı her dönemde geçerli olduğundan bahsetmek istiyorum. 

Sanatçının, sanat uğraşı için her zaman, döneminin teknolojik araçlarına ihtiyaç duyduğu bir gerçek. Sanat eseri üretimi bu şekilde mümkün olabiliyor. İlk çağlarda kullanılan araçlar taş, kömür vb. iken;  tarıma geçiş, ortaçağ ve Rönesans gibi kilometre taşlarında, sanat uğraşılarında kullanılan araçların da çeşitlendiği görülmekte. Her dönemin teknolojisi, döneminin sanat üretimini doğal olarak etkiliyor. Bir süre sonra teknolojinin, sadece döneminin sanat üretimini gerçekleştirecek araçları sağlamakla değil; sanayileşen toplumla birlikte sanatın konusu olmaya başlamasıyla da sanatla etkileşime girdiğini görmekteyiz. Teknoloji; kent kültürünü dile getiren eleştiren veya yücelten sanat akımlarında ve eserlerinde yer almaya başlamıştır. Teknoloji-sanat ilişkisi sanayileşme dönemiyle birlikte daha ileri bir evreye geçmiştir.

Modern, sanayileşen dünyada iş bölümü ve uzmanlaşma kaçınılmaz. Rönesans döneminde “Rönesans İnsanı” kavramının ortaya çıkmasına neden olan bilim insanı özelliklerine sahip olan sanatçı tanımı, modern dünyada değişmiş, apayrı insanlar haline gelmişlerdir. Sanatçı ve bilim adamı üretim için benzer yolları izlerler; gözlemler, deney yapar ve uygularlar.

Sanatçı ve teknoloji ilişkisinin en yoğun, en güçlü yaşandığı dönem 20. yüzyılın başlarıdır diyebiliriz. 20.yüzyılın başlarında sanatta teknolojinin yüceltilmesine sebep olarak günlük hayattaki pek çok yenilik sebep gösterilebilir. Örneğin 1900’lerin başında muslukların evlerin içine alınması, telefonun erişilebilir hale gelmesi, arabaların yaygınlaşması gibi. Bu noktada sanat ve teknoloji birlikteliğine dair bir güçlü bir vurgu dönemin sanat akımı olan Fütürizmden gelmiştir. 1909’da yazılan Fütürist manifesto’nun bir paragrafına göz atalım:

“Zaman ve uzam dün öldüler. Ebedi olanı,  hızı hali hazırda yarattığımıza göre, şimdiden mutlak olana ulaşmış durumdayız.”

Burada “hız”dan bahsedilmesinin bir sebebi de 1909’da Manş Denizi’nin uçakla geçilmesidir.

Dönem düşünüldüğünde, yaşanan teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir hızda olduğu kesin. Bizim, 1900’lerin başına göre çok çok ileri yaşadığımız ve bu yüzden kanıksadığımız teknolojik gelişmeler, döneminde sanatçıların Fütürizmi oluşturmasına ve sanat ve teknoloji birlikteliğini konu alan işler üretmelerine neden olmuştur. Bir dahaki yazımda teknolojiyi konu edinen eserler üreten sanatçılardan bahsedeceğim. Sizlere keyifli bir hafta sonu diliyorum.

Sanatla kalın