Belediyeler kamu kurumları içersinde, insan hayatına en çok ve direkt etki eden yerel yönetim kurumları. Ülkemizde yerel yönetimler deyince genelde sadece belediyeler akla gelir. Belediyeler insanın sağlığından, iktasadi hayatından, eğitiminden, sosyo-kültür hayatından, toplumsal huzurdan istihdama kadar hayatımızın her alanında var veya olaması gerekiyor. Eğer belediye hizmetlerini çevre temizliği, su ve kanalizasyon, ulaşım hizmetleri ile değerler isek bu çok kısır ve banel bir değerlendirme olur.

Memleketimiz Afyonkarahisar olarak genel sorun ve problemlerimiz üzerinden yerel yönetimlerin etkisini ve etkisizliğini değerlendirecek olursak, maalesef tablo iyi değil. Yerel yönetim değerlemelerinde veya bir bölge ve şehrin gelişmişlik değerlemesini yapmak istediğinizde, en önemli gösterge demografik göstergedir. Yani nüfusunuz artmaya ve demografik olarak büyümeye devam ediyorsanız gelişiyorsunuz demektir. Bu kıstaslardan bir tanesi de eğitim. Şehrimizin ülke düzeyinde eğitim ortalaması maalesef en sonlarda. Buna; liyakat unsuru bir tarafa bırakılarak, yılların tecrübeli okul yöneticilerinin bir günde, gayri-adil bir uygulama ile idareden alınmalarının, yerlerine idareciliği hiç bilmeyen insanların getirilmesinin yegane sebep olduğu aşikar.

Maalesef ilimiz hava kirliliği, eğitim, istihdam ve iş sahası, sosyo-kültürel hayat, ulaşım, konut edinme konularında tahmin bile edemeyeceğimiz illerin gerisinde. Nüfus olarak da doğal artışımızı bile koruyamıyoruz. Yani kısacası göç veriyoruz. Bunu bu şekilde ifade edince, yıllık nüfus artışını gösterip, ‘’ şu kadar artmış nüfus, düşmüyor, artıyor’’ gibi serzenişleri daha önce duymuştuk. Fakat yıl içinde ilimizde doğanlar kadar olmuyor o artış. Yani artan kısmımızın bir kısmını göç veriyoruz. Bazende köy ve kasabalardan şehir merkezine göç edenleri, göç alıyoruz yanılgısına sebep olmasın. Neticede göç veriyoruz . 20 yıl önceki, komşu olduğumuz illerden hemen hepsinden nüfus olarak büyük iken şu anda komşu olduğumuz illerin bir kısmında il geneli nüfusta, tamamında ise, il merkezi nüfusunda en gerideyiz, en azız ve komşular büyürken küçülmeye devam ediyoruz.

İşte başlıca saydığımız problemlerin kaynağıda küçülmek. Büyümezseniz ve küçülürseniz, ekmek azalacak, iş azalacak, ihtiyaç azalacak, iş hayatı azalacak, mevcut işletmelere yetmedikçe de iktasadi hayat geriye gidecek. Küçüldükçe memurun, amirin, yatırımcının ve gelirin, negatif eksenli olanı gelecek. Tabi buda neticeye yansıyacak.

İlimizdeki problemleri acil olma durumuna göre katagorize edecek olursak, şüphesiz, ülke ekonomisindeki soruna parelel olarak istihdam gelmektedir. İstihdam sadece çalışacak insanlara ekmek demek değil. Aynı zamanda nüfus çeken , büyüyen, dolayısıyla büyümenin verdiği imkanla diğer sorunlara da çare olabilecek bir konu. Yine istihdam, şehrimizin kanayan yarası esnafımızın işine de ivme katacak , ticari hayata canlılık getirecektir. Yine istihdam eğitim için önemli. Çünkü babası ve annesi işsiz bir öğrenci ile, anne, babası çalışan bi öğrencinin şartları tartışma götürmez derece de farklı olacaktır. Yine şehrimizin konut politikalarına, konut fiyatlarına hatta konut arzının artmasına ve ekstra istihdama zemin hazırlayacaktır. Daha gündelik adli vakıadan tutunda, toplum huzuruna etkisine kadar istihdam hayati öneme sahip bir meseledir.

