İnsanlar dünyaya odaklı, duygusal gelişimden uzak bir yaşam sürdürüyorlar. İş dünyası, medya ve özellikle televizyon programları bu yaşamı her gün biraz daha tetikliyor. Duygusalıktan ve duygulardan uzaklaşıp gün geçtikçe maddeye biraz daha yaklaşıyoruz.

Sadece dünyaya bağlanıp; her şeyi maddiyat olarak görüyoruz.Tüm planlarımızıda bunun üzerine kuruyoruz.Dünyadan öte bir hayat olduğunu da zaman zaman duyuyor,hatta kulaktan dolma bilgilerle öte dünyadan bile söz ediyor ama gerçek yaşam yeri olarak bu dünyayı görüyoruz.

Bizim bu dünyadaki görevimizin dünyanın gelişmesine, doğanın korunmasına, bilgimizle, birikimimizle, maddi, manevi değerlerimizle çevrenin güzelleşmesine, kendimizin ve başka insanların gelişmesine hizmet etmek olduğunu biliyoruz,kabul ediyoruz ama sonra yine unutup o sığ döngü içerisinde yaşayıp gidiyoruz.

Nasıl yaşamak, nasıl yaşlanmak ve nasıl gitmek istediğinizin kararı size aittir.

Herkes ne ekerse onu biçer. Önemli olan biçtiklerimizi görmek ve neden biçtiğimizi anlayabilmektir. Eğer bunu anlayamazsak, aynı olaylarla bir kez daha, hatta daha ağırıyla karşılaşmamız kaçınılmazdır.

Yolumuzu kendimizden başka seçecek kimse yok.Hakka, hukuka, adalete saygı duymazsanız, insanlar hakkında kötü düşünür, olumsuz planlar yaparsanız, kine ve kıskançlığa kapılırsanız, hasisleşir,başka insanlara, doğaya ve çevreye, tüm canlılara zarar vermekten korkmazsanız, gurur ve kibir içinde yaşarsanız; herkes gibi ektiklerinizi mutlaka bir gün biçersiniz.Ne bu dünyanın, ne ruhsal dünyanızın nede öteki dünyanızın huzur ve zenginliğine ulaşamazsınız. Önünüze açılacak tüm doğru yolları ve aydınlıkları kendi ellerinizle kapatırsınız.

Seçim size aittir. Dilerseniz ruhsal dünyanızın, temizlik, şefkat, merhamet, ahlak ve erdemi içinde bu dünyada yaşar, önünüze açılacak aydınlık yollarda yürür; dilerseniz karanlıklara saplanır kalırsınız.

Sevgiyle kalın ,takipte kalın

Mehtap Erişmiş