“Deprem öldürmez, bina öldürür”.

                                             Anonim

Risk kavramı ne anlam ifade ediyor; iyi anlamak, sorgulamak, düşünmek, ders almak ve geleceği ona göre şekillendirmek gerekiyor. Belki hızla kavramsal bir giriş yaptık ancak dünya çok hızlı bir değişim ve gelişim içerisindedir. Bizler de pozisyonlarımızı bir an önce belirlemeliyiz. Neden mi? etrafınıza bakarsanız; pandemiler, krizler, doğal afetler ve daha birçok riski yaşıyoruz. Risk kavramı, dünyanın bütün dillerinde tek kelimeden ve heceden oluşmaktayken bunun tek istisnası Çin dilindedir. Çince risk, “tehlike ve fırsat” olarak iki kelimeden oluşmakta ve belki de riski çok daha anlamlı bir biçimde açıklamaktadır. Günümüzde gelişmekte olan birçok ülke farklı risk deneyimlerini yaşasa da bir türlü yönetemiyor, geçmişten ders alamıyor ve ne yazık ki yaşayarak öğreniyor. Peki neden bu kaçınılmazlık ya da çıkmazlık hiç sorguluyor muyuz, bilemiyorum. Ancak tek bildiğim ve gördüğüm, risklerin sonuçlarını yaşamla, parayla, acıyla ve üzüntüyle karşıladığımız hayatlarla ödüyoruz ve ödemeye de devam edeceğiz. 

Riskleri türlerine göre; finansal, stratejik, operasyonel ve tehlike riskleri olarak dört başlıkta toplayabiliriz. Bu başlıklar bizim ve ülkeler için ne anlam ifade ediyor, açıklayalım.

Finansal riskler, hesapsız yapılan işlemlerden kaynaklanır. Dünyada finansal risklere yönelik birçok araştırma yapılmıştır. En önemli risk olarak ise faiz çıkmıştır; Türkiye’de ise kur riski açık ara öndedir. Bunun nedeni Türkiye gibi birçok benzer ülkenin, çift kurlu yapı ya da çok kurlu yapı olarak ifade ettiğimiz bir çıkmazla yaşamasıdır. Hâlbuki faiz, kurları da emtia fiyatlarını da hayatı da etkilemektedir. Ancak ülkemizde birçok insan, yabancı bir para birimini tasarruf aracı, yatırım aracı ve daha birçok amaçla kullanmaktadır. Bu durum zaten değerli olan yabancı parayı, daha değerli yapmakta ve ulusal paramıza hızla değer kaybettirmektedir. Bunun yanında üretim altyapımız ve ana girdilerimizin birçoğunun yurt dışından ithal edilmek zorunda kalınması, yabancı para bağlılığımızı artırmaktadır. Bu risk kategorisinde petrol ve altın gibi emtia fiyatlarını, hisse senedi ve borsa gelişim ve değişimlerini de düşünebilirsiniz.  

Stratejik riskler, rekabeti, endüstriyi, müşterileri ve işletmelerin geleceğini etkilemesi beklenen riskleridir. Özellikle üst yönetimlerin gerekli olan sistemi ve süreçleri oluşturamamasından kaynaklanır. Bu durumu hızla üretim ekonomisinden tüketim ve hizmet ekonomisine geçişle açıklayabiliriz. İnsan sermayemiz, müşteri değerimiz ve bizleri farklı kılabilecek olan özelliklerimizi yansıtamadığımız sürece, bu risklerle yaşamaya ve de kaybetmeye devam ederiz. 

Operasyonel riskler, insan, süreç, teknoloji ve sistemsel eksikliklere bağlı olarak yaşadığımız risklerdir. 2000’li yıllarda yaşadığımız bankacılık krizi ve İmar bankası örneği, operasyonel riskler açısından en önemli örneklerdendir. O dönemde BDDK Başkanı, “biz İmar bankasında denetim eksikliğine değil teknolojiye yenildik” demiş ve işe alım politikalarını değiştirmiştir. Aslında asıl soru şu olmalıydı, dünyada 2000 yılına kadar operasyonel risk hiç yaşanmamış mıydı da, biz bunu imar bankasıyla öğrendik, tartışılması gereken nokta buradadır. 

