Ve Bir Ses Yükseldi Veda Hutbesi'nden ;

                                                                         ''Kadınlar SizeAllah'ın Emanetidir.''

Hz. Muhammed (s.a.v)

Son zamanlarda sosyal medyada çok paylaşılan bir fotoğraf var. Polislerin arasında elleri kelepçeli bir kadın.

“Başardım, güzel, tamam” işareti; yüzünde acıların silemediği anlamlı DERİN GURURLU bir gülüş.Türkiye onu kocasını öldüren kadın olarak tanımış. Ben buna benzer olayları izleyemiyorum. NEDEN BİLMEM!

( İşte yine daha geçen gün,baklavacı kimlikleriyle var olanlar!hamile bir kadının olduğu arabayı kadının bağırmalarına aldırmadan tekmeledi. O kadının karnından bebeği ile yaşadığı korkuyu acaba hissedebilir misiniz? Dilerim en büyük cezayı alırlar!)

 Haberimize dönersek bu derin ifadeyle bakan kadının adı Çilem Doğan’mış.( Haberimiz eski ama yine de paylaşmak istedim.)Eşinden gördüğü şiddete dayanamamış ve kocasını öldürmüş. Başından geçenleri de tek tek anlatmış. Sosyal medyada onun ağzından olduğu söylenen savunma metni dolaşıyor. Aslında onun anlattıklarından yola çıkarak onun ağzındanmış gibi yazılan bir yazıymış.

Ses’SİZ’lerin sesine SES olmak için yazmışlar. Tabii ki yine kendi ifadesinden yola çıkarak…Buyrun dinleyelim;

“İstedim ki uyurken yüzüne keyifle bakayım, bir bulgur bile pişse evde soframı özenerek kurayım. Ben bunun affedersin yeşil gözüne kandım Hakim Bey. Yeşil böyle çayır çimen ormandır ya hani; ruhum kanatlanıp uçacak sandım. Yeşile uzun bakılır, bıkılmaz sandım. Çocuk da değildim artık ya işte insanın gönlü kaymayıversin. Kabul ediyorum. Buraya kadar benim suçum. O çok ağladığım film gerçekmiş; sevgi emekmiş, bilemedim. Cahilliğime verin. Ama yeminle gerisinin günahı bende değildir.28 gün sürdü o yeşil gözlerin derinliği, 29. gün yediğim yumrukla al oldu elmacık kemiklerim, sonrasında öğrendiğim; morluklar iyileşirken yeşile dönüyor insan derisinin rengi. O’dur yani. Bitmedi Hakim Bey. Bir yumrukla bitmedi. Ne iş yaptığını bilemiyordum, dükkanı vardı esnaf sanıyordum. Milleti haraca bağladığından, tefecilikten kazandığı ile benim çorba kaynattığımdan haberim yoktu. Her öğrendiğim yeni bir iz oldu bedenimde. Allar mora, morlar yeşile dönüştü. Ben zaten elimden geleni yaptım. Azıcık sabırlı olacaktım, yuva kolay kurulmuyordu, biraz suyuna gideydim, erkeklik onurunu rahat bırakaydım. Aile içinde olan biraz da aile içinde kalsındı. Canım çok yanıyordu ama Hakim Bey. Onun erkeklik onurunun limiti yoktu. Fasulye kılçıklıysa onuruna mı dokunuyordu? Çocuk yaramazlık yaparsa gururu mu zedeleniyordu? Halı bizim namusumuz muydu da leke olunca beynimde patlıyordu? Ellerime bakın Hakim Bey, çamaşır suyu ile çatlamıştır, bir de ciğerimi görebilsek keşke, kederden ve soluduğum deterjanlardan çoktan .İlk 10-15 dayaktan sonra, insan korkmaz oluyor kaba dayaktan. Canının ne kadar yanacağını biliyorsun. Acı eşiğin de yükseliyor. Yine de her seferinde yüreğin ağzına geliyor, için kanıyor gibi hissediyorsun. İçin kanarsa ölürsün. Biz filmlerden, biz ölenlerden öyle gördük. Dayaktan değil de ölmekten korkar oluyor insan.Nasıl oldu anlamadım ama sanırım ben yaptım. Erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. Annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. Bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. O ölmese ben ölecektim. O size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti, kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan GÜLMÜŞÜM. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti. Siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam. Sonuna kadar idare edebilmiş olmam, elaleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur.” “O utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur!”Ve kendi mektubunda  yine diyor ki “Kadın arkadaşlarım, hiçbir zaman kirpiğiniz yere düşmesin. Alnınız hep dik; dimdik onurlu kalsın. Bir kardeş olarak ellerimi avucunuzda hissediyorum. Kahkaha atmayı hor görenlere!,kırmızı ruju farklı anlayanlara mini eteği tecavüz etmek için gerekçe gösterenlere konuşurken ağzımıza sözcükleri tıkayanlar en güçlü sesimizle haykıracağız.”

ACİZ olup gücünü şiddetten alan bütün erkekler de belasını bulsun! Onları sadece kenar mahallelerde aramayın. Onlar aramızda kravatlarıyla dolaşıyorlar, kendi KİRLİ düşünceleriyle…

Etkilenmemek elde değil…S ‘ev’giyle…