Genellikle, seyahat edeceğim ülkeye yönelik planlama yaparken ulaşım, konaklama ve gezilecek yerler dışında araştırma yaptığım bir diğer konu da oraya yakın başka ülke ya da ülkeleri tespit etmek.

Bu tespitten sonra oralarda da kalacak yerleri ve görülmesi gereken yerleri araştırıp gezi planıma son halini veriyorum. 

Mesela Macaristan’a gittiğimde Budapeşte’de birkaç gün kaldıktan sonra trenle hemen yakınındaki Slovakya’nın başkenti Bratislava’ya ve sonrasında Viyana’ya geçmiştim.

Çekya’nın başkenti Prag’a gittiğimde de otobüsle günübirlik Almanya’nın Dresden şehrine gitmiştim.

Arnavutluk gezimde ise aynı şekilde Tiran’dan Kosova’nın küçük ve şirin şehri Prizren’e sabah gidip akşam geri dönmüştüm.

Bazen birkaç ülkeyle sınırlı tuttuğum seyahatim, araştırma yaptıkça düşündüğümden farklı bir noktaya gidebiliyor. 

Örneğin Tayland gezimi planlarken, yakınında yer alan Malezya ve Kamboçya’ya geçmeyi düşünmüştüm ilk etapta. Fakat, “Madem buralara kadar gideceğim. Civardaki diğer ülkelere de bir bakayım.” diye düşünürken Endonezya, Singapur ve Vietnam’ı kapsayan ve 1 ay sürecek bir Güneydoğu Asya rotası oluşmuştu.

2020 Ocak ayı için yapacağım Meksika gezimi planlarken, amacım Latin Amerika ülkelerinin çoğunu içeren bir rota çizmekti ama zaman sorunum olduğu için, sadece bir ülkeye gidecek kadar vaktim vardı.

Meksika’ya yakın Guetemala, Kosta Rika ve Kolombiya gibi birkaç ülke vardı ama ben biraz uzakta kalan Peru’yu tercih ettim. 

Peki neden Peru?

Dünyadaki gezginlerin en çok görmek istediği yerler listesinin başında yer alan ve İnka Uygarlığı’nın efsanevi şehri Machu Picchu’yu ziyaret etmek istedim.

Bu gizemli yere ulaşmak için öncelikle Peru’daki Cusco şehrine gitmem gerekti.

Cusco’ya Varış ve Yüksek İrtifa Hastalığı

Mexico City'den 6 saatlik uçak yolculuğu sonrasında sabaha karşı Cusco’ya vardım. 

Uçakta uykumu aldığım için otele yerleşir yerleşmez gezmek için dışarı çıktım.

Şehir, And Dağları’nda deniz seviyesinden 3400 metre yükseklikte bulunduğu için yüksek irtifa hastalığı görülebiliyor. 

Bu hastalık, yüksek rakımlı yerlerde oksijen yetersizliğine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Baş ağrısı, nefes darlığı ve mide bulantısı gibi belirtileri olabiliyor.

Belirtilerden kurtulmak için, bölgeye özel bitki olan Koka yaprağı çiğneniyor ya da çayı içiliyor. Neredeyse şehirdeki tüm oteller ziyaretçilerine Koka çayı ikram ediyor. Ben de otelden çıkmadan önce çayımı içmiştim.

Çayın etkisinden mi bilmem ama en ufak bir rahatsızlık yaşamadım.

pastedGraphic.png

Koka Yaprağı

İnka İmparatorluğu’nun Başkenti Cusco

Şehir, 12.yy‘da kurulmuş ve 13. yy’dan İspanyolların Peru’ya girdiği 16. yy’a kadar İnka Uygarlığı’nın başkenti olmuş. 

Lima’dan sonra Peru’nun ikinci büyük şehri olan Cusco, Machu Picchu’ya geçiş yolu olarak kullanılıyor. 

1983‘te UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne giren Cusco, aynı yıl Peru Hükümeti tarafından Peru Turizm ve Ulusal Kültür Mirası Başkenti ilan edilmiş.

Şehirdeki ana meydan olan Plaza de Armas, İnkalar zamanında olduğu gibi bugün de şehrin kalbi. Meydanın en önemli yapısı ise 16. yy’da inşa edilen Cusco katedrali.