Tehlike riskleri, doğal afetlerden, çevresel unsurlardan, sözleşmelerden ve diğer korkularımızdan kaynaklanan risklerdir. Bunun en iyi örneklerinden birisi depremlerdir. Bunun yanında sel, pandemi, sözleşmeler ve sigortacılığın etkilendiği risk türleridir. Son olarak İzmir depremi ile etkilendiğimiz ve çok üzüldüğümüz deprem riskini gelin kısaca değerlendirelim. 1900’lü yıllardan bu yana dünyada en büyük can kaybına neden olan deprem, 2004 yılında Endonezya/Sumatra yaşanan ve Tsunaminin boyutlarını hepimizin hatırladığı depremdir. 9,1 şiddetinde ve 227.000 can kaybıyla 14 ülkeyi doğrudan etkilemiştir. Aslında Türkiye’de depremlerden en çok etkilenen ülkelerden birisidir. Ülkemizde son 100 yıl içinde en çok can kaybına neden olan deprem, 32.962 can kaybıyla 1939’da Erzincan’da yaşadığımız depremdir. Yakın tarihte yaşadığımız 1999 Gölcük depremi, 17.408 vatandaşımızın can kaybıyla sonuçlanmıştı. İlginç olan konu ise zorunlu deprem sigortasının 1999 depreminden sonra zorunlu hale getirilmesidir. Dolayısıyla bu durum yaşayarak öğrenme anlayışının en iyi göstergesidir. Son dönemlerin en önemli riski ise Pandemi ya da Korona olarak ifade ettiğimiz krizin tüm dünyayı etkisine alması ve sürdürmesidir. Bugün için dünya çapında 47 milyona yakın vaka, 1.204.028 ölüm vardır. Yaklaşık 100 yıl önce yaşanan İspanyol krizinde 100 milyona yakın insanın öldüğünü düşündüğümüzde, ne kadar zor bir süreçten geçtiğimizin ve geçeceğimizin çok daha iyi anlaşılmasıdır. 

Bugün için bölgesel olarak düşündüğümüzde; yöneticilerimize, STK temsilcilerimize ve şehir yöneticilerimize önemli görevler düşmektedir. Şehrimizin eğitiminden sağlığına; ulaşımından alt yapısına ve köylerinden şehir merkezlerine kadar bir risk haritası çıkarılmalı ve ortak akılla geleceğe daha güvenli adımlar atılabilmelidir. Aksi takdirde dövünmeye, eleştirmeye, acılara ve de çıkmaz sokaklarda yaşamaya devam ederiz. Yapılacak iş ve işlemler ise çok açık ve seçik ortada durmaktadır. Hala çekişmeler, kişisel hırslar ve günü kurtarmaya dönük adımlarla devam mı edeceğiz yoksa bugün için önemsiz ama gelecek için önemli bir adım atabilecek miyiz, göreceğiz…    

Sonuçta riskler hayatın içindedir ve olmaya da devam edecektir. Önemli olan riskler gelmeden farkında olmanız ve önlemek için çaba göstermenizdir. Aksi takdirde riskler farklı şekillerde ve türlerde hayatımızda olmaya devam edecektir. Son söz “riskiniz sizi yönetmeden siz riskinizi yönetin” … 

KİTAP TAVSİYEM

Bu hafta sizlere, ilk baskısını 2009 yılında ve ikinci baskısını da 2013 yılında yaptığımız, benimde yazarlarından birisi olduğum, “Türev Ürünler ve Risk Yönetimi Sözlüğü”nü tavsiye edeceğim. Barış Akçay, Özge Yürükoğlu ile birlikte hazırladığımız ve Türkiye’nin ilk, risk ve türev piyasa kavramlarını açıklayan sözlüktür. Scala yayıncılık tarafından yayınlanmış ve sektörden birçok yöneticinin ilgi gösterdiği bir kaynak kitap olmuştur. Özellikle ikinci baskıyla birlikte kitapta; öncü isimler, kavramlar, olaylar, olgular, gerçekler, notasyonlar ve farklı terminolojik kavramlar, açıklamalı bir şekilde sunulmuştur.