Ülkemizi yöneten nedir sizce?

Bir siyasi partinin gücü ve kararları mı?

Muhalefet partilerin çabası mı?

Seçimler mi?

Seçimleri yöneten nedir sizce?

Tercih…

Üniversiteye yerleşmek için hazırlananlara tercihini sorarım… Hedefin nedir? Tercihlerini sıralarlar!  Hayatlarının belirleyicisi olan, “tercih” kaç tane olabilir ki soruma çoğu zaman “ama” diye başlayan yanıtlar alırım!  İnsan hayatındaki tercihler… Kararının belirleyicisi kendisinden ziyade çevresel faktörlerle bakıldığında kötünün iyisine kanaat etmek zorunda hissettikleri için karar verenler… Neden çok sayıda bölüm ve üniversite adı girer ki listenize? İşimiz zor gerçekten!

Karar…

Bu hafta üç gün önce içim burkularak okuduğum; “Geçim sıkıntısı nedeniyle son 5 yılda 1 milyon 155 bin üniversite öğrencisi okulu bırakmak zorunda kaldı.” CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan’ın saptadığı bu haberi okudunuz mu peki? Gencecik bir insan üniversite için tüm çevresel faktörleri içinde tercihlerini sıralayarak bir karar veriyor. Sonra yine çevresel faktörleri içinde bir karar vermek zorunda kalıyor! Okulu bırakıyor… İçler acısı bir karar… Son iki yıldır ihtiyaç sahibi yüksek öğrenim gören öğrencilere verilen bir bursun komisyonunda yer alıyorum. Maalesef o bursu almazsa okul bırakacak öğrenciler olduğunu ne yazık ki biliyorum!    

Adam olmak…

Geçen gün mesleğe atanamayan bir öğretmenin yeni açtığı çiğ köfteci dükkânındayım. Lezzetine diyecek söz yok! Harika… Çok dürüst ve temiz çalışıyordu… Atanmasını isterim tabi de böyle lezzetli çiğ köfteyi de özlerim!

Özellikle geçtiğimiz 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde rahmetle andığım üstadım yazar Semih Esen’in kendisine has üslubu ile yazdığı harika yazılarından birinin başlığı…

Burada “Adam Olmak” başlığındaki yazının bir kısmını okuyacaksınız;

 “… Zaten bu yazımı da demin dosyaları karıştırırken bulduğum diplomadan esinlenerek yazmaya başladım, orta ile mezun olmuşum ama olmuşum ya! Vasat bir adamlık nişanı sayılır…

Biz aval aval gezerken birlikte iş aradıklarımdan ikisi marangoz çırağı olup taaa, sonra da koca koca mobilya mağazaları açtılar, hem usta hem de patron! Oldular. Ortayı bitirip fabrikaları bitirenler çoluk çocuğa karıştılar.

Geçen yüzyılın ilk yarısı harple,darple geçmiş. bizim olan ikinci yarı da ekmek parası ile karışık siyasi karmaşa vardı. Bize uzak, doğu kesimi ile ülkemizin batısı okuyup,”Adam” olmuşlar galiba nasıl oldular bilmem… Bir fırsatını bulup gidip baktım; Ortalıkta dolaşanlar da benden farklı değillerdi çalışanları da!.. Araştırdım bakkal, kasap, berber ustası da kalfası da okumuşlardı yükseğe kadar. Kaldığım otelin katibi bile diplomalı idi, oyuncakçı bayana sordum, !! Çocuk bilmem nesi” mezunu imiş.. burada tezgahtar.

Bizde okumuş bayan tezgâhtar olmaz dedim. Nolur? Dedi. Adam olur diyecektim yanlış anlar diye. … El salladım, yanıt vermedim.“

Karmaşa…

Seçimleri yöneten nedir sizce?  

Liyakat…

Türk Dil Kurumu’nda anlamı; Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu.

“Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim.” Mehmet Kaplan

 

Konudan çok ne var? … 

Seçime dayalı ekonomi mi? Seçim ekonomisi mi? Geçim ekonomisine endekslenmiş seçim ekonomisi mi? 10 Şubat 2019’da  “Emeklilikte Yaşa Takılan 100 bin kişi Ankara’da mı?”  Ankara rüzgârları mı?

Sizce de gerçekten…

İman, itikat, dürüstlük ve liyakat mı?