Müreffeh toplum hedefine doğru atılması gereken her adım gibi, mağdurlara, mazlumlara ve ihtiyaç sahiplerine dokunan her konu bizim çalışma alanımızdır.  

Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, hükümetlerimiz dönenimde yoksullukla mücadelede uluslararası camianın da hakkı teslim ettiği bir başarıya imza attık.

Ülke olarak sosyal yardımlara daha çok mali kaynak ayırdık.  Böylece daha fazla ihtiyaç sahibi haneye ulaştık.

 

“Sosyal yardım ve hizmetlere” ayrılan mali kaynak 2002 yılında 1.6 milyar TL iken, 2019 itibariyle bu miktarı 33 kat arttırarak 55 milyar TL’ye yükselttik. 

Sosyal yardım uyguladığımız program sayısı da 2002 yılında sadece 4 iken, günümüzde bu sayıyı 43’e çıkarttık.

Böylece, sosyal yardımlar kapsamında devletimizin şefkat elini bugün 3,5 milyon haneye ulaştırıyoruz. Bu sayı 2002 yılında 1 milyondu. (bugün ihtiyaç sahibi ailelerin çocukları eğitimden kopmasın diye sadece ŞNT(Şartlı Nakit Transferi) programıyla ulaştığımız hane sayısı 1,3 milyondur.)

 

Bazı kesimler, sosyal yardım alan hane sayısındaki bu çarpıcı artışı işaret ederek, ülkemizde yoksulluğun arttığını iddia etmektedir.

Oysa sosyal yardımlardan faydalanan hane sayısındaki artış, az önce ifade ettiğim gibi yardım program sayısını arttırmamızın bir sonucudur. Çünkü yeni programlarla birlikte, daha önceden adeta görmezden gelinen ya da yok sayılan ihtiyaç sahiplerini de AK Parti hükümetleri olarak yine biz kucakladık.   

 Dünya Bankası’nın yoksullukla ilgili ölçütü “kişi başı günlük harcama” kriteridir ve biz bu konuda çarpıcı bir iyileşme kaydetmiş durumdayız.    

 

Nitekim 2002 yılında nüfusumuz içinde kişi başı günlük harcama miktarı 4,3 doların altında yaşayanların oranı yüzde30 iken; biz bu oranı 2015 yılında yüzde1,5’e düşürdük. 

 

Bu sonuç yine Dünya Bankası tarafından 2018 de açıklanan Rapors nrt biçimde yansımıştır. Bu Raporda Dünya Bankası diyor ki; “son 15 yılda dünyada yoksullukla mücadelede en başarılı ülke, Türkiye olmuştur.” Dolayısıyla bazı kesimlerin bunun aksini iddia etmeleri ve yoksulluk artıyormuş algısını yaymaları  kasıtlıdır.     

 

Bu kapsamda, daha geçen ay açıklanan yeni bir bilgiyi de paylaşmak isterim.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 2018 yılı verileri baz alınarak hazırlanan 'İnsani Gelişme Raporu 2019' sonuçlarını açıkladı. Buna göre Türkiye, 2018 yılını kapsayan İnsani Gelişme Endeksi'nde, 189 ülke arasında 59'uncu sıraya yükselmiş ve sonuçta Türkiye ilk kez 'çok yüksek insani gelişme' kategorisine girmeyi başarmıştır. (Türkiye, bir önceki listede 64 ncü olmuş ve 'yüksek insani gelişme' kategorisine girmişti)

 

UNDP İnsani Gelişme Endeksi, “uzun ve sağlıklı yaşam”, “bilgiye erişim” ve  “kabul edilebilir bir yaşam standardı” gibi 3 temel boyutta ortalama insani gelişme düzeyinin uzun vadeli takibi sonucu hesaplanmaktadır. Sonuç olarak gerek yoksullukla mücadele gerekse insani gelişmişlik bakımından AK Parti Hükümetleri olarak çok büyük bir başarıya imza attık.      

Bu nedenle algı yönetimine karşı çıkarak, gerçek bilgileri paylaşarak yalana dayalı ezberleri bozmalıyız. Dolayısıyla, bu bilgileri ilgili her platformda dile getirmenizi ve kamuoyunu aydınlatmanızı bekliyorum.

 

Bu arada, dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde Aralık 2019’da başlatılan ve büyük bir ilgiyle karşılanan  “100 bin Sosyal Konut Projesini” de dikkat çekmek istiyorum. Bu projeyle, 81 ilimizde asgari ücretli ve dar gelirli vatandaşlarımıza uzun vadeli, kiradan daha ucuz bir maliyetle ev sahibi olabilme imkânı getiriyoruz. (Yüzde 10 peşin, kalan tutarın tamamı için aylık 894 liradan başlayan taksitler ve 240 aya varan vadelerle ev sahibi olma imkânı sağlanacaktır)