Bu haftaki yazımda, çağdaş türk resminin ilk kadın ressamı ünvanına sahip olan Mihri Müşfik Hanım’dan bahsetmek istiyorum. 1886 yılında dünyaya gelen Mihri Hanım, küçük yaşlarda özel dersler alarak batılı eğitim tarzıyla yetişmiştir. Sanatın her alanında yeteneklidir, ancak resme yönelir. Öz halasının, Sultan Abdülmecid’in eşi Verdicenan Kadınefendi olması sebebiyle, sarayla yakın ilişki içindedir. Saraya yaptığı ziyaretlerde, Şehzade Selim Efendi’nin eşi Eflakyar Hanım’ın yaptığı resimlerle ilgilenir. Eflakyar Hanım ve Mihri Müşfik Hanım birer resim yaparak Sultan Abdülhamid’e sunarlar ve Sultan Abdülhamid Mihri Hanım’ın resmini beğenir. Sultan, Mihri Hanım’ın sarayın ressamı Fausto Zonaro’dan resim dersleri almasını sağlar ve Mihri Hanım‘ın resimle yönlenecek olan hayatı böylece başlamış olur.

Bu yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nda,  Mihri Hanım’ın resim dersleri alacağı bir okul yoktur. Bu nedenle, henüz 17 yaşında iken, kendi kararı ve kimi kaynaklara göre, ailesinin izni ile İtalya’ya gider. İtalya Roma’da bir süre kalır ancak aradığı sanat ortamını bulamaz ve dönemin sanat merkezi olan Paris’e geçer.

            Paris’te Müşfik Selami İnegöllü ile tanışırlar, bir süre sonra da evlenirler. Paris’te bir davette tanıştıkları Maliye Nazırı Mehmet Cavit Bey sayesinde, 1913 yılında İstanbul Kız öğretmen Okulu’na resim öğretmeni olarak atanır. İstanbul’a dönerler. Mihri Hanım’ın sürekli resim yapması, yaşam biçimi ve giyinişi o yıllarda çok yadırganır. Bu nedenlerden dolayı evliliğini sürdüremez ve eşiyle ayrılırlar.

Mihri Hanım Maarif Nazırı Şükrü Bey’e İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi kurulması yönünde öneri sunar. 1914 yılında bu öneri dikkate alınır ve Zeynep Hanım Konağı, resim ve heykel bölümlerinden oluşan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi olarak öğretime açılır. Mihri Hanım okulda yarışma ve sergiler düzenleyerek öğrencileri motive eder. Düzenlediği yarışma ve sergi organizasyonları sebebiyle Mihri Hanım eğitim yöntemleri açısından da öncü olmuştur. Onun döneminde açık havada çalışılmış, modelden çalışılmış ve ilk kez toplu sergi açılmıştır. Nazlı Ecevit, Aliye Berger, Fahrelnisa Zeyd gibi pek çok kadın ressamın yetişmesine katkısı bulunmuştur.

            Mihri Hanım, hem döneminin edebiyat ve sanatçılarıyla, hem de bürokratlarıyla olan dostluğu nedeniyle pek çok ünlünün portresini çalışmıştır. 1922 yılında Yunan ordusunun denize dökülmesinin ardından Mustafa Kemal’i mareşal üniformasıyla ayakta canlandırdığı yaklaşık 3 metre boyundaki portresi, Cumhuriyet’in ilanından sonra, bir türk ressam tarafından yapılan ilk Atatürk portresidir.

Daha sonra İtalya Roma’ya yerleşerek 1928 yılına kadar orada kalır. Bu dönemde İtalyan ressam ve bürokratlarla arkadaşlığını, mektup yoluyla sürdürmüştür. Kız kardeşi Enise Hanım’ın veremden, yeğeni Hale Asaf’ın kanserden hayata veda etmeleri, Mihri Hanım’ı derinden etkiler. 1938-1939 yıllarında New York’a yerleşir.

Mihri Hanım, çocuklardan yetişkinlere kadar pek çok portre yapmıştır. Resimlerinde gelişi güzel, rahat fırça vuruşları ve el çabukluğuyla yapılan fon, figürü yüzeyden ön plana çıkarır. Akademik desen bilgisinin, insan anatomisine hakimiyetinin ön plana çıktığı çalışmalarında, sanatçının rahat tavrı ve kendinden emin güçlü kişiliği empresyonist üsluptaki resimlerine hareket kazandırıp, dikkat çekmektedir. Sanatçı eserlerinde önce Mihri Müşfik, sonraki dönemlerde ise, Mihri Rasim ismini kullanmıştır. Sayısı azımsanamayacak eserinde de imzaya rastlanamamıştır.

1954 yılında New York’ta hayata veda eden Mihri Hanım, Franklin D. Roosevelt’den, Thomas Edison’a pek çok ünlünün portresini yapmış, zamanının ötesinde bir ressam, bir sanatçıdır.

Haftaya başka bir yazıda buluşmak üzere,

Sanatla kalın.