Kriz ve fırsatın Çin dilinde aynı kelime ile ifade edildiğinden hareketle Corona virüsü krizini fırsata çevirebilir miyiz temalı bir yazı yazacaktım. Pek çok yönetim guruları –ya da pirleri diyebiliriz- yıllarca Çince kriz kelimesinin aynı zamanda fırsatı da içerdiğini söylerlerdi. Çin dili uzmanı olmadığım için öyle olup olmadığından emin değilim ama öyle olduğunu kabul ederek yazıma başlayayım.

Küreselleşme dünyayı küresel bir köy yapan, malların, paranın, bilginin, teknolojinin ve tabii ki insanların küre üzerinde dolaşımını kolaylaştıran bir süreç. Bundan 30-40 yıl önce olsa mı, olmasa mı, yararlı mı, zararlı mı diye çok tartışıldı. Ancak anlaşıldı ki, sonuçları ne olursa olsun bu kaçınılamayacak bir süreç.

Küreselleşme birçok açıdan hem fırsatlar hem de tehditler içeriyor. Bir yandan rekabeti artırarak malların ucuzlamasını sağlarken ve dünya çapında rekabet etme gücü olan yerli üreticiler için yeni Pazar fırsatları ortaya çıkarırken öte yandan yerli üretimin azalmasına yol açıyor. Bir yandan bilginin hızlı yayılma etkisi insanların dünyada olup bitenlerden haberdar olmasını sağlarken, öte yandan bilgi kirliliği ve yanlış bilgi ile manipülasyonlara yol açıyor. Bir yandan insanların dünyanın her yerini dolaşarak kültürel zenginliğe katkıda bulunurken, öte yandan farklı coğrafyalardaki hastalıkların dünyanın her yerine yayılmasına yol açıyor. İşte tam da bu son etki gündemimizde.  İlk kez Çin’de Wuhan’da ortaya çıkan virüs küresel olarak dolaşımda olan insanlar nedeniyle dünyanın her yerine yayılıyor. Mallara kapılar kapatılsa da insanlar için aynı katılıkta önlem alınamıyor. 

Şimdi asıl yazmak istediğim, küreselleşmenin yol açtığı bir tehdit ya da krizin başka bir fırsata yol açacağı üzerine. Bilindiği gibi kentimiz gıdanın, mermerin ve termal turizmin başkenti olarak tanıtılıyor. Mermer üretimi ve ihracatı en önemli ekonomik kalemlerden birisi. Şimdi bu sektör açısından Çin’deki virüs krizinin etkileri tartışılıyor. Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Bir yandan dünyanın çeşitli ülkelerinden hammadde alıp işleyerek satıyor. Öte yandan dünyanın ekonomik olarak gelişmiş ülkelerinde küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerin bir üretim üssü.  Yüksek nüfusu nedeniyle aynı zamanda tüketim mallarının en büyük alıcısı. Bu nedenle virüs nedeniyle kapatılan sınırlar sadece Çin ekonomisini değil, Çin ile bağlantılı diğer ülkelerin ekonomilerini de etkiliyor.

Ülkemiz için virüs krizinin tek olumlu etkisi petrol fiyatlarındaki düşüş. Çin’in petrol talebinin azalmasıyla birlikte, fiyatlardaki düşüş olumlu yansıyor. Ancak en büyük olumsuz etkisinin turizm (özellikle Kapadokya bölgesine) ile birlikte madencilik ve doğal taş sektöründe olacağı öngörülüyor. Türkiye Madenciler Derneği Başkanı 250 milyon dolar ile 450 milyon dolar arasında bir kayıp riskinin olduğunu belirtmiş. Türkiye’nin 2019 yılı verilerine göre dünya çapında maden ve doğal taş ihracatı yıllık 4,3 milyar dolar düzeyinde. Bunun 1,3 milyar doları Çin’e yapılıyor. 16-19 Mart tarihlerinde Çin’in düzenleyeceği ve Türk ihracatçılarının da katılacağı doğaltaş fuarı, Haziran ayına ertelenmiş.

Bu krize karşılık bir fırsat da önümüzde duruyor. Çin’e yapılan doğaltaş ihracatı hammadde ya da blok mermer. Çin de aldığı hammaddeyi işleyerek katma değeri yüksek ürün olarak başka pazarlara satıyor. Bu süreçte Çin’in üretimi durdurmasıyla açıkta kalan katma değeri yüksek ürün pazarı bir fırsat olarak karşımızda duruyor. Eğer mermer firmaları çok hızlı bir biçimde işlenmiş ürün üretimine yönelebilirlerse, bu pazarı yakalama ve elde tutma avantajına sahip olacaklar. Ancak HAZIR OLMADIĞINIZDA FIRSAT DA YOKTUR.