Dün telefonuma bir mesaj geldi. 

Gönderen yer bir bir hukuk bürosu. 

Özetle mesajda “Mesafeli satış sözleşmesine aykırı davrandığım bu yüzden hakkımda icra takibi yapılabileceği” yazıyordu.

Mesajın altında bilgi almak için arayınız diyerek bıraktıkları telefon numarasını aradım.

Numara İstanbul iline ait bir telefon.

Bir hanımefendi açtı telefonu. 

Hukuk bürosundan aradıklarını ifade etti. 

Gelen mesajı sordum nedir diye…

Anlatmaya başladı…

“2012 yılında bir bal siparişi etmişsiniz. Fakat bu balı almamışsınız. Almadığınız için satıcı kargo ödemesinden dolayı zarara uğradığını bildirmiş. Bu zararın bedeli 70 lira. Bunu satıcı sizden talep ediyor. Bunu ödemez iseniz hakkınızda 1000-1500 hatta 2000 liralık icra davası açılacak”  dedi.

Bende kendisine böyle bir bal siparişi vermediğimi, versem dahi 9 yıl sonra bu parayı istemenin anlamsız olduğunu söyledim. 

Bu 70 liralık ödemeyi reddettiğimi söyledim.

“Peki biz firmaya iletiriz” dediler ve telefonu kapattılar. 

Ben bu esnada konuyu bir avukat dostumuzla paylaştım.

Kendisi bunun çoktan zaman kaybına uğradığını söyleyip, “eğer icra davası açılırsa hemen itiraz edelim bundan bir şey çıkmaz” bilgisini paylaştı. 

Sonra çok basit bir matematik hesabı yaptı. 

“Abi senin gibi 1 milyon kişiyi arasalar, hepsinden 70 lira verin yoksa hakkınızda 1500 liralık icra davası açacağız deseler, bunun yarısı bu ödemeyi kabul etse, 35 Milyon lira yapar.”

Güzel para değil mi?

Bir sms atacaksın, icra diyeceksin, dava diyeceksin, vatandaşı yumuşak yanından vuracaksın, korkutacaksın ve toplacaksın paraları… 

Bal siparişi ettiniz diyerek “ballı soygun” yapacaksın. 

Bir çok kişi “rakam çok düşük” diyerek bu ödemeyi eminim kabul etmiştir. 

Ben bile telefonla görüşürken “aman uğraşmayım 70 lira vereyim kurtulayım” düşüncesine kapılmadan edemedim. 

Ama sonra bir şekilde reddetim. 

İşin kötüsü ne biliyor musunuz? 

Bunu hukuk büroları aracılığı ile yapıyorlar.

Saf, masum, temiz Anadolu insanlarıda “mahkeme deyince, icra deyince” korkuyor ve ödeme yapıyor. 

Bu hukuk büroları adaleti savunacakları yere insanları nasıl dolandırırız diyenlere hizmet etmeye başlamış.

İşini düzgün yapan, adil yapanlara sözümüz yok. 

Dolandırıcılara, sahtekarlara hizmet eden bir büronun adı hukuk bürosu olamaz. 

Bunlar avukatlık mesleğine zarar veriyor.

Bunlar avukatlara olan inancı törpülüyor. 

Memlekette her geçen gün sayısı hukuk bürosu sayısı artıyor. 

2019 verilerine göre sadece Afyon’da 515 avukat bulunuyor. 

Şu anda bu sayının 600’leri aştığı konuluşuyor. 

Bu avukatlar ne yapıyor, hangi faaliyetlerden nasıl bir kazanç elde ediyor araştırılıyor mu? 

Ben buradan Afyonkarahisar Barosu dahil Türkiye’deki tüm baro başkanlarına sesleniyorum.

Lütfen bulunduğunuz yerdeki hukuk bürolarını yakın takibe alınız.

İnsanları kandıran, aldatan kişilere aracılık yapan hukuk bürosu var ise bunlara gerekli yaptırımı uygulayınız.

Buradan Türkiye Cumhuriyeti Savcılarına sesleniyorum. 

“9 yıl önce bal almışsınız, kargosunu ödememişsiniz” diyerek yurttaşları soymaya çalışıyorlar.

Bunuda hukuk büroları aracılığı ile yapıyorlar.  

Lütfen bu duruma el koyunuz.

İnsanların adalet duygularının törpülendiği böyle bir dönemde, “ballı soygun” yapmalarına müsade etmeyiniz.