Bugün 29 Ekim…

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum günü…

Doğum günümüz kutlu olsun Türkiyem… 

Bu vatanı bize emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun. 

Cumhuriyet’in bizlere kazandırdığı en büyük nimet kuşkusuz özgürlük…

İnsanın hür iradesiyle konuşabilmesi, yönetenleri eleştirebilmesi Cumhuriyet’in bu ülke insanına tanıdığı en büyük hak. 

Bugün yine bu hakkımı kullanacağım.

Ancak bugün yönetenleri değil, yönetime talip olanları eleştireceğim. 

Konumuz İYİ Parti…

İYİ Parti’nin Afyonkarahisar’daki toplantılarını mümkün mertebe takip ediyorum. 

Türkiye’de olduğu gibi Afyonkarahisar’da da İYİ Parti’nin halktaki karşılığı artıyor.

Bunu net bir şekilde ortaya koyabiliriz.

Partinin hemen hemen her toplantısında İl Başkanı Muhammed Mısırlıoğlu iktidarı, liyakata önem vermedikleri için eleştiriyor.

Bir çok yerden maaş alan bürokratları gündeme getiriyor.

Torpille işe alınanları dile getiriyor.

Bu ülkenin gençlerinin işsiz olduğundan dem vuruyor. 

Aynı şekilde İYİ Parti Lideri Meral Akşener’de buna benzer cümleler kuruyor. 

Şimdi bütün bunları hemen hemen her toplantıda söyleyip bu söylemlere çelişkili davranışlarınız olursa orda bir sorun var demektir. 

Yakın zamanda İYİ Parti’nin Sultandağı İlçe Başkanı olan Aykut Okumuş’un görevinden ayrılarak CHP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir şirkette “Genel Müdür Başdanışmanı” olarak görev yapmaya başlaması bana göre yanlış. 

Aykut Okumuş’u Dereçine Belediye Başkanı olduğundan beri tanırım.

Genç, dinamik, deli dolu bir insan… 

Bildiğim kadarıyla ekonomik durumuda iyi…

Burada sormak isterim.

Aykut Okumuş’un danışman olacak ne meziyeti var?

Kendisi Ankara’da tüm mesailere riayet ediyor mu? 

Şimdi her açıklamanızda liyakat diyeceksiniz ama ilk fırsatta her daim eleştirdiğiniz AK Parti’ye benzeyeceksiniz. 

Yanlış… 

Daha iktidar olmadan bunu yapan iktidar olunca neler yapar diye düşünür insan… 

Bende düşündürdünüz…

Düzelmeniz ümidiyle… 

Gelelim diğer konulara…

Geçtiğimiz hafta İYİ Parti'nin 4’ncü yaşı kutlandı.

Afyonkarahisar’daki programa davet edildim, ancak misafirim olduğu için katılamadım.

Kemal Abi, buradaki eksiklikleri gözlemlerini dile getiren bir yazı kaleme aldı. 

Ben salondaki ortamla ilgili bir şey söylemek istemiyorum.

Ben programın içeriği hakkında bir kaç söz etmek istiyorum. 

Cengiz Kurtoğlu konserinin İYİ Parti’nin programında ne işi var, hala anlamış değilim. 

Bir partinin doğum günü kutlanıyor ve daha çok gece mekanlarında sahne alan bir isim davet ediliyor…

Bu durum sadece bana mı garip geliyor? 

Cengiz Kurtoğlu burada ne yaptı? 

Yorgun Yıllarım parçasını mı söyledi? 

Salondaki partililerle hep birlikte şu dörtlük mü söylendi…

“Hem beni öldürdün hem bendeki seni

Böyle olsun istemezdim

Ben mağlubum ama sen de kaybettin

Ben hayatı, sen de beni”

Bu kutlama programından bir gün sonra Koray Aydın ile il yönetimi bir araya gelmiş.

Burada basına servis edilen bir kare fotoğraf çok ilginç geldi bana. 

Koray Aydın ile buluşan 10 kişilik il yönetim kurulundan sadece bir kişi kadın.

Nerde sizin kadın kolları başkanınız? 

Nerde sizin Kadın Politikalarından sorumlu başkan yardımcınız? 

Nerde sizin Gençlik Kolları Başkanınız? 

Genel Başkanın kadın olduğu bir partide kadın göremiyoruz…

Gençlerin oylarına talip olan partide genç göremiyoruz? 

Kadınların olmadığı bir parti iktidar olamaz. 

Gençlerin olmadığı bir parti ölü doğar… 

Kendinize gelin. 

Evet, iktidarın ruhu yok. 

Evet, iktidar çok kan kaybediyor.

Ama siz burada bu ülkeyi biz yöneteceğiz diye bir iddia sahibiyseniz bunu kadınlarla gençlerle yapacaksınız.

Çünkü bir partinin ruhu o partideki kadınlardır, gençlerdir… 

Onların inanmışlığıdır… 

Onlar olmadan başaramazsınız…

Bu vesile ile tüm kadınlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum. 

Kadına seçme ve seçilme hakkı sunan, cinsiyet ayrımına son veren, resmi nikah zorunluluğu getiren, aynı anda birden fazla kadınla evlenmeyi yasaklayan, eşit eğitim hakkı tanıyan, miras hukukunda cinsiyet ayrımını sonlandıran ve meslek edinme hakkı tanıyan Cumhuriyet, kutlu olsun.