Çalıştayın moderatörlüğünü AKÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yıldız’ın yaptığı ilk oturumunda, Türkiye Jeotermal Derneği Başkanı Fahri Prof. Orhan Mertoğlu, “Dünyada ve Türkiye’de Jeotermal Uygulamalar ve Teknolojiler” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Jeotermalin ısıtma ve elektrik üretmedeki en önemli sorunu olan kabuklaşmayı Afyonkarahisar’da çözdüklerini ve bu anlamda Afyonkarahisar’ın Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıdığını dile getiren Mertoğlu, kabuklaşma probleminin çözülmesi ile birlikte Afyonkarahisar’da termal turizm alanında Türkiye’deki en büyük tesislerin açıldığını söyledi.

Türkiye jeotermal elektrik üretiminde rekor büyüme

Türkiye’nin jeotermal alanında dünyada örnek bir ülke konumunda olduğunu belirten Mertoğlu, “Elektrik üretiminde dünya dördüncüsü durumundayız. Jeotermal kullanımda ise yaklaşık 5 bin dönümle dünya birincisiyiz. Jeotermal ısıtmaya baktığımızda ise yine dünya dördüncüsüyüz. Dünya bizi bu konularda örnek alıyorlar. 2005 yılında Dünya Jeotermal Kongresini Türkiye’de düzenledik. Yani gerçekten jeotermalde dünyada örnek bir ülkeyiz, lider bir ülkeyiz. Mesela jeotermalden elektrik üretiminde 2005 yılında 20 MW üretim yapıyorduk, bugün bin 600 MW’a çıktık. Türkiye şimdiye kadar hiçbir sektörde bu oranda büyümemişti ancak jeotermalden elektrik üretiminde büyüdü” ifadelerini kullandı.

Sağlıkta jeotermalden yararlanmada Afyonkarahisar örnek alınıyor

 “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Üniversitesi olarak Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinde Jeotermal Konusunda Gerçekleştirilen Çalışmalar” konulu sunumunu yapan Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vatan Karakaya ise Kırşehir’de yapılan jeotermal çalışmalar hakkında bilgiler verdi.  Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinin 2016 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı tarafından “Bölgesel Kalkınma ve İhtisaslaşma” alanında seçilen 5 pilot üniversiteden birisi olduğunu belirten Prof. Dr. Karakaya, “Jeotermal kaynaklı pilot projeler hakkında Bölgesel Kalkınma ve İhtisaslaşma için 7 proje hazırladık. Bu 7 projenin 4’ü jeotermal kaynaklıydı. Jeotermali sağlık konusunda 3 alanda, tarım konusunda ise seracılık faaliyetlerinde olmak üzere 4 ana eksen üzerinde kullanarak Kırşehir’in bu özel kaynağını değerlendirmeye çalıştık. Bunu yaparken öncelikle sağlık alanında öne çıkardığımız şey Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp ile Sporcu Sağlığı ve Rehabilitasyon Merkezi olmak üzere 3 birim oluşturduk. Daha sonra tarım alanında ise bin 400 metrekarelik AR-GE seramıza 30 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik ve şu anda orada üretim yapılıyor” diye konuştu. 2015 yılında göreve başladıktan sonra proje üretimi konusunda yaptığı çalışmaları anlatan Karakaya, konuşmasına şöyle devam etti:

“2015 yılında rektör olarak atandıktan ve 6 aylık bir bölgeyi tanıma uğraşımdan sonra stratejik planı yaparken bölgenin özel kaynaklarını araştırmaya çalıştım. Orada jeotermal kaynağın neredeyse her bölgede olduğunu ve değerlendirilmeyi beklediğini gördük. Bu açıdan hemen stratejik planımıza aldık. Daha sonra ise YÖK’ün Bölgesel Kalkınma ve İhtisaslaşma Projesi çıkınca bu projelerimizi YÖK’e arz ettik. 7 proje ile ilk 5’e girdik ve uygulamaya başladık. Aslında YÖK’ün programı başlamadan önce zaten biz 40 yataklı bir uygulama merkezi işletmekteydik, termal destekli bir merkezdi burası. Bunu 150 yatak olarak tekrar planladık ve Kalkınma Bakanlığından yatırımı alıp inşaatına başladık. Hamdolsun bugün geldiğimiz nokta itibariyle artık Kırşehir’de 150 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hastanesi hizmete girmiş olacak ve o bölgede Afyonkarahisar’ın Ege Bölgesinde yaptığı gibi biz de kendi bölgemizde bu hizmeti yürüteceğiz.”

