Uzun bir aradan sonra sanat yazılarıyla tekrar merhaba diyelim. Afyon Postası’na en son yazdığım yazıda kültür-sanat istatistiklerinden bahsetmiştim. Ülkemizde müze ve sergi ziyaretlerini rakamlarla belirtmiştim. Tahmin ettiğimiz konuları rakamlarla görmek ve tahmin etmediğimiz sonuçlarla karşılaşmak çoğumuzu etkileyebilir. O nedenle son yazımda da yazdığım gibi, kültür sanat etkinliklerine ülke ve şehirlerde, o ülke ve şehirlerde yaşayan insanların katılım istatistiklerini görmek, konuyla ilgili toplumsal duruşu, tavrı görmek açısından önemli. İstatistiklerin sonuçları ve ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arasındaki bağı görmek hepimiz için hem bilindik, hem sürpriz hem de bizim gibi gelişmekte olan ülkeler açısından değişebilecek olması açısından umut verici.

Örneğin İngiltere’de, ülkenin önde gelen kurumlarından biri tarafından yapılan araştırmada, 2002 yılında nüfusun yüzde 59’unun sinemaya, yüzde 49’unun kütüphaneye gittiği, yüzde 42’sinin tarihi binaları gezdiği, yüzde 37’sinin müzeleri ziyaret ettiği, yüzde 31’inin sanat galerini gezdiği, yüzde 20’nin ise futbol maçına gittiği bulgulanmıştır. Bizler İngiltere’yi futbol takımları ile tanırken, İngilizlerin sadece yüzde 20’sinin futbolla ilgilendiğini görüyoruz.

Başka bir örnek olarak İtalya’da yapılan bir ankette; her 1,5 km2 başına ya da her 13.000 vatandaşa 1 müze ya da benzeri bir kültür-sanat kurumunun düştüğü ortaya çıkmıştır. Kültür kurumlarının en çok Toskana (550 adet), Emilia-Romagna (440 adet) ve Piemonte (397 adet) bölgelerinde yer aldığı görülmekte olup kültür kurumlarını ziyaret edenlerin yüzde 21’inin 18-25 yaş aralığında olduğu belirtilmektedir. Ancak, ziyaretlerin sadece beşte birinin gençler tarafından gerçekleştiriliyor olması yetkililer tarafından yeterli görülmemekte, gençlerin müzeleri daha çok ziyaret etmesi için yeni teknolojilerin kullanılması önerilmektedir.

Son yıllarda müzelerin ve müzecilik anlayışının Avrupa ve Amerika’da geliştirilmeye çalışıldığına, müzelerin çok daha sık gezilmesine yönelik gayretlerin gösterildiğine tanık olmaktayız. Bu anlamda müzecilik konusunda yetkililer tüm pazarlama ve tanıtım imkanlarını kullanmaktalar. Müzeleri, düzenledikleri etkinlikler ve organizasyonlarla kültürler arası diyalog için alternatif yerler haline dönüştürmekteler. Benzer çalışmaların bizim ülkemizde de olmasını diliyoruz.

Ülkemizde yapılan kültür-sanat araştırmalarının sonuçlarına bakmaya devam edecek olursak; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun açıkladığı kültür ekonomisi istatistiklerine göre devletin kültür harcamaları 2018 yılında 2017 yılına göre yüzde 23,4 artarak 54 milyar 383 milyon 287 bin TL olarak belirlenmiş. Kültür harcamalarının, gayri safi yurtiçi hasılaya oranı da 2018 yılında yüzde 1,5 olarak gerçekleşmiş. Bu oran 2017’de yüzde 1,4 iken, 2018’de yüzde 1,5 olarak arttığında, 0,1’lik artışın mimariye yapıldığı açıklanmış. 

Yine Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun yaptığı çalışmaların sonuçlarına göre, devlet harcamalarında kitap ve yazılı basının yüzde 11,8, görsel/işitsel ve multimedyanın yüzde 8,8, doğal mirasın yüzde 7,4, kültürel mirasın yüzde 5,8 paya sahip olduğu belirtilmiş. Öte yandan gösteri sanatlarına yapılan yatırım ise toplamın yalnızca yüzde 8,9’u.

2016 yılının kültür-sanat etkinliklerine katılım istatistiklerine bir göz attığımızda durum pek iç açıcı değil. 2016 yılı baz alındığında Türkiye’de toplumun yüzde 49’u hiç sinemaya gitmemiş, yüzde 81’i hiç enstrüman çalmamış. Toplumun yüzde 57’siyse, VCD, DVD üzerinden veya internet üzerinden daha önce hiç film ve dizi izlememiş. Türkiye’nin yüzde 39’u hiç kitap okumuyor ve bu istatistiği yüzde 47 ile dergi okumayanlar takip ediyor.

2017 yılı istatistiklerine baktığımızda ise; sinema seyircisinin sayısı 2016 yılına göre yüzde 23,9 arttığını görmekteyiz. 2017 yılında ülkemizde sinema salonu bulunmayan dört ilimizin olduğu belirlenmiş.2017 yılında tiyatroda salon sayısı 2016 yılına göre yüzde 8,6 artarken, tiyatro seyircisi sayısı ise 2017’de yüzde 16, 4 artmış.

2018’de Türkiye’de halk; toplam kültür harcamalarının içerisinde yüzde 6 ile en az parayı sinema, tiyatro ve konser için harcamış. Hane halklarının 2018’de gerçekleştirdiği toplam kültür harcamasının dağılımına baktığımızda; televizyon ve TV yayın giderlerinin yüzde 25,8, kitap, gazete ve derginin yüzde 16,5, veri işlem ekipmanlarının yüzde 13,3, kablolu/özel TV yayın hizmetlerine ödenen ücretlerin yüzde 10,7, kırtasiye ve çizim malzemelerinin yüzde 10,4 paya sahip olduğu görülmektedir.

İstatistikler üzerinden değerlendirdiğimizde dünya genelinde gelişmekte olan ülkelerin vatandaşlarına kıyasla çok daha az kitap okuyor, çok daha az tiyatroya gidiyor, çok daha az müze ve sergi geziyoruz. Gelişmiş ülkelerin vatandaşlarına kıyasla çok daha fazla televizyon seyrediyoruz. Gelişmiş ülkelerde yönetimlerin kültür-sanat faaliyetlerine ayırdıkları fon gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha fazla. Bütün bu araştırmaların sonucunda görüyoruz ki, kültür-sanata yapılan yatırımlar ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteriyor. Ülkemizin gelişmesini istiyorsak çok kitap ve dergi okumalı, müze ve sergi ziyaretlerini arttırmalı, tiyatro ve sinemaya daha sık gitmeliyiz. Kültür satın alındığı için bütçemizi göz önünde bulundurduğumuzda, kitap ve dergileri kütüphane ziyaretlerimizi sıklaştırarak, çevremizle kitap ve dergi alışverişi yaparak okuyabiliriz. Devlet Tiyatroları’nda ve Devlet Opera ve Balesi’nde temsillerin bilet fiyatları uygundur, aynı zamanda özel tiyatrolarda da uygun ücretlendirme yapılmaktadır. Konservatuarlarda konserleri, cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının konserlerini takip edebiliriz. Sergileri ve yerel yönetimlerin ücretsiz düzenlediği etkinlikleri takip edip gezebilir ve katılabiliriz. Çevremizdeki kültür-sanat etkinliklerini takip edip değerlendirmeli ve başka etkinliklerde talep etmeliyiz. Gelişim bu şekilde mümkün olacak, bunu yapacağımıza inanıyorum. Günden güne artan kültür-sanat haberlerini ve artan katılım oranlarını görebilmek üzere,

Sanatla kalın