Kudüs’e varmam için önce Tel Aviv’e gitmem gerekiyordu. Antalya’dan kalkan uçakla akşam saatlerinde Ben Gurion Havalimanına iniş yaptım. 

Pasaport işlemleri için gişeye yaklaştığımda annemin, babamın hatta dedemin adını soran görevli, kenara geçmemi söyledi. O andan itibaren kafamda dolaşan sorularla gergin bir bekleyiş içerisine girdim. Bir yandan “Ali, Mahmut isimlerini duyunca gıcıklığına yapıyor herhalde” diyorum. Sonra "Yok ya ondan değildir. Geçen sene Lübnan’a gitmiştim. O yüzden sanırım” diye düşünüyorum. 

Daha sonra görevli, pasaportumu polislere vererek inceleme bitene kadar beklemem gerektiğini belirtti. Benimle birlikte, başka bekleyen kişiler de vardı. Onlar da cevabını bilmedikleri sorular soruyorlardı. Sohbet ettiğim birisi “Vizemi aldım. Daha önce yine gelmiştim. Şimdi neden bekletiyorlar. O zaman baştan vize izni vermeselerdi” diye serzenişte bulunuyordu. 

Bu arada neden beklettiklerine dair bir açıklama da yapmıyorlardı. Bir ara “Herhalde beni geri gönderecekler” diye içimden geçirerek psikolojik olarak kendimi dönüş için hazırlamıştım. 2 saatlik endişe dolu bekleyişten sonra pasaportumu getiren görevli, geçebileceğimi söylediğinde, sürpriz bir haber almışçasına sevinmiştim.

Gece 12’ye yaklaşıyordu. Havalimanından kalkan dolmuşla yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculuk sonrası gece yarısı nihayet Doğu Kudüs’e varmıştım.

Kutsal Emanet: Kudüs

Dünya’nın en eski şehirlerinden biri olan Kudüs, İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik için kutsal bir kent.

Tarih boyunca çok fazla el değiştirmiş ve uzun yıllar Osmanlı hâkimiyetinde kalmış.

Şehrin en eski bölümüne, İsa’dan önce 4. yy’da ilk yerleşim gerçekleşmiş. Osmanlı döneminde, şehri çevreleyen duvarlar inşa edilmiş. Bugün bu duvarlar, Ermeni, Hristiyan ,Yahudi ve Müslüman mahallelerine bölünmüş olan eski şehri (Eski Kudüs) çevrelemekte. Eski Kudüs, 1981 yılında Dünya Kültürel Mirasları arasına girmiş.

İslamiyet’te oldukça özel bir yeri bulunan Kudüs; M.S. 610 yılında Müslümanların ilk kıblesi olma unvanına sahip olarak; günümüzde milyonlarca Müslüman tarafından ziyaret ediliyor.

Kudüs’ün Müslümanlar için kutsal bir şehir olmasının bir diğer nedeni ise Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bu topraklardan Miraç’a çıkmış olmasıdır.

Müslümanların İlk Kıblesi: Mescid-i Aksa

Kudüs’teki ilk günüme Mescid-i Aksa ziyareti ile başladım. Hatta cuma gününe denk geldiğim için cuma namazını burada kılma imkânım oldu. Büyük avluda kalabalık cemaatle çok güzel bir manevi atmosfer vardı. Mescid-i Aksa’ya giriş kapıları İsrailli askerler tarafından kontrol ediliyor. Sadece Müslüman olanlar içeri alınıyor. Kontrol sırasında Müslüman olduğunuzu bilmeleri yeterli. 

Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra çok karıştırılıyor.  Mescid-i Aksa, 150 dönümlük alanda , Aksa Camisi ve Kubbet-üs Sahra başta olmak üzere, Mervan Mescidi, Burak Mescidi gibi birçok tarihi yapının bulunduğu bölgenin ismi. “Beytülmakdis” olarak da biliniyor. 

Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi. Kâbe’den sonra, yeryüzündeki en kutsal ikinci mabet burası. Mekke şehrindeki “Mescid-i Haram” ve Medine’deki “Mescid-i Nebevi” den sonra üçüncü kutsal mekân olarak kabul ediliyor. Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan tarafından 687-691 yılları arasında inşa edilmiş.

Kubbet-üs-Sahra ise Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen kaya (Muallak Taşı) üzerine inşa edilen, üstü altın kaplamalı ve ortası kubbeli sekizgen bir binadır. Burası aynı zamanda İslam mimarisinin bilinen ilk kubbeli örneği. 