Jeotermal sektörü 6 bin kişilik istihdam sağlıyor

Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Jeotermal ve Biyokütle Enerjisi Grubu Koordinatörlüğü adına “Jeotermal Enerjinin Gelişimi, Fırsatları, Problemleri ve Çözümleri” konulu sunumunu yapan Turgut Ölmez ise jeotermal enerjinin sağladığı imkânları anlattı. Ölmez, “Jeotermal sektörü bugün itibariyle yaklaşık 6 bin kişiye iş imkânı sağlamaktadır. Ülkemizde 55 tane lisanslı jeotermal tesisimiz var. Tüm ünitelerimizi devreye aldığımızda kurulu gücümüzün bin 645 MW’a çıkacağı öngörülmekte. Bununla beraber ön lisans aşamasında 16 tane daha santralimiz var.  Tüm bunlar devreye alındığında bin 961 MW’lık kurulu güce ulaşacağız. Bununla beraber de dünyada şu anda yer aldığımız dördüncü sıradan üçüncü sıraya, belki de ikinci sıraya çıkmış olacağız” dedi.

Afyonkarahisar’da jeotermal ısıtma 1996’da başladı

Çalıştayın ilk oturumunun son sunumunu ise Afyon Jeotermal Elektrik Üretim A.Ş., Genel Müdürü Dr. Yusuf Ulutürk yaptı. “Ömer-Gecek (Afyonkarahisar) Bölgesinde Jeotermal Suların Entegre Kullanımı” başlıklı sunumunda jeotermal kullanımının tarihine değinen Ulutürk, “Jeotermal sektörü dünyada çok uzun zamandır kullanılan, farklı kültürlerin farklı amaçlarla kullandığı bir enerji türü. Biz jeotermalden ilk olarak tarihi süreçte, milattan önce 10 bin yılından itibaren çanak çömlek imalatında, tekstilde yararlanıldığını görüyoruz. Daha sonra ise milattan önce bin 500 yıllarında Roma ve Çin uygarlıklarında jeotermalin pişirme, sağlık, banyo ısıtma gibi amaçlarda kullanıldığını görüyoruz. Bizim anladığımız anlamda ise ilk olarak Fransa’da ve Danimarka’da bölgesel ısıtma olarak kullanılmıştır” şeklinde konuştu. Afyonkarahisar’da jeotermalin başlangıç serüvenini anlatan Ulutürk, ısıtma olarak kullanımının 1996 yılına dayandığını ifade etti. Ulutürk, “Jeotermalin Afyonkarahisar’da bölgesel ısıtma olarak kullanımı 1996 yılına dayanıyor. Bundan önce ilk olarak Türkiye’nin ilk termal otellerinden Oruçoğlu’nun 1990’lı yıllarda açılması ile Afyonkarahisar jeotermal kültürü maddi olarak kullanmaya başlıyor. Bununla birlikte birçok sahanın bu kullanıma dâhil olduğunu görüyoruz, en fazla bilinen kaynak ise Ömer-Gecek bölgesidir. Bu Ömer-Gecek bölgesinde yaklaşık 400-450 MW’lık güç var. Sandıklı Hüdai’yi ise hem termal turizmde hem de ısıtmada kullanıyoruz. Bunun yanında Heybeli bölgesi var. Çok eski tarihten beri kullanılan bir bölge. Gazlıgöl havzası ise çok eski tarihlerde suyun içerisindeki serbest karbondioksitten dolayı çok değerli bir kaynak bölgemizdir. Bu kaynaktan da şehrimiz için iyi bir şekilde istifade ederek termal tedavi ve termal sağlık alanlarında kullanmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çalıştayın Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Kamil Kaygusuz’un başkanlığını yaptığı ikinci oturumunda ise TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Sadık Kakaç tarafından “Jeotermal Enerji: Türkiye ve Dünyada Durum”, TÜBA-Enerji Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. İbrahim Dinçer tarafından “Jeotermal Kaynaklı Yeni Enerji Seçenekleri ve Alternatif Çıktılar”, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Baba tarafından ise “Jeotermal Kaynakların Çevresel Etkileri ve Bunlara Yönelik Yenilikçi Teknikler”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yıldız tarafından “Afyonkarahisar İlinde Jeotermal Sektöre Yönelik İyi Uygulama Örnekleri” ve Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. M. Emin Candansayar tarafından “Jeofizik Elektrik ve Elektromanyetik Yöntemlerle Jeotermal Aramalar: Yeni Gelişmeler” konulu tebliğler gerçekleştirildi.

Çalıştayın Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi TÜBA Enerji Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu’nun başkanlığında gerçekleştirilen üçüncü oturumunda ise Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel Teknik Kurul Üyesi İbrahim Akkuş tarafından “Türkiye’de Jeotermal Enerji Gerçeği: Potansiyel ve Sorunlara Genel Bir Bakış”, Dokuz Eylül Üniversitesi JENARUM Müdürü Prof. Dr. Niyazi Aksoy tarafından “Jeotermal Santrallerden Atmosfere Salınan Yoğuşmayan Gazların Jeotermal Rezervuara Enjeksiyonu”, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Mustafa Solak tarafından “Üniversitelerin Jeotermal Kaynaklarla Isıtılması ve Termal Kaynakların Sağlık Alanında Kullanımı Üzerine Tecrübe Paylaşımı”, SANJET Jeotermal Isıtma Termal Turizm Seracılık San. Tic. A.Ş. Genel Müdürü Bahadır Seyman tarafından “Sandıklı (Afyonkarahisar) Jeotermal Bölgesinde Jeotermal Suların Tek Elden Dağıtımı”, Zorlu Enerji Grubu, Proje Geliştirme Birimi Yöneticisi Ural Halaçoğlu tarafından “Jeotermal Enerji Santrallerinde Çevreci ve Verimlilik Arttırıcı Teknolojiler”, İzmir Jeotermal Enerji San. ve Tic. A.Ş., Teknik Hizmetler Uzmanı Koray Yiğit tarafından ise “Jeotermal Bölge Isıtma Sisteminde (JBIS) Bina Altı Motorlu Debi Kontrol” başlıklı sunumlar gerçekleştirildi.

9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Ezan’ın başkanlığında gerçekleştirilen çalıştayın son oturumunda ise Maden Tetkik Arama Jeotermal Koordinatörü Oktay Çelmen tarafından “Türkiye Jeotermal Enerji Kaynak Potansiyeli ve MTA Genel Müdürlüğü Çalışmaları”, Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Arif Hepbaşlı tarafından “Jeotermal (Toprak) Kaynaklı Isı Pompaları Üzerine Ülkemizde Yapılan Çalışmaların Değerlendirilmesi”, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Mühendislik ve Teknik Danışmanlık Müdürlüğü Grup Yöneticisi Tulu Ertem tarafından “Jeotermal Enerji Yatırımlarının Finansmanı, Teknik ve Çevresel Unsurları” ve Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası RSM Koordinatörü Ender Dinçer tarafından “Türkiye Jeotermal Geliştirme Projesi: Risk Paylaşım Mekanizması” başlıkları ile gerçekleştirildi.

Jeotermal Enerji düzenlenen panelde değerlendirildi

Jeotermal Enerji Teknolojileri Çalıştayı ve Paneli etkinliğinin ikinci gününde ise 2 panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rektörü ve TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Bahri Şahin’in yaptığı “Jeotermal Enerji Mevzuatları, Stratejileri ve Teknik Boyutları” konulu panelde Jeoloji Mühendisleri Odası Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Komisyonu Başkanı İbrahim Akkuş, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Baba, AFJET Genel Müdürü Yusuf Ulutürk, Türkiye Jeotermal Derneği Başkanı Fahri Prof. Orhan Mertoğlu, Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Jeotermal ve Biyokütle Enerjisi Grubu Koordinatörlüğünden Turgut Ölmez, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünden Nusret Güngör ve İzmir Jeotermal Enerji San. Tic. A.Ş. Teknik Hizmetler Uzmanı Koray Yiğit jeotermal enerji mevzuatlarını ve yapılması gerekenleri tartıştı.

Panelde konuşan Türkiye Jeotermal Derneği Başkanı Fahri Prof. Orhan Mertoğlu, jeotermal kaynaklarla ilgili 5686 sayılı kanun ve yönetmelikler hakkında bilgiler verdi. Kanunun kapsamını ve sorumluluklarını anlatan Mertoğlu, Jeotermal Kanunu için 2007 yılına kadar beklediklerini ifade etti. Mertoğlu şunları kaydetti:

“Jeotermal Kanunu 2007 yılına kadar beklendi. Daha önce Atatürk zamanında yapılmış ve İsviçre’den alınmış Kaplıcalar Kanunu vardı. O kanunda valilikler yetkiliydi. O kanunla bizler, belediyeler, valilikler ile birlikte jeotermal sahaların kullanımına başlandı. Bu sayede de kaplıcalar kuruldu, buralarda yeni tesisler kuruldu. Örneğin Balçova ve oradaki tesisler bu sayede kuruldu. İlk defa ısıtmalar yapıldı. Mesela ilk ısıtma Balıkesir Gönen’de yapıldı. Merkezi ısıtmaların çoğu bu kanuna dayanılarak yapıldı. Bir nevi jeotermal için yarı kanun gibiydi. Ancak Belediyeler ve Valilikler düzeyinde bunun çok faydası görüldü ama yıllarca ‘kanun yok’ diye konuştuk. Birçok milletvekili de bu konuda meclise kanun teklifi sunmaya çalıştı ama bir türlü bu konuda bir araya gelinemedi. Kanun komisyonları toplandı, ben bizzat 22 ayrı kanun komisyonuna katıldım. Biz Türkiye Jeotermal Derneği ve Dünya Jeotermal Birliği olarak 5 yıl uğraştık ve dünya kongresini Antalya’da düzenledik. Bunun bizlere çok çok faydası oldu. Zamanın Enerji Bakanı Hilmi Güler gelip açıklama yaptı, orada kendisi de bunun önemini gördü. Zamanