İnsan ruhunun mizaha ihtiyacı vardır.

Mizahın olmadığı yerlerde insanlar gergindir, insanlar huzursuzdur, insanlar mutsuzdur.

Mizah, ince taşlamalar içeren bir güldürü sanatıdır. Genelde adaletsiz olan şeyi ve kişiyi hedef alır. Gülmek zaten, insan için olmazsa olmaz bir şeydir. Ruhun bir çeşit oksijenidir. Mizah, taşlama içerdiği için de insan için bir çeşit tercümandır.

Dikkat edin, mizah yapabilmenin özgür olduğu ülkeler, dünyanın en gelişmiş ülkeleridir. Geliştikleri için mizah özgür değildir, zihinlerinde mizaha karşı bir engel koymadıkları için gelişmişlerdir.

*

Tirajları düşük olan birkaç mizah dergisi ve sayısı çok az olan mizah kitabı haricinde, mizahımızın geliştiği söylenemez.

Yazının bizim ülkemizde garip olduğu söylenebilir. Peki diğer alanlarda mizahın durumu nedir?

Kemal Sunal'ın, Şener Şen'in, İlyas Salman'ın, Zeki Alasya ve Metin Akpınar'ın filmlerinde gördüğü mizah gibi, mizah mı gördü sinemamız? Bugün bile severek izlenir filmleri.

Mesela, Olacak O kadar gibi, Hamdi Alkan Show gibi skeç programlarımız kaldı mı? TV'de çıkan bu iki programında önceliği gündeme dair konulardı.

*

Hakim Türkmen'in 'Abi biz napıyoruz ya?' adındaki kitabını okudum. Mizahi deneme yazılarından oluşan bir kitap.

Hakim Türkmen'i dört buçuk yıl önce 'Beyin Adam - Yazıklar Olsun' adlı kitabıyla tanıdım. 'Beyinsiz Adam - Yazıklar Olsun'u da çok sevmiş, kahkahalar atarak okumuştum.Yalnız, 'Beyinsiz Adam - Yazıklar Olsun' roman türünde bir kitaptı.

Keşke, 'Abi biz napıyoruz ya?' da roman türünde olsaydı dedim. Deneme yazılarındaki mizah, romana malzeme yapılsaydı, ortaya harika bir roman çıkardı.

Bu kitap da çok güzeldi. Hakim Türkmen'in mizah içerikli deneme yazılarından oluşuyor bu kitap. Çok eğlenceli, kahkaha attıracak yazılar var kitapta.

Toplumu, anlayışları, yaşam şeklimizi, moda olan şeyleri incitmeden taşlamış Hakim Türkmen.  Tiye almalar, çaktırmadan yerden yere vurmalar çok iyiydi.

*

'Abi biz napıyoruz ya?',

Doğan Kitap'tan çıkıyor. Türü, deneme. Sayfa sayısı, 190.

*

Kitabın arka kapak yazısı:

Geçen gün berber koltuğunda tıraş olurken Avrupa’nın neden bu kadar gelişmiş olduğunu ve bizim nasıl bu kadar geri kalabildiğimizi düşünüyordum. “Kulaklar açılmasın” dedim berbere. Her defasında uyarsam da kulakları açıyordu.

“Tamam yeğen, merak etme” dedi. Meraktan çıldırıyordum oysaki. O koltuğa her oturduğumda aynı saç modelini tarif etmeme rağmen berberim saçlarımı o günkü kendi ruh haline göre yapıyordu.

Onun sorunu buydu: bir standardı yoktu. Aniden oturduğum yerde dikildim. “İşte senin sorunun bu!” dedim. “Standardın yok senin, bu ülkenin standardı yok, bir gün öyle bir gün böyle.”

“Tövbe tövbeee” deyip tıraşa devam etti.

Tutturamıyordu işte. Her defasında farklı saç stili... Ben de berberden her çıktığımda yeni saç modelime göre tavırlar geliştiriyordum. Efendi tıraşı yaptıysa daha soğukkanlı, Amerikan kestiyse daha havalı davranıyordum. Emo gibi kestiği de olmuştu ve eve gidip hüngür hüngür ağladıktan sonra Facebook’a “Bizi Çeqemeyen AnTeN tAqsın” yazmıştım.

Rahmi Abi’nin parmakları saçlarımda gezinirken aniden boynuma bağladığı havluyu çekip ayağa fırladım ve “Abi biz napıyoruz yaa?!” diye bağırdım.

“Millet uzaya araç gönderiyor bizim şu halimize bak. Bu ne abi? Sen niye benim saçlarımı yıkıyorsun? Bu nasıl bir ortam? Neden bunu yapıyoruz abi?” dedim.

Ben koşarak kapıdan çıkarken Rahmi Abi çırağına “Ben sana söyledim, bu şampuan kafa yapıyor, at bunu” diyordu...

Beyinsiz Adam Yazıklar Olsun kitabının yazarı Hakim Türkmen’den memleketin haletiruhiyesine, toplumsal hezeyanlarımıza, kırılgan yanlarımıza, politikleştikçe çocuklaşan siyasilerimize, evliliğe, aşka ve kadınlara dair komik mi komik bir kitap... Gerçek mizah yazıları okumayı özleyenlere...

Mizahlı pazarlar