Kudüs’ün fethinden sonra Hz. Ömer tarafından yaptırılan mescidin yerine inşa edildiği için “Ömer Cami” olarak da bilinir. Bir dönem Kubbet-üs Sahra’yı ele geçiren Haçlılar, burayı kiliseye çevirseler de, Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü fethettikten sonra cami olarak ibadete açmış.

Kubbet-üs Sahra’nın hemen altında kalan mağaranın, “Miraç gecesi” Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından ziyaret edildiğine ve Peygamberimizin bu mağarada Hz.İbrahim, Hz.Davut, Hz.Süleyman ve Hz.İlyas ile birlikte namaz kıldığına inanılıyor.

Kubbet-üs Sahra içinde bulunan ilk taş yani “Hacer-i Muallak” ise Hz. İbrahim’in, üzerinde oğlunu (oğlunun ismi Yahudilerde İshak, Müslümanlarda ise İsmail olarak geçer) kurban etmek istediği taştır.

El-Aksa Cami

El-Aksa Cami, Mescid-i Aksa bölgesindeki ikinci büyük binadır. Hz. Ömer’in Kudüs’e geldiğinde, beraberindekilerle birlikte ilk namazını burada kıldığına inanılıyor ve Aksa Camisinin temelleri burada atılıyor. Ancak cami, yüzyıllar boyunca birçok kez yıkılıp yeniden yapılmış.
Caminin alt katında iki koridor şeklinde “Kadim Aksa Camisi” bulunuyor. Bu koridorlara açılan kapıya ise “Nebi kapısı” deniliyor. Çünkü Peygamberimizin, Miraca yükselmeden önce bu koridorlardan birini kullandığına inanılıyor.

Eski Şehir Surları

Eski Kudüs'ün etrafını çevreleyen surlar Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmış. Surlardan açılan kapılar şehrin çeşitli yerlerine çıkıyor. Surlarda 8 kapı bulunuyor. Şam Kapısı ise en ünlüsü. Müslüman mahallesine bu kapıdan giriş yapabilirsiniz. Ayrıca, Filistin bölgesine geçmek isterseniz yine bu kapıyı kullanabilirsiniz. 

Bunun dışında, Aziz Stefan Kapısı’ndan Zeytin Dağı’na çıkabilir, Yafa Kapısı’ndan Yahudi mahallesine, Zion Kapısı’ndan Hristiyan mahallesine geçebilirsiniz.

Zeytin Dağı

İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik için kutsal topraklardan sayılan Zeytin Dağı, Kudüs’ün doğusunda bulunuyor. Hristiyanlık inancına göre, Hz. İsa çarmıha gerilmeden önce son anlarını burada yaşamış. Zeytin Dağı ayrıca, Hz. Davud’un mezarının bulunduğu yerdir. Dağ, şehre yukarıdan bakmak için en uygun noktalardan biri.

Zeytin Dağının  hemen alt tarafında bulunan mezarlık ise bir Yahudi Mezarlığı. Dünya üzerinde yaşayan bütün Yahudilerin gömülmek istediği bir numaralı mezarlık burası. Çünkü, Yahudiler buraya gömüldüklerinde cennete gideceklerine inanıyorlar. Bundan dolayı da buradaki bir mezar yerinin fiyatı, birkaç daire fiyatından daha fazla. Zengin Yahudilerin çoğu buraya gömülüyor. 

Tevrat’ta Zeytin Dağı’ndan bahsedilir. İnanca göre kıyamet gününde Mesih yeryüzünde Zeytin Dağı’na inecek ve Yahudileri kurtaracak. İslamiyet’teki inanca göre ise Sırat Köprüsü, Harem-ül Şerif ile Zeytin Dağı arasında kurulacak.

Ağlama Duvarı

Diğer adı Batı Duvarı olan Ağlama Duvarı Yahudiler tarafından kutsal sayılıyor. Duvar, Büyük Tapınak’ın günümüze kadar gelmeyi başaran tek kalıntısı. 18 metre yüksekliğe sahip olan duvarın, Hz. Süleyman tarafından inşa edilen mabedin bir parçası olduğuna inanılıyor.

Yahudiler tarafından kutsal olarak kabul edilen Büyük Tapınak, şehrin Roma işgali döneminde, Romalılar tarafından yıkılınca (sadece günümüzde mevcut bulunan Batı bölümü kalmıştır) Yahudiler o kadar üzülmüşler ve ağlamışlar ki, buraya “Ağlama Duvarı” (Western Wailling Wall) ismini vermişler. Hatta kıyamet günü geldiğinde, bu tapınağın, yine burada, aynı yerde inşa edileceğine inanıyorlar.

Kutsal Mezar Kilisesi

4. yüzyılda inşa edilen Kutsal Mezar Kilisesi, Hristiyanlık’ta en önemli kiliselerin başında geliyor. Eski Kudüs’ün şehir duvarları içerisindeki kilise, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğine inanılan tepede olduğu için kutsal kabul ediliyor. Dünya üzerindeki Katolikler, Ortodokslar, Ermeniler, Süryaniler, Kıpti ve Habeş kiliseleri için büyük önem taşıyor. 

Hz. İsa’nın Doğduğu Şehir: Beytüllahim 

Kudüs ziyaretimde bir günümü Beytüllahim  ve El- Halil şehirlerine ayırdım. Şam kapısının olduğu tarafta bulunan otobüs duraklarından ilk olarak Beytüllahim’e geçtim.

Kudüs’e 10 km uzaklıkta yer alan Beytüllahim ya da Betlehem (Arapça Beyt Lahm, İbranice Bet Lehem), Filistin’in Batı Şeria bölgesinde yer alan bir şehir. Burası, Hz. İsa'nın doğduğu yer olarak bilinir.

Bazı araştırmacılar Beytüllahim'in bir yer adı değil, yıldız gibi bir gök cismi veya olayının adı olduğunu ileri sürüyor. Bu iddiaya göre Beytüllahim, İsa'nın doğduğu yeri değil, zamanı belirtir.

30 bin nüfuslu şehrin çoğunluğunu Müslümanlar oluşturuyor. Bunun dışında Filistinli Hristiyanlar da var. Orta Doğu’nun en büyük Arap Hristiyan nüfusuna sahip şehri.

Şehirdeki Doğuş Kilisesi, Hristiyanlar için büyük öneme sahip. Noel’de bu kiliseye hac yolculuğu yapıyorlar.

Bu arada Beytüllahim’in, ülkemizden Kırklareli, Isparta ve Bafra ile kardeş şehir olduğunu da belirtelim.

Hz. İbrahim’in Şehri: El-Halil

Beytüllahim’i gezdikten sonra dolmuşla El-Halil şehrine geçtim. Kudüs’e 35 km uzaklıkta olan El Halil ( İbranice Hebron), Batı Şeria bölgesinin en büyük şehri ve İsrail askerlerinin sıkı kontrolü altında.

Askerlerin, turist olsun ya da olmasın, çevredeki herkesi sanki kendilerine saldıracakmış gibi düşmanca bakışlarla süzmesi insanı tedirgin ediyor. Havalimanından başlayarak ülkenin birçok noktasında sürekli bir sorguya tabi tutulma durumunu yaşayınca huzursuz olmuştum.

El-Halil şehri ismini ev sahipliği yaptığı Hz. İbrahim Halilullah’tan alıyor. Şehrin İbranice ismi Hebron ise, “Dostun Evi” demek. 

Hz. İbrahim, “Peygamberler Şehri” Şanlıurfa’da doğmuş ve yaşamış, MÖ. 1900 yıllarında da Filistin’e göçmüş ve son durağı El-Halil şehri olmuş. Mezarı da El-Halil Cami’nin altında. Hz. İbrahim’in yanı sıra oğulları İshak ve Yakup ile eşleri de yatıyor bu mekânda. 

Camiye girmek için gittiğimde özel bir güvenlik bariyeri ile karşılaştım. Önce döner bir çelik kapıdan geçtim ve hemen ardından da  X-Ray cihazından geçmek zorunda kaldım. Burada yaşayan Filistinliler de camiye her giriş çıkışlarında havaalanlarındaki gibi kemerlerine kadar üstlerinde sinyal verecek her şeyi çıkartıyorlar.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in de (s.a.v.) Mekke’den Kudüs’e yapmış olduğu gece yolculuğu sırasında bu kutsal mekânı ziyaret ettiğine inanılıyor.

Şehir, Müslümanlar için en kutsal 4., Yahudiler için ise Kudüs'ten sonra 2. mekan.

Kardeş şehirleri ise İstanbul (Beyoğlu), Bursa, Ankara (Keçiören) ve Şanlıurfa.

Tel Aviv

Kudüs dönüşünde uçağım akşam olduğu için sabah Tel Aviv’e geçerek biraz da burayı gezdim.

Tel Aviv, İsrail’in batı kısmında, Akdeniz’e komşu olarak konumlanmış bir şehir. Aslında iki şehir. Tel Aviv- Yafo olarak geçiyor. Yafo, şehrin en eski yerleşim yeri, Tel Aviv ise sonradan kurulan Yahudi yerleşimine verilen genel ad. Yafo'nun nüfusu daha çok Araplardan oluşuyor.

Burada ziyaret ettiğim Yafo saat kulesi, İsrail'de Osmanlı döneminde dikilmiş yedi saat kulesinden biri. Diğerleri Safed, Akka, Nasıra, Hayfa, Nablus ve Kudüs'e dikilmiş. Kule, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit'in hükümdarlığının 25. yıldönümü şerefine inşa edilmiş.

Bir Heykel Bir Diyalog

“Allah razı olsun hacı abi. Şu mübarek Ramazan gününde çok faydalı bilgiler verdin.”

Kudüs’te Yemek

Burada yemek konusunda hiç sıkıntı çekmedim. Kudüs’e gitmeden bir sene öncesinde Lübnan’da yediğim yemeklerin tadı damağımdayken burada yemekle ilgili sıkıntı çekmeyeceğimi biliyordum. 

Eski şehir bölgesinde nefis bir şiş köfte yiyebilirsiniz. Ayrıca, şehrin her yerinde Shawarma (döner) dükkânlarını görebilirsiniz.

Kudüs mutfağının en geleneksel tatlarından bir tanesi de Cholent. İçerisinde fasulye, et, arpa ve patates gibi malzemeler bulunuyor. Tavuk sevdiğim için, beğendiğim yemeklerden biri de Musahan oldu. Kızarmış ekmek üzerine konulan tavuktan oluşuyor. Tavuk parçaları birçok farklı baharat ile harmanlandığından oldukça lezzetli. Baharatlı yiyecekleri ve tavuğu seviyorsanız tadına bakabilirsiniz.

Kudüs bölgesinde her yer tatlıcı ve şekerci. Buranın en meşhur yeri olan eski şehir bölgesindeki Tatlıcı Cafer’i ziyaret edip güzel bir künefe (kanafeh) yiyebilirsiniz. Buraya kadar gelmişken büyük ve nefis Kudüs hurmasından alabilirsiniz. 

En çok tüketilen iki sıcak içecek, bizdeki gibi çay ve kahve. Ancak dikkatimi çeken şey, çayların naneli olmasıydı. Memleketim Erzurum’daki çay kültüründen kalma alışkanlıkla genellikle çayı limonlu içerim. Her ne kadar limonun yerini tutmasa da nane de farklı bir tat veriyor. Kahve olarak Türk ya da Arap kahvesi içiliyor. Arap kahvesi, Türk kahvesine benzer fakat içine kakule katılıyor ve çoğunlukla şekersiz. Bu arada kakule, Zencefilgiller ailesine ait çok faydalı bir bitki. Sağlığa birçok faydası bulunmasının yanı sıra yemeklere, hamur işlerine, çaylara ve kahvelere aroma katmak için ekleniyor.

Kudüs’e Ne Zaman Gidilir?

Şehirde Akdeniz ikliminin etkisi var. Yazlar genellikle sıcak ve nemli, kışlar ise serin ve yağışlı. 

Ocak, yılın en soğuk ayı ve ortalama hava sıcaklığı 9 derece. Sıcaklığın sıfır derecenin altına düştüğü çok nadir görülüyor. Temmuz ve Ağustos ise en sıcak aylar. 

Özellikle ekim ve nisan ayları arası oldukça yağışlı geçiyor. Mayıs ve eylül ayları arasında ise neredeyse hiç yağış düşmüyor. Bu dönemde sıcaklıklar 30 derece civarında seyrediyor.

Kudüs’ü ziyaret etmek için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar ayları olabilir. Ben, nisan ayında ziyaret etmiştim. Hava çok sıcak olmadığından ve yağışlara da denk gelmediğimden gezmek için idealdi. 

Film Önerisi

2005 yapımı “Cennetin Krallığı (Kingdom of Heaven)” adlı film, 12. yüzyıldaki “Haçlı Seferleri” sonrası Kudüs'ün durumunu ele alıyor. Film, Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü Haçlıların kurduğu Kudüs Krallığı’ndan geri almasını ve bu süreçte iki tarafın bu savaşlara bakışını anlatıyor.

En iyi özgün müzik ödülüne sahip filmin IMDB puanı ise 7.2.

Günün Sözü

“Çok yaşayan çok görür, çok gezen daha çok görür.” – Arap Atasözü

******************

Bir sonraki gezimde, farklı bir coğrafyada yeniden buluşmak dileğiyle.

Şimdiden herkesin Ramazan Bayramını kutlarım. Görüşmek üzere.