Sevgili dostlar;

Bu yazımda sizlere tam yedi kere gittiğim, her gittiğimde de en az iki hafta görev süresince vakit geçirdiğim Londra’dan kısaca bahsedip, yine Afyon’umuzla bağlayacağım.

Kültür ve Sanat Şehri

Günümüzde hala monarşi ile yönetilen İngiltere’nin, kültürden sanata, sanayiden finansa, çeşit çeşit müzelerden, 140’dan fazla parka ev sahipliği yapan şehri  Londra, Avrupa’nın en düzenli başkentidir. Şehrin tarihi dokusunu korumak için, savaşlardaki hasarlar hariç, nerdeyse bir asırdır, 1. Bölge diye tabir ettiğimiz şehrin kalbine, bir çivi bile çakılmamıştır. Dolayısıyla İstanbul gibi dinamik bir şehir değildir Londra. Her gittiğinizde aynı görürsünüz. Yeni binalar, yeni yerleşim yerleri, değişen cadde isimleri yeni minibüs durakları, hiç yokken birden ortaya çıkan AVM’ler göremezsiniz Londra’da. 

Ne alınır Londra’da ?

Alışveriş yapmak için dünyanın en pahalı şehirlerinden biridir Londra. İnanılmaz ticari zekaları sayesinde, ülkenin bütün simgeleri  bir şekilde pazarlanıyor ve turistler satın almak için sırada bekliyorlar. Kırmızı bir telefon kulübesi, tuhaf giyimli siyah parkalı süngü tüfekli asker, iki katlı otobüs oyuncak veya bibloları, Big Ben veya West Minister Abbey magnetleri, güzel kutularda kalitesiz çaylar vs… Size tavsiyem, alışveriş için Poundland veya TKMAX mağazalarını seçmenizdir ki uygun fiyata kaliteli alışveriş yapabilesiniz ve arama zahmeti çekmeden, her bölgede bulasınız.

Kısa ama verimli gezi planı

270 istasyonu, 11 hattı ve 150 yıllık tarihi ile, Londra Metrosu (yerel halk “tube” diye hitap eder ) size şehri kolayca gezmek için büyük avantaj sağlar ki nerdeyse her ara caddede bile bir durak vardır. Londra’yı tam gezmek için 3 gün yeterli olacaktır. Benim her gittiğimde yaptığım, yaklaşık 8km’lik bir yürüyüş rotası ile 1. Bölge’yi çok verimli bir şekilde gezebilirsiniz. Metrodan Oxford Street durağında indiğinizde Regent Street çıkışından başlayan yürüyüş yolu, sizi sırasıyla Picadilly Circus, China Town, Leichester Square, Green Park, Trafalgar Square ve sonrasında Thames Nehrine kavuşturur ki orda London Eye, Big Ben ve Parlemento binasının görkemine dalarsınız. Thames nehri demişken, Londra’daki en uygun aktivitelerden biridir Thames Nehrinde bot turu. Bu benim hep kafamı karıştırmıştır. Bu kadar pahalı bir şehirde neden bu kadar keyifli bir aktivite bu kadar uygun bir fiyata sunuluyor? Aceba nehir boyunca sağınızda ve solunuzda karşınıza çıkan İngiltere Merkez bankası, İngiltere Borsa Binası, HSBC Dünya Genel Merkezi, BP Dünya Genel merkezi, London Bridge ve Parlemento Binası gibi yapıları gözümüzün içine sokup, “ Bunlara iyi bak ki dünyayı kim yönetiyor anla” mesajı mı veriyor bu turu yapanlara? Yorum sizin artık.

Ne yenir nerde konaklanır?

İnanın Londra’da hiçbir şey yenmez dersek yanlış olmaz. Ülkenin kendine has bir yemek kültürü yok. Şanslıysanız güzel bir Türk lokantası bulup bir şeyler yersiniz, yoksa (helal gıda logosu olan ) fish and chips dedikleri Morina balığı ve patates kızartmasına talimsinizdir. Ama size yinede iki tane şahane Türk lokantası tavsiye edeceğim ki gözünüz kapalı her şeyi yiyebilirsiniz. Bunlardan bir tanesi Afyon’lu bir hemşerimizin sahip olduğu zincirin bir parçası olan “Flames’” öbürü ise hemen British Museum yanında olan “Tas Restaurant” . Yaklaşık 20 yıldır Londra’da yaşayan ve göğsümüzü kabartacak restorantlar zinciri sahibi İbrahim Akyel hemşerimizi de bu vesileyle kutlamak isterim. Konaklama meselesine gelirsek 3 yıldızlı oda-kahvaltı 500tl’den başlayan oteller konuma göre tercih edilebilir. Ben görevli gittiğim için Üniversitelerin misafirhanelerinde konakladım hep, o yüzden  Londra’da hiç otelde kalmadım. 

Afyon’umuza dönersek;

Bu yaz müdavimi olduğum Hanımeller Konağı ile ilgili bir iki hususa değinmek isterim. Pandemi süresinde gerekli hijyen ve sosyal mesafe özverisi ile çalışan yerel lokanta 40 bayanın kurduğu bir Derneğe aittir. Eski Zeyland alışveriş merkezinin önünden Erkmen’e giden yolun hemen solunda konumlanmıştır. Çalışanların müthiş ilgi alaka gösterdiği bu yerel lokantada, yemekten önce gelen yaprak sarması, haydari ve acı sosun lezzeti iştahınızı açacaktır. Ana menüden ise acizane tavsiyem her biri ayrı ayrı lezzetli olan bir Karışık Izgara tabağı veya şefin spesyali olan altında soslu kabak ve havuç sebzeli, üstünde yumuşacık bir bonfile ile ikram edilen Hatıram Olsun yemeğidir. Makul fiyatlarla karşılaşacağınız bu işletmeden çıkarken yöresel ürünlerin satıldığı kısma uğramadan çıkmayınız. Umarım soğuk havalarda, gerekli tedbiri alırlar da, bizde o güzel kamelyalarda, pandemi şartlarına uygun şekilde, içimiz rahat ederek, bir şeyler yemeye devam ederiz. 

Haftaya görüşmek üzere hoşçakalın…