San Blas Mahallesi

Burası Cusco’nun, sanatçılar ve zanaatkârlar tarafından mesken tutulan mahallesi.

Bu bölgede, İnka İmparatorluğu’nun dört bir yanından gelen en iyi altın ve gümüş demircileri, çömlekçiler, ressamlar ve nakkaşlar bulunurmuş. 

Çeşit çeşit bohem kafelerin ve butiklerin olduğu, şehir merkezine tepeden bakan mavi kapıları, dar ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla ünlü bir bölge.

İspanyol kolonyal ahşap işleme mimarisi evleri ile Cusco’nun en pitoresk yerlerinden biri.

İnka Tapınağı Qurikancha

Bir zamanlar İnka İmparatorluğu’nun en görkemli tapınağı olan Qurikancha, “Altın Avlu” anlamına geliyor. Gerçekten de altın kaplamaymış. 

Ayrıca tapınakta çeşitli ritüellerde kullanılmak üzere yine altın kaplama objeler ve heykeller varmış. 

15.yy‘da yapılmış bu Güneş Tapınağı, Peru’daki en ince taş işçiliği olarak kabul ediliyormuş.

İspanyolların gelişinden sonra temelleri üzerine Santo Domingo kilise kompleksi inşa edilmiş; tapınaktaki tüm altın kaplama panel ve objeler eritilerek yağmalanmış. 

Saksaywaman

Burası, İnkalardan önce bölgeye yerleşmiş olan Killke adlı yerli kabilenin 1100 yılında inşa ettiği Saksaywaman şehir duvarları. 

Cusco şehir merkezinin 3 km dışında bulunan hisar, 13.yy’da İnkaların eklemeleriyle genişletilmiş ve hiç harç kullanılmadan, dev blok taşlardan örülmüş. 

Cucso ile birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.

Bu zamana kadar depremlerle üçte ikisi yıkılmış olsa da, zamanında İspanyolları şehre girişte zorlayacak kadar sağlam bir askeri yapı olduğu biliniyormuş.

Machu Picchu Öncesi Son Durak: Aguas Calientes

Cusco’dan, 2 saat otobüs ve 2 saat tren yolculuğundan sonra Aguas Calientes kasabasına gittim. 

Gidiş dönüş tren biletlerimi yurt dışına çıkmadan bir ay önce, Peru Demiryolları’na ait Peru Rail’in internet sitesinden satın almıştım.

Benim için hayatımın en unutulmaz deneyimlerinden biri oldu buradaki tren yolculuğu. Daha önce de çok kez trenle seyahat etmeme rağmen, hayatımda ilk defa üst tarafı camlarla kaplı trenle yolculuk yaptım. 

Yol üstündeki o yeşil ve görkemli And Dağları ile onlara eşlik eden Urubamba nehrini seyre dalarak gitmek, ruhumu coşturmaya yetmişti…

Gâh güneşin gâh yağmurların eşlik ettiği ve bitmesini istemediğim bu keyifli yolculuktan sonra kasabaya varmıştım.

Aguas Calientes, İnka antik şehri Machu Picchu’ya en yakın kasaba. Aralarında 8 km var.

Kasabanın adı “Sıcak Sular” anlamına geliyor. 

Machu Picchu’da fazla zaman geçirip, İnka tarihi ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen turistler için burası en uygun yer.

Otelleri, lokantaları ve yerel alışveriş çarşıları olan küçük ama kalabalık bir kasaba.

Muhteşem bir doğası var. Dört tarafı, yemyeşil örtüye sahip yüksek dağlarla çevrili.

İnkaların Kayıp Şehri Machu Picchu

Cusco’ya bağlı Kutsal Vadi Bölgesi’nde, deniz seviyesinden 2430 metre yükseklikte konuşlanmış Machu Picchu, 15. yy İnka Uygarlığı’na ait antik bir şehir.

And Dağları bölgesinde yaşayan insanların dili olan Keçuva’da machu ifadesi “eski veya yaşlı kişi”,  picchu ise “zirve, ucu sivri dağ” anlamına geliyor. Yani Machu Picchu “Eski Dağ” ya da “Eski Zirve” demek. 

Burası, 1981‘de Peru’nun Tarihi Kutsal Tapınağı ilan edilmiş. 

Daha sonra 1983‘te de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne alınmış. 

2007‘de ise Dünyanın Yeni Yedi Harikası arasına girmiş.

İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken, sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir. 

Şehri, 1911 yılında Hiram Bingham isimli Amerikan tarihçi keşfetmiş.

Aslında köylüler burayı, Binghamdan 10 yıl önce keşfetmişler. Bingham ve ekibi 1911’de İnka İmparatorluğu’na ait kalıntıları gezmek için gelmiş. Köylüler onu Machu Picchu’nun olduğu yere çıkartmış ve o da bu büyük keşfi yapmış.

Machu Picchu, 200'den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşuyor. 

Şehrin 3000 basamağı bugün hâlâ gayet iyi durumda. 

Şehrin kabaca iki ana bölümü var. Biri tarım ve sulama kolaylığı için yapılmış taraçalı basamaklı bölüm diğeri de yerleşime ayrılmış bölüm. 

Yerleşime ayrılan bölüm de kendi içinde alt-üst şehir şeklinde ayrılıyor. Üst şehirde daha çok tapınaklar gibi kutsal mekânlar bulunurken, kanchalar yani konutlar daha çok alt şehirde bulunuyor. 

Machu Picchu’da gezerken etrafta çok fazla lama ile karşılaşabiliyorsunuz. 

Devegiller familyasından olan ve Peru kültürünün önemli bir parçası haline gelmiş olan lama, birçok Güney Amerika ülkesinde yaşayan bir tür.

İnkalar tarafından besin ve taşıma maksatlı kullanıldığı bilinen lamalar, tarihte evcilleştirilmiş ilk hayvanlardır.

Genel olarak sakin yapıda olan lamalar, çok yorulduklarında veya bir tehlike sezdiklerinde en bilinen özellikleri olan tükürüğe başvururlar.

Machu Picchu’ya Nasıl Gidilir?

Machu Picchu'ya otobüsle ya da yürüyerek çıkabiliyorsunuz.

Otobüsle yarım saat (tek yön 12 dolar), yürüyerek ise 1.5 saat sürüyor. Ben, antik şehri yorgun olmadan rahatça gezebilmek için otobüsle çıkıp yürüyerek 1 saatte indim.

Şehre giriş biletleri, Cusco’da bulunan seyahat acenteleri ve kültür ofislerinden ya da internet üzerinden alınabiliyor. Günün belirli saatlerinde ziyaretçiler alınıyor. Bilet alımı sırasında giriş saatinizi de belirlemeniz gerekiyor. 

Antik şehre bir günde yalnızca 2500 kişinin girilmesine izin veriliyor.

O yüzden ben de gitmeden bir ay önce internet üzerinden biletimi aldım. Aynı gün akşam trenle Cusco’ya döneceğim için antik şehre giriş saatimi 11.00 olarak belirlemiştim.

Cusco’ya Ne Zaman Gitmeli?

Cusco, kuru kışların ve yağışlı yazların görüldüğü astropikal dağlık alan iklimine sahip. Mayıs-kasım arası kuru sezon,  aralık – nisan arası ise yağışlı sezon

Bu bölgede yılın en soğuk mevsimi ise çoğunlukla temmuz ayına rastlıyor. Don ve dolu sıklıkla görülse de 1911 Haziranından bu yana bölgede kar yağışı görülmemiş.

Haziran ve eylül ayları arasında dağlık bölgeler, gündüzleri genellikle güneşli ve geceleri oldukça soğuk oluyor. Bu mevsim, bölgeyi ziyaret etmek için en iyi koşulları sunuyor. Dolayısıyla kuru sezonda gitmek en güzeli.

Yağışlı sezon olan ocak ayında gitmeme rağmen sadece bir kere yağmura denk geldim.

Machu Picchu’yu gezerken günlük güneşlik olan hava, gezimin bitiminde sağanak yağmura dönmüştü.

Hava konusunda şanslıyım genellikle. Yağışlar, gezimin bitiminde ya da geceleri oluyor. Gündüz yakalanırsam da kısa sürüyor çoğunlukla.

***    

Bir sonraki yazımda, yeni coğrafyalarda gezinti yapmaya ve yeni kültürleri keşfetmeye devam edeceğiz. 

Kalın sağlıcakla.