Ramazan.Iramazan.Irmızan…

Afyon’da yılın en sevilen ve beklenen ayı Ramazan’dır.

Afyon Ramazanı’nın tadını,yaşlıların en gençlerinin çocuklukları çıkarırdı.

Bütün evlerde pazarlıklar vardı:

Anne noolur beni ere(sahur) ünne…

Buba anneme de ere galdırsın,valla bak acacına dutarın…

Ere gakmiyende yeyip yaten olma mı?

On lire veren orucunu bana sat oğlum.

Dedem yirmi vedi ona satcen buba…

Orucu sallamadan dutasam iftara cuklata alcen mi?

Çocukları oruç tutmaya özendirmek için öelene kadar tekne orucu tutturulurdu.

Erin ilk günü önüne ne gonduysa dıkabasa yer,üstüne beş altı bardak çay,üç dört bardak su içilirdi.Ağızlar çalkalanır,niyet ettim Allah rızası için bugünkü orucumu dutmaya,diyerek niyetlenilirdi.

Hoca caminin gapısını açmış mı bakın 

gelin de aşam hazırlığına başleyen gali,lafıyla orucun son saatine girildiği anlaşılırdı.İftara yarım saat kala anneler rahatca sofra kurabilmek için bütün çocukları sokağa salardı.

Şeplek şeplek el büyüklüğünde on onbeş tane

daş toplanır.Topun atıldığı Hıdırlığa bakcek şekilde üstüste konurdu.

Top patleyince  daş yığınına eldeki daş kütelenir,sevinçle:

Çanak çölmek patladı…denirdi.

Evlere çığrışerek dızıkılırdı.

Afyon Merkez’de özellikle tarihi mahallelerde adım başı cami bulunur.Ramazanda camiler dolar taşar.Afyon’da teravilerde cami gezilir,sevap olduğuna inanılır.Birinci gün teravihde Ulu Cami,ikinci gün teravihde İmaret Camisi,üçüncü gün Mısri Camisi’nde  gibi otuz gün cami cami gezilir.Teravih sonrası,cami yakınlarındaki eşe dosta uğranır  çay içilir,hatır sorulurdu.Her caminin imamı bilinirdi.

Ulu Cami’nin hocası tez gıldırı…

Gurra’ya teraviye gidesek ere gada eve varameyiz.

        Ramazan haftasında Afyon sokaklarını sacda pişen yufka kokusu sarar.Üç beş kadın anlaşır şepitler açılır,sacta kurutulup,misal yüzellişer adet üleşilir.Ramazanda erde arasına Allah ne verdiyse dürülüp yenilir.

Tok tutar,susatmaz.Teravihden sonra ere kadar şepit bükmesi,haşhaşlı gatmer edilir,kahvaltılıkla yenilirdi.

         Köylerde elli altmış sene evveli atlar,eşşeklerle ilçelere ırmızan alışverişine gidilirmiş.Hoşaflık erik,fişne,üzüm gurusu,çay,şeker,et,sebze,meyve…alınır, heybeler doldurulur,ırmızan harcı görülürmüş.Erde iki dürge hamur yoğrulur saca gatmer atılır,erik,fişne hoşafıynan ıscecik yenirmiş.Ertesi günü çok yiyenin içi yirilder yakı olur,iftara kadar zor dayanırmış.Köyde iftar yaklaşınca imam yüksek tepedeki hoca daşına çıkar.Köylü imama bakarak,iftar hazırlığına başlarmış.İmam Iramazanlarda camide elektrik olmadığı için,bütün köylü duysun diye hoca daşında akşam ezanını okurmuş.

Çocuklar ezan yakınken dibek daşının orada oynarlar,daştan kuleler diker,okununca depmeyle yıkar sevinçle evlerine koşarmış.Köy imamı her akşam evlere iftar davetlerine ünnenir,Kur-an okutulurmuş.

Otuz gün boyunca bazı köylerde erkeklere odalarda,kadınlara evlerde sırayla iftar daveti verilir,imama Kur-an okutulurmuş.

        Yakın geçmişte lokantalar,kahvehaneler,çay ocakları ramazanda kapatılırdı.Tadilat,boya badana,temizlik edilirdi.Bütün demirbaşlar elden geçirilir,eksikler tamamlanırdı.

Personele izin verilirdi.Günümüzde (pandemi öncesi)heryer açıktır.Restaurant,lokantalar Ramazana özel hazırlanır.Makul veya cepyakan iftar menüleri dolu masalara servis edilir.

         Bir yıl öncesi de eski ramazanlara katıldı.

İftar davetleri,sahura kadar eş dost sohbetlerine belirsiz zamanla ara verildi.

Kederli iftar sofralarında orucunu açan ailelerin üzüntüsünü paylaşıyorum.

Eski Iramazanlarımıza erişmeyi diliyorum…

Hayırlı Iramazanlar…