Uzunnn bir aradan sonra
Tekrar merhaba.

Yazılar "sese ses olmaktı" her daim.

Deniz.
Sonsuzluk.
Huzur.

Bir martı uçuyordu.
O da sessizdi. 
"Sessizliğinin sırrıyla" 
"Kimse"lerin göremedigi gerçeklikle çırptı kanatlarını.
O da balıkları cok seviyormuş oysa.
( Balıkların içini de...)
Kanatlarıyla yazı yazdı gökyüzüne.
Okudum.
"Bir şey gerçekse 'bahane' tutmaz. 
Özen göstermek lazım hayata."
Çok anlamlı değil mi?

"İyi günde ne ala; kötu günde firardaysa;
Sımsıkı sarıl kendine.
Özünden baskasına sarılma.
İtirazim var ısmarlama gülmelere sahte emanetlere.
Her sey binip gider uçurtmalara.
Yıllar bir güne sığar. 
Kapatırsın valizini.
Denizlere çıkar yollar.
Öyle bir firtina koparırlar ki dalgalar yükselir
Anlayamazsın
O kadar o kadardır."
diye besteler çalar durur.

Sonrasında
Terazı sallar martı.
O terazinin kefesine kendi cümlelerini koyarken bir anda kocaman FedeKÂRlık çıkar, diğer kefeye mi ...
Bos verin gitsin...

Dile düş'ür'mek kolaydır ya.
'Herkes'lerın beyazı çok beyazdır.
Olsun. Mışmışların içinde.

Hû'ya giden yollar açik her zaman.
O göklerin kararı her şeyden üstündür.

Martı bakar balığa.
Simdi martıyla uçma zamanı der balık.
Uçsuz EGE'de şahit olur.


S'ev'giyle...