Peki bu belediye ile istihdamın alakası nedir? Diye akıllara geldiğini hissediyorum. Zaten ‘’belediye işçi bulma kurumu değil, o park bahçe yapar’’ diyorsanız, bide bunu diyenler olarak , bu güne kadar olduğu gibi çoğunlukta iseniz, belediye yönetimini de halk seçtiğine göre, işimiz daha uzun zaman kötü demektir.  Belediye soluduğumuz havadan, içtiğimiz sudan, gittiğimiz trafikten hayatımızın her yerinde olabilecek stratejik planlamanın ve uygulamanın merkezi konumundadır. Yaklaşık bir yıl önce bir yerel seçim yaşadık. Adaylar ve partiler projelerini açıkladılar. Renkli üç boyutlu görsellerle sunumlar yaptılar. Onlardan bir tanesi de yaklaşık 2014 den bu tarafa ısrarla savunduğum ve söylediğim, yapması kolay, tüm şartları oluşmuş olan teknolojik seralar.

Bu teknolojik seralar için , yer gerekli , Afyonkarahisar’da yer mi bitti?

Bu teknolojik seralar için jeotermal kaynak lazım, sıcak su yani, Afjetin kuyuları mı kurudu?

Bu seralar için doğal şartlar mı eksik? Mesela güneş! Metereoloji raporu var, en verimli güneş ışığı alan bölgeyiz.

Yine ekonomik krizden hareketle malum olduğu üzere tüm yatırımlar durdurulmuştu. Yatırımlarla beraber teşvik, hibe vb. destekler de durdurulmuştu. Ama teknolojik sera ile ilgili olanlar hariç tutulmuştu. Hatta kolaylaştırıcı, yer temini konusunda bürokratik zaman kaybını bertaraf edici, düzenlemeler bile yapılmıştı.

Bu durumda şeker var, su var, un da var. Bu şehirde bunu yapmış, yapmakta olan firma ve deneyimli kişilerde var. Geriye ne kaldı? Özellikle ilimizde çokça bulunan hazine arazilerilerine nazım imar planları başta olmak üzere, imar düzenlemesi gerek. Bunun için kaygı gerek? İşsiz ekmeksiz insanları dert edinmek gerek? Akabinde de niyet gerek. Bir işe niyet demek, o işin yüzde ellisini başarmışsınızdır demektir.

Bu konu ile ilgili de en taze örneği, bi kaç ay önce, Sandıklı ilçemiz ile alakalı milletvekili Ali Özkaya’nın yaptığı açıklama da gördük. Sandıklı ilçemize yapılacak olan seralar umarım yapılır ve jeotermal kaynak açısından zengin olan memleketimizin diğer bölgelerine de teşvik oluşturur.

Özellikle kadın istihdamına sebep olacak, ilimizin üretmesine ve kazanmasına sebep olacak, bir çok stratejik ihraç ürünün üretilip ihracata yeni ve yoğun sektör oluşturacak, belediyeye ve şehrimize gelir, esnafa iş, işsize ekmek , çocuğa eğitim olacak bu yatırım için boşa geçen her gün israftır. Sandıklı’da yapılabilen teknolojik seralar, Gazligöl’de de, Heybeli’de de, merkezde de gayet tabiî ki yapılabilir.  Bir diğer yazıda ilimizin konut fiyatları, konut politikaları ve kentsel dönüşüm konusunu irdelemek üzere sağlıkla sıhhatle kalın.

 

Fatih Çetinkaya'nın Afyon Postası için kaleme aldığı yazısı.