Dün yani 28 Ocak ‘Veri Koruma Günü’ idi dolayısıyla bu haftaki yazımı bu konuya ayırdım.

Malum, medyanın küçülterek küresel bir köye dönüştürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.

Bu ortamda en çok tartışılan kavramlar arasında ‘kişisel haklar’ ve ‘özel hayat’ öne çıkıyor.

“İnsan haklarıyla insandır” deyişini bu konulardan söz ederken yine hatırlamak gerekiyor.

Buhaklar arasında ‘bireysel mahremiyetin korunması hakkı’bugün daha da önem kazanıyor.

* * *

Mahremiyet sözcüğünün etimolojik kökenine baktığımızda Latince ‘inümus’a ulaşıyoruz.

Bu sözcük ‘en iç’, ‘en derin iç’ anlamlarına geliyor.

Günlük dilde ise ‘iç bilinç ya da bir kişinin en gizli gerçekliğinin bilgisi’ gibi anlamlar taşıyor.

Dolayısıyla mahremiyet, bir kişinin en derinliğinde var olan şeylere gönderme yapıyor.

Mahremiyetin kökeni eski Yunan ve Çin uygarlıklarına kadar uzanıyor.

Korunması gereken bir kavram olarak Kuran, İncil ve Tevrat gibi kutsal metinlerde yer alıyor.

Dini kaynaklarda ‘kul hakkı’, Batı hukukunda ise ‘yalnız bırakılma’ olarak algılanıyor.

Arapça mahremiyet ise‘haram’ kökünden geliyor ve ‘haram olma hali’ anlamını taşıyor.

İslamiyette yasaklanmış bir şeyi yapmak haram olarak nitelendiriliyor.

Haram olan şey için ‘mahrem’ ya da ‘muharrem’, yasaklılık için ‘mahremiyet’ kullanılıyor.

Yani domuz eti yemek haram, domuz eti mahrem, domuz etinin haram olmasıda mahremiyet.

Mahremiyet,Türkçede bu anlamın dışında kişinin özel alanı, gizlilik anlamlarına da geliyor.

Türk Dil Kurumunun yayımladığı Türkçe Sözlük’teki karşılığı ise tek bir sözcük: ‘gizlilik’.

Belki de tanımlanmasındaki zorluk nedeniyle tek bir sözcükle açıklamakla yetinilmiş.

Gördüğünüz gibi mahremiyetin tanımı ve sınırları eski çağlardan beri tam olarak belli değil.

Mahremiyet kavramı günümüzde gizliliğin çok ötesinde anlamlar taşıyor.

Evde, okulda, işyerinde kısacası gündelik hayatın her alanında mahremiyetten söz ediyoruz.

Öncelikle mahremiyet, ulusal ve uluslararası yasalarla korunması gereken bir hak.

Medya yoluyla yayımlanması etik açıdan doğru olmayan bilgiler mahremiyetle ilgili.

Hastaneler ve emniyet birimlerindeki rutin kayıtlar ile veritabanları da bu kapsamda.

* * *

TDK’na göre kişisel; kişi ile ilgili, kişiye ilişkin, kişinin kendi malı olan, şahsi, zatî demek.

Veri sözcüğünün ise muta, done, bilgi, data gibikarşılıkları var.

Kişisel veriden ise özel hayata ilişkin bir boyuttaki kişisel verilerkastediliyor.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre kişisel veriler:

- Cinsiyet, medeni hal, doğum yeri, diğer kişisel bilgiler ile ilgili bilgileri içeren uygulamalar (Nüfus sayımı),

- Polis kayıtları gizli olsa bile polis tarafından parmak izi, fotoğraf ve diğer kişisel bilgilerin kaydedilmesi,

- Tıbbi verilerin toplanması ve tıbbi kayıtların tutulması,

- Vergi makamlarının kişisel harcamaların detaylarını (ve böylece özel hayatın detaylarını) açıklama zorunluluğu getirmesi,

- Sağlık, sosyal hizmetler ve vergi gibi idari ve sivil konuları ele alan bireysel kimlik belirleme sistemi.

Avrupa ülkelerindekişisel verilerin ve özel hayatın gizliliğine “Habeas Data” hakkı deniyor.

Bu hakkın nasıl korunacağı ve sınırlandırılacağı konusuna da büyük önem veriliyor.

Alman Anayasa Mahkemesi, HabeasData’yıtemel bir anayasal hak olarak kabul ediyor.

Bazı AB ülkelerinde de verilerin korunmasını izleyen ve yönlendiren bağımsız kuruluşlar var:

- Almanya’da Federal Verileri Koruma Görevlisi,

- Avusturya’da Verilerin Korunması Komisyonu,

- Fransa’da Enformatik ve Özgürlükler Milli Komitesi,

- İngiltere’de Veri Koruma Komisyonu gibi.

* * *

Kişisel verilerin korunması uluslararası alanda yasalarla güvence altına alınmış durumda.

Avrupa Konseyi, 28 Ocak 1981’debu konuda 108 sayılı sözleşmeyi imzaya açtı.

Aralarında Türkiye'nin de olduğu 46 ülke o gün bu sözleşmeyi imzaladı.

Bu sözleşme 1985’te yürürlüğe girdi ve 1999’da üzerinde bazı değişiklikler yapıldı.

Sözleşmeyi imzalayan Türkiye de bir kanun çıkararak mevzuatına katmak durumundaydı.

Çünkü yasal düzenleme olmadığı için herkes her türlü veriyi rahatlıkla kaydedebiliyordu.

Kanun veri koruması alanında AB’nin hayli gerisindeki Türkiye için çok önemliydi.

Bu alanda AB standartlarının yakalanması ve mevzuatın uyumlaştırılması da şarttı.

Adalet Bakanlığı ilgili kanun tasarısını 2.6.2004 tarihinde başbakanlığa sundu.

Bakanlar Kurulu 7.4.2008’de kabul ettiği tasarıyı 22.4.2008’de TBMM Başkanlığına sundu.

Ancak tasarı çok uzun süre TBMM Komisyonunda bekledi ve bir türlü kanunlaşamadı.

Tasarının kabulü ile kanunlaşmasının yayım tarihi 2009 yılı olarak gösterilmişti.

Ancak aradan uzun yıllar geçti ve nihayet 24.3.2016 tarihinde kabul edilerek yayımlandı.

Avrupa Konseyi 2007’de, 28 Ocak’ı ‘Avrupa Veri Koruma Günü’ olarak ilan etti.

Bu gündünyada da yaygınlaşarak değişiklik adlar altında etkinliklerle kutlanmaya başlandı.

Biz de 2016’da kanunun kabulü ile birlikte bu günüTürkiye’de de kutlamaya başladık.

Kanunun yayımı ile bir de ‘Kişisel Verileri Koruma Kurulu’ kuruldu.

Bu kurulun, kişilik hakları ihlal edilenlerin başvuruları hakkında karar verme görevi var.

* * *

Bu konuya devlet gereken önemi geç de olsa vermeye başladı.

Artık veri işlenen pek çok birimde son teknolojilerle koruma amaçlı önlemler alınıyor.

Ancak bu noktada kullanıcıların da veri güvenliği konusunda bilinçlenmesi gerekiyor.

Bize ait verileri kimin,ne zaman ve nasıl kullanabileceğine karar verme hakkına sahibiz.

Kişisel verilerimiz izinsiz toplanamaz, işlenemez, korunması ve aksi halde silinmesi gerekir.

Veri mahremiyeti ve koruması için alabileceğimiz bazı temel önlemler var.

Radore Veri Merkezi Satış ve Pazarlama Direktörü Ergin Kılınçbu önlemleri şöyle sıralıyor:

* İşte ya da evde bilgisayarlarımızda lisanslı yazılım kullanmak ve sürekli güncellemek.

* USB flash ya da hard disk gibi harici cihazlarıPC’mize takarken güvenlik taraması yapmak.

* Cihazlarımızı güçlü şifre, parmak izi, göz taraması gibi yöntemlerlegüvenli hale getirmek.

* Fotoğraf, video, konum bilgisi ve finansal verilerimiz için güvenliği artırmak.

* Kullandığımız uygulamaların hangi verilere erişmek istediğini gözden geçirmek.

* Wi-fi ya da bluetooth ile izlenmemek için kullanmadığımızda cihazlarımızı kapatmak.

* Halka açık Wi-fi noktalarına güvenmemek ve bu gibi ağlarda banka işlemleri yapmamak.

* Sosyal medyada veri güvenliğimiz için tehdit oluşturabilecek paylaşımlara dikkat etmek.

Peki kişisel verilerinizi korumazsanız başınıza neler gelebileceğini hiç düşündünüz mü?

İnternet kullanıcılarına verileri korumanın ve şifrelemenin önemini anlatan güzel bir oyun var.

Human Rights Watch örgütünün hazırladığıEncryptionEveryday adında bir oyun.

Bu oyunu dijitalguvenlik.org için Mehmet Şafak Sarı yerelleştirmiş.

Oyunda karakteriverilerini nasıl ileteceği veya yöneteceği konusunda yönlendiriyorsunuz.

Bunu yaparken de karakterinizle neleri doğru, neleri yanlış yaptığınızı öğreniyorsunuz.

Yaklaşık 15 dakika süren oyunu oynamak için aşağıdaki linke tıklamanız yeterli. Başarılar…

https://www.dijitalguvenlik.org/sifreleme-oyunu/