Hayat mevsimler gibidir.

Bu hafta bir filmden söz etmek istiyorum. Geçen yıl vefat eden Güney Koreli yönetmen Kim Ki-duk’un “İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış... ve İlkbahar adlı filminden…

Film, insan ömrünün çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık gibi evrelerini mevsimlerle ilişkilendirerek anlatıyor.

İlkbahar (Filmde insanın çocukluk çağı olarak anlatılır. Yaşamın başlangıcıdır.)

Ormanın içinde, gölün ortasında küçük ir kulübe. Bilge, çocuğu uyandırır. Birlikte ormana bitki toplamaya giderler. Bilge çocuğu bitkileri öğretir. Çocuk kayıkla gölden ormana geçer. Bir balık yakalar. Taşa ip bağlar ve bu ipi de balığa dolandırıp suya bırakır. Bu sırada bilge (usta) çocuğu izler. Çocuk bir kurbağa yakalar ve ona aynısını yapar. Bir yılan bulur ve aynısını yılana da yapar. Her defasında da hayvanların durumu onu güldürür. Usta ise sadece izler. Çocuk gece uyurken ustası sırtına büyük bir taş bağlar. Çocuk sabah uyanır. Ustası ile aralarında şöyle bir diyalog geçer:

Çocuk: Usta arkamda bir taş var. Lütfen onu çıkarır mısın?

Usta: Sana acı mı veriyor?

Çocuk: Evet, usta.

Usta: Aynısını balığa yapmadın mı?

Çocuk: Evet, Usta.

Usta: Aynısını kurbağaya yapmadın mı?

Çocuk: Evet, Usta.

Usta: Aynısını yılana yapmadın mı?

Çocuk: Evet, Usta.

Usta: Ayağa kalk ve yürü. 

Çocuk: Yürüyemem, çok ağır.

Usta: Balığın, kurbağanın, yılanın buna nasıl katlandığını sanıyorsun?

Çocuk: Bunu yapmam hataydı. 

Usta: Git, bütün hayvanları bul ve taşlarını çıkart. O zaman bende seninkini çıkartırım. Eğer bu hayvanlardan birisi ölmüşse, bu taşı hayatının geri kalanında hep kalbinde taşıyacaksın. 

Balık ölmüştür. Onu toprağa gömer. Kurbağa yaşıyordur. Yılan ise kanlar içindedir. Ağlar. Ustası onu izler. 

Bilge (usta) çocuğu hep izler, ona karışmaz, müdahale etmez. Yaptıklarının sorumluluğunu taşımasını ister. Kendi öğrenmesine izin verir. Filmde ustanın bu davranışını gördüğümde kendimi düşündüm. Aslında çocukların doğruyu ve yanlışı bulmalarına, kendilerinin öğrenmelerine hiç izin vermediğimizi anladım. Yaşamı yaparak değil, duyarak, başkalarından öğrenmeye ve bilmeye çabaladığımızı gördüm. Fakat bilge, çocuğa hiç karışmadı, sadece onu izledi. Sonra kendisinin yaptığı hatayı öğrenmesini sağladı. Kendi yaptıklarının sorumluluğunu kendisine verdi. 

Yaz (Filmde insanın gençlik çağı olarak anlatılır. Yaşamın deli zamanıdır.)   

Çocuk bir genç olmuştur. Bir kadın ve kızı gelir. Kadın, Ustaya kızının iyileşip iyileşmeyeceğini sorar. Usta, “sanırım ruhu acı çekiyor, ruhu huzur bulunca, vücüdu sağlığına kavuşacak” der. Ona bitkilerin suyunu içirir. Bu arada birbirlerine aşık olurlar. Kayıkta birlikte uyurlar. 

Usta: Hala hasta mısın?

Kız: Hayır.

Usta: Demek ki doğru ilaçmış, artık iyileştiğine göre buradan gidebilirsin. 

Erkek: Hayır Usta, gidemez. 

Usta: Sahiplenme tutkun uyandı yalnızca. Ve bu da öldürme isteğini uyandırır. 

Kızın ardından erkek de küçük buda heykelini alarak gider. 

Sonbahar (Filmde insanın orta yaş dönemi olarak anlatılır. Yaşamın hüzünlü, sorgulamalı, insanın kendisiyle yüzleşmeye çalıştığı zamanıdır.)

Orta yaşlarında olan adam döner. Karısını öldürmüştür. Acı çekmektedir. Bir gün intihar etmeye kalkışır, usta onu döver. Usta evin önüne yazılar yazar ve bütün yazıları adamın bıçağıyla kazımasını ister. Bu sırada iki adam gelir, polistirler. Usta: Başkasını çok kolay öldürmene rağmen, kendi canına kolay kıyamazsın. Bu insanların hepsinin adını kazı buraya. Her birini kazırken, kalbinden öfkeyi çıkart at. Adam gece mum ışığında devam eder ve uyuyup kalır. Sabah polislerle birlikte gider. Usta kayığın üzerinde yaşamını sonlandırır. (Ustanın son yolculuğu ve aslında adamın onun yerine çağrılışıdır.)

Kış (Filmde insanın olgunluk dönemi olarak anlatılır)

Adam eve döner. Göl donmuştur. Buzdan bir buda heykeli yapar. Soğukta beden hareketleri (meditasyon) yapar. Bir gün yüzü kapalı bir kadın gelir ve kucağında bir bebek vardır. Gece çocuğu bırakıp gider. Fakat göle düşer ve ölür. Adam sabah kadını çıkarır, bir buda heykeli çıkar sudan. İple beline bağladığı buda heykelini dağın en tepesine çıkarır ve oraya bırakır. Bu sırada belinde büyük bir taş bağlıdır. Yolda taşa bağlı bir balık görülür. Burada çocukluğundaki yaptığı ve ustanın söylediklerini çağrışım yapılır. Gün doğarken dua eder. Adam çocukluğunda yaptıklarının sorumluluğunu ileri yaşlarında hatırlar ve sorumluluğunu yüklenir. 

Ve ilkbahar: Adam, bilge (usta) olmuştur. Çocuğun resmini çizer. Çocuk ormanda bir balık yakalar. Ağzına küçük bir taş sokar ve suya bırakır. Balık suda ters döner. Kurbağa ve yılana da aynısını yapar. Ustası ise onu izler. 

Mevsimlerin döngüsü, yaşamın bir döngüsüdür. İlkbahar yeniden gelir, yaşam yeniden başlar, aynı şeyler döner, durur. Mevsimler değiştikçe, yaş ilerler, insanın ömrü akar. Her mevsim doğada belirli izler taşır, her yaş da, her dönem de insanın yaşamında izler bırakır. Mevsimler boyunca doğa değişir, yaşamımız boyunca da bizler. Mevsimler içimizde akar gider. Bir son yoktur aslında, döngüsel olarak yer değiştirir. 

İyi seyirler…

Not: “Mevsimler” isimli fotoğraf sergime beklerim. 

Doğadaki değişim, dönüşüm içimizdedir.

29 Kasım 2021 Saat: 16.00 Rıza Çerçel Kültür Merzi/Afyon