BÜYÜK TAARRUZ NEDEN ÖNEMLİ?

Nail Azbay:  Büyük Taarruz’un türk tarihi için önemi nedir? 

Selim Erdoğan: 30 Ağustos sadece askeri bir zafer değildir, çok daha ötesidir. Sakarya Meydan Muharebesi'yle elde edilen zafer Sevr'in İtilaf Devletleri nezdinde de çöpe atılmasını sağlamıştır ama Büyük Taarruz sayesinde diplomatik mücadelede inisiyatif Türk tarafının eline geçmiştir. Bir diğer önemiyse, vatanımızdaki işgali asıl yöneten durumundaki İngilizler en sonunda kaçak güreşmeyi bırakmak ve Mustafa Kemal'le yüzleşmek zorunda kalmışlardır.

AFYON NEDEN ÖNEMLİ

Nail Azbay:  Afyon’un büyük taarruz için önemi nedir?

Selim Erdoğan: Sakarya Zaferi'nden itibaren düğümün Afyon'da çözüleceği belli olmuştur aslında. Daha 30 Eylül 1921'de, Sakarya Zaferi'nden 17 gün sonra, Afyon'da Çavdarlı-Kıyır arasındaki hat üzerinde iki ordu yeniden kapışmıştır. Güzelim Dağı Muharebesi olarak bilinen ve bir hafta süren bu sürecin tek amacı İzmir yolunun kapısı durumundaki Afyon'da stratejik üstünlük elde etmektir. Bu nedenle, Büyük Taarruz'dan 11 ay önce bile Yunanlar olası bir Türk genel taarruzunun Afyon'a yönelik olacağını bilmektedir. Bilmedikleri güneyden mi, doğudan mı olacağıdır.

26 AĞUSTOS TARİHİ TESADÜF MÜYDÜ? 

Nail Azbay:  26 ağustos tarihi tesadüf mü?

Selim Erdoğan: Evet, herhangi bir tarihi gönderme yapmak amacı güdülmeden, rastgele seçilmiş bir tarihtir. Aslında Kasım 1921'den başlayarak çeşitli taarruz planları yapılmış ama farklı nedenlerle hep ertelenmek zorunda kalmıştır. Örneğin, taarruza çok az zaman kala Mustafa Kemal Paşa'nın tarih olarak 24 Ağustos'ta ısrarcı olduğunu, İsmet Paşa'nın ise son hazırlıklar tamamlanmadığı için 26 Ağustos'tan önce mümkün olmadığını söylediğini görüyoruz.

ŞEHİTLİKLERİN TAMAMI TEMSİLİ İDİ

Nail Azbay:  Bu bölgede ortaya çıkarılmayı  bekleyen şehitlik var mı?

Selim Erdoğan: İki yıldır yaptığımız çalışmalarla şehitliklerin çok önemli bir kısmını ortaya çıkardık zaten. Daha önce Afyon çevresindeki şehitliklerin neredeyse tamamı temsili idi. Yaklaşık 100 yıldır bu topraklardaki şehitlerin gerçek defin yerlerinin peşine kimse düşmemiş, bilenlerse herhangi bir girişimde bulunmamış. Çiğiltepe ve Tınaztepe şehitlerinin neredeyse tamamını bulduk. Başkimse Muharebesi'nde şehit olan kayıtlı 62 Mehmedin tamamını bulduk. B u şekilde bulduklarımızın sayısı 1000'e yaklaştı ama daha çok işimiz var.

11 AY CİDDİ EĞİTİMDEN GEÇİRİLDİLER

Nail Azbay:  Kaybedilmesi durumunda Türklerin büyük zorluk çekeceği büyük taarruza moral güç ve ruh olarak nasıl hazırlanıldı?

Selim Erdoğan: 11 ay boyunca son derece ciddi, sırtını tamamen bilime yaslayan programlar uygulandı. Örneğin Sakarya Zaferi'ne kadar gerçek bir süvari gücünden bahsetmemiz zordur. O dönemde süvari dediğimiz aslında muharebeye attan inerek yaya olarak giren, at üstünde muharebe edemeyen, askeri literatürde "atlı piyade" ya da "hafif süvari" dediğimiz yapıdır. Ancak Ilgın'da kurulan talimgahta aylar süren eğitimler sonunda belki de o dönemin en sağlam, en kuvvetli süvari kuvveti oluşturulmuştur. Son bir örnek belki de kararlılığımızın, hazırlıklardaki ciddiyetin güzel bir örneği olacaktır: cephane ikmal kollarındaki çavuşlar bile uzun eğitimlerden geçirilmiştir.

400 KM DÜŞMANI SÜRDÜK

Nail Azbay:  Büyük Taarruz olmasaydı ne olurdu? 

Selim Erdoğan: Büyük Taarruz en geç Eylül 1922'de olmak zorundaydı çünkü 200.000 kişilik ordunun bir kışı daha geçirecek iaşesi yoktu. Bu karargahlar arasındaki yazışmalarda açıkça ifade edilir. Bu durumda imzalayacağımız ateşkes ve barış anlaşmalarında Mudanya ve Lozan'da olduğumuz kadar güçlü olamayacağımız, istediklerimizin çok daha azını kabul ettirebileceğimiz düşünülebilir. Yani Büyük Taarruz bizi diplomatik noktayı koyarken daha avantajlı kılmıştır. Ayrıca düşmanı 400 km sürüp vatanı cebren geri almanın halka verdiği özgüven ve morali de hesaba katmak gerekir. Bu başarının diğer işgal güçlerinin de fazla direnmeden topraklarımızı terk etmesinde caydırıcı etkisi olmuştur.

SİYASİLERİN DEĞİL KAHRAMANLARIN İSİMLER VERİLMELİ

Nail Azbay:  Afyon, Büyük Taarruz’un 100'üncü yıldönümü için neler yapmalı?

Selim Erdoğan: Bir kere öncelikle bu zaferi, zaferin mimarlarını sadece Afyon'daki birkaç kurum ya da kişi değil, bütün Afyon sahiplenmeli. Afyon'da her yerde farklı görüşlerden siyasetçilerin adlarını cadde sokak ismi olarak görüyorum. Ne kadar yazık. Oysa benim Afyon'dan beklediğim bütün Milli Mücadele kumandanlarının, kahramanlarının isimlerinin meydanlara, caddelere, sokaklara verilmesi. Yani Afyon'a gelen bir yabancı nereye, nasıl bir toprağa geldiğini görür görmez anlamalı. 100. Yılı kutlamak önce neyi, neden kutladığını anlamaktan geçiyor. Burası bir milletin istiklalini kazandığı, tapusunu kanla yazdığı topraklar. Geri kalan her şey ayrıntı. Ciddi bir komisyon kurulur ve 11 ay nasıl Büyük Taarruz hazırlığı yapılmışsa, kutlamaların hazırlığı yapılır. Ama önce bunu bütün bir şehir istemeli.

UMARIM SENEYE AFYON, SAKARYA’NIN KADERİNİ PAYLAŞMAZ

Nail Azbay:  Eklemek istedikleriniz varsa onları alabilir miyiz? 

Selim Erdoğan: Söylemek istediklerimi ifade etme ve Afyonlulara seslenme olanağı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu yıl Sakarya Meydan Muharebesi'nin 100. yıldönümünü kutluyoruz ve birkaç kişi ve kurum dışında devletin hiçbir unsurunun umursamadığını görmek çok üzücü. Umarım seneye Büyük Taarruz da aynı kaderi paylaşmaz. Başka bir ülkede üzerine yüzlerce film, dizi çekilecek gerçek destanlarımız var ama biz maalesef kıymetini bilmiyoruz.