Sevgili Engelsiz Bireyler…

 “Her insan hayatın da en az bir kez engelli olmaktadır.” Buna hamilelik, bir eşya taşıma hali, obez olma, geçici sakatlıklar, ameliyat sonrası nekahat devresi, yaşlılık, iki elinde çantalarla hareket etme durumu, dilini bilmediği bir ülkede mülteci olarak yaşamak, bebek arabası, pazar çantası taşımak vb. verilebilir. Uluslararası standart erişilebilirlik, ulaşılabilirlik şartları tam, etkin ve yaygın olarak sağlandığında hayatının bir döneminde engelli hali yaşayan tüm bu örnek verilen kesimler de rahata kavuşacaktır. Erişim her insana hayatı kolay kılar.

*Sonuçta engelli bireyler için yollar, rampalar, bildirim levhaları yapıp, daha sonra kullanımda onlara engel çıkarıp onları ENGELLEYEN de biz değil miyiz?

*Hemen herkesin bir engelli görünce “Hepimiz engelli adayıyız “ klişe sözünü ederken ne kadar içselleştirdiğini de ayrıca sorgulamak lazım. Yoksa onlar oradaki erişimsizliğin, engelin farkına varsalar, o anlık yardım ederek engellinin hep yardım edilmesi gereken insan olması algısıyla ve bir parça da vicdani bir dürtüyle, merhametle can-ı gönülden hareket ederler miydi?

*Bu arada herkes engelli adayı ifadesi ayrıca engelliliğin yaşamın bir normali olduğu gerçeğini bildirmeyip dünyanın sonuymuş, korkunç bir durummuş gibi içten içe ürkütücü bir tehdit algısı da yaratmakta öyle değil mi?

Sevgili engelsiz bireyler, engelli bireylerin yanında olma ve engelli adayı olduğunuzu dile getirmedeki nedeniniz, İHLÂL edilen haklarımızın, ENGELLENDİĞİMİZİN farkında olup bizimle mücadele etme isteğiyle olmadıkça, ne yazık ki anlık yardımlarınız sorunu asla kökten çözemeyecektir. Bu durum insan sevgisiyle de aşılacak bir şey olmayıp, eşitlik bağlamında insan haklarına SAYGI ile aşılabilir. Yoksa otobüsün engelli asansörünü üşendiği için açmayan ya da bozuk olduğu için gereken tamiri erteleyen sürücü, görme engelliler için hissedilebilir sarı şeridi, kaldırımı ya da kaldırım rampasını işgal eden sürücüler, işletmeler, denetlemeyi yapmayan belediye zabıtası veya trafik polisi beni sevmediği için bunu yapmıyor. Bunlar bilgisizliğin, boşvermişliğin, aymazlığın ve saygısızlığın tezahürüdür. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama en basit anlamda SAYMAK zorundadır.

*Değerli yöneticiler engelli adayı olduğunuz için mi insanları engelli bırakan iş kazaları, trafik kazaları, kadına karşı şiddet, terör, hamilelikte ve doğumda yaşanan sorunlar, sağlık hizmeti ve tedaviye erişimsizlik, doğal felaketlere karşı hazır olmayan, dayanıksız, kötü çevresel şartların, yapıların kurbanları ha bire artıyor?

*Erişilebilirlik Yasası’na halen eriştirmeyen de, Otizm Eylem Planı’nı eyleme geçiremeyen de kimler acaba?

Lauren Jordan’ın “Engelliler sizden daha eksik değildir. Onlar sadece farklıdırlar.” sözünün anlamını bilenler, esas olanın tüm insanlar için “Eşit, erişilebilir hayat” olduğunu, “ben normalim, sen anormal “ algısını yaratacak davranışlarda bulunulmaması gerektiğini bilirler ve insanların farklılığının farkındadırlar. Engellilerin de insan olarak doğduğunu, engelin içinde bulunulan toplumun bilinçsizliği olduğu bilmek olmazsa olmazımızdır. Cinsiyete bakılmaksızın hiçbir insan başkasıyla eşit zekâda ve bedensel yapıda değildir. “Eşitlik” insanca yaşatabilecek şartlarda ve haklar bağlamında olmalıdır. 10 metrelik bir koşuda bir çocuk yürüme engelli olan beni kesinlikle geçer. Çünkü bedensel olarak eşit şartlarda değiliz. Devlete düşen ise benim hayata tam, adil ve eşit katılımımı sağlayacak şartları eşitlemesi, haklarıma erişmemi sağlaması, engeller çıkartmaması, vücudumuzla hayata katılımda kendimiz mücadele verirken, bir de bu mücadelemizi engelleyen şartlarla, tek başımıza engelsiz insanların, insaf, merhamet ve vicdanlarıyla baş başa bırakmamaktır.

*Erişilebilirlik yılında “yaptık, oldu, bitirdik” denilen, erişilebilirlik uygulamaları uzmanlarına ve engelli STK’larına sorulmadan, liyakat sahibi insanların denetiminde yapılmayıp standartlara uygunluğunun kontrolünün sağlanmadığı, düzenli olarak denetlenmediği, rutin tadilat ve tamirlerin yapılmadığı, cezaların caydırıcı olmadığı, Dünya‘daki gelişmelerin takip edilmediği alışılagelmiş düzen değişti mi?

*Kaldırımlar, rampalar,  dönüşümlü ulaşım araçları, kamu binaları, kamusal her alan, spor alanları, spor ve sanat yapma imkanları, engelli plajları vs. erişilebilirlik standartlarına uygun hale gelip, yaygın ve yeterli sayıya geldi mi? 

Bu yıl bu tip mekanlar aksaklık ve eksiklikleri için düzenli olarak tadilat ve tamirden geçti mi?...