Karla karışık yağmur yağıyor. Bir kaç kıyameti üzerime giyinip evden çıkıyorum. Verimsiz bir sonbahar oldu benim için. Çok az yazabildim çok konuştum hayatımda ilk kez fazlaca güldüm. Güzel şeyler de oldu yine de ekseriyetle her şey ruhuma nüfuz eden o ağırlığın izini silemedi. Bulanıklaştı, buğulandı da ama hala yerinde duruyor yeniden kendini doğurmak kavgasıyla. Yakında kar yağacak belki de. Yine kar kokusu alacağım ve yine merak edeceğim bu kokuyu alan tek insan ben miyim diye? Insan ben miyim diye bir tek ben mi insanım diye. Ağır bir cümle oluyor geriye kalanlar için. Sırtımı döneli çok olmuş ama  zaten benim dünyaya, hayata ve insana. Onlar da dönsünler bana. Herkesin sırtı dönük birbirine zaten, aynı yastığa konulan bir kaç başın sırtları bile dönük. Herkesin sırtı kamburlu değil ama. Bir ben miyim sırtı kamburu olan, kamburu ben miyim bu dünyanın? Her yer çok kalabalık görüyorum ve biliyorum yine de duyduğum sesler kesik kesik benim. Bana ulaşana kadar  sadece uğultuları kalıyor seslerin. Uğultulu bir yağmur yağıyor karla karışık ve ben üzerime bir kaç kıyamet daha giyiniyorum. Çokça üşüyeceğim kışı   bahane ederek çocukların gözlerinden gözlerimi kaçıracağım mesela ümidimi tazelemelerinden korkarak. Soracaklar neyin var diye. Yine hiçbir şeyim yok diyeceğim, hiçbir şeyim yok. Yine anlamayacaklar. Zaten pek anlatan biri de değilim hayali arkadaşlarım da yok anlatabileceğim. Hayalimde bile edinmeye korkuyorum bazı şeyleri. Gözüme bir şey kaçıyor sigara dumanı değil yağmur suyu değil ellerim de değil. Bir sürü şey değil ama ne olduğunu ben de bilmiyorum. Belki de gözlerimden yeniden hayat kaçıyor. Kendime bulduğum yeni uğraşlar görünmez bir cam gibi. Çarpıp çarpıp duruyorum. Yeniden Henry Miller okumaya başlıyorum çokça anılı bir kitaptan. Kimseye tavsiye edemeyeceğim kitaplar okuyorum yeniden. İnsanın çıplaklığını gözler önüne sermek kime ne katar ki zaten, herkesin bildiği bir şey bu kendinden ve kendiliğinden  yine de herkesin kaçtığı şeyler. Kaçmakla ne de iyi ediyorlar bir bilseler ve biz kalmakla kaçamamakla  nasıl büyük kötülükler ediyoruz kendimize. Yağmur yağıyor şu anda sadece, kar durdu. Ben de durdum ama durulmadım hala. Durulmayacağım hiçbir zaman. Düz bir hesapla 35 yıl daha yaşayıp 70 yaşında bile böyle biri olacağımı düşünüp korkunç bir umutsuzluğa kapılıyorum. Hayatı da dümdüz bir hesapla  yaşamak isterdim.   Ne ahmakça şu yaşam dediğimiz şeye karşı olan zaafımız. Kavgamız. Karın tokluğu, bir kaç merak, haz ve  bir kaç güzel kıyafet için katlanıyoruz sanki buna. Basit bir cümle ama biraz düşününce hak verilecek bir cümle eminim başka ne için olabilir ki zaten. Başka ne için olabilir ? Başka ne için olabilir ahmaklık kabuğunu dolduracak?