Keyifli bir hafta sonu dileğimle, geçen hafta ara verdiğim yazıma bu hafta kaldığım yerden devam ediyorum. Minyatürden etkilenen yakın dönem ressamlarımızın bazılarından bahsedeceğimi söylemiştim. Ressamlarımızın ilki Erol Akyavaş.

Erol Akyavaş 1932 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’nü bitirdi. 1950 ve 1952 yılları arasında Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi'ne misafir öğrenci olarak devam etti. Daha sonra Paris’e gitti. Fernand Léger ve André Lhote atölyelerinde çalışmalarını sürdürdü ve Paris’te “Cercle et Carré” Grubuna katıldı. 1954 yılında ABD’ye gitti. Illinois Institute of Technology’de Ludwig Miesvan der Rohe ve 1960 1962 yıllarında Mimar Euro Saarinen ile mimari çalışmalarına devam etti. 1967 yılında New York’a yerleşti. 1950 yıllarından sonra New York, Cleveland, Roma, Milano, Bremen, Stuttgart, Londra, Berlin, Paris gibi şehirlerde kişisel sergiler düzenledi.

Önceleri gerçeküstücü tekniğe yatkın olarak, mimari mekanların yer aldığı, derinlik kavramının öne çıktığı çalışmalar özgün bir dizi oluştururken, daha sonra kavramsal çalışmalara yöneldi. Geleneksel hat ve minyatürlerden aldığı esinlerle gerçekleştirdiği yeni çalışmalarında, bu tür alıntıları, parça ve bütün bağlamında değerlendirerek, kompozisyonun çatısını, kendi sanat anlayışının yönlendirici etkenleri ışığında kurmuştur.

Bir diğer sanatçımız olan 1956 doğumlu Günseli Kato’nun resim çalışmaları 1974 yılında Prof. Dr. Süheyl Ünver’in Topkapı Sarayı Müzesi’nde yaptığı minyatür çalışmalarına katılmasıyla başladı. İki yıl sonra Topkapı Sarayı Nakışhanesi Süsleme Sanatları Bölümü’ne atandı. Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nü 1980 yılında bitirdi. "Minyatür, hiçbir sanata benzemez. İnsanüstü bir çaba gerektirir. Gecenizi, gündüzünüzü, ömrünüzü ister. Derin tarih bilgisi ister ve en ufak bir hatanızı da affetmez" diyen Kato'nun gençlik yılları Süleymaniye, Topkapı, Beyazıt kütüphanelerinde minyatür aramak, tarih öğrenmekle geçti.

Bir söyleşide Günseli Kato başarısını şöyle açıklıyor: “Tokyo Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde” aldığım eğitim ve Japonya’dan sağladığım malzemeler eserlerimdeki farklılığın bir boyutunu ortaya koyuyor. Eserlerime, Ergin İnan’ın küçük yaştan beri yaratıcılığıma verdiği desteğin, Erol Akyavaş’ın minyatür çalışmayı bırakmamam ve işimden ödün vermemem yolundaki öğütlerinin yansıdığını düşünüyorum. Minyatür geleneğinden yola çıkarak tuvallerimde tam bir kültür birleşimine varıyorum.”

 

Haftaya minyatür sanatını farklı bakış açısıyla yorumlayan genç bir sanatçıdan bahsedeceğiz. Şimdilik hepinize mutlu hafta sonları diliyorum. Sanatla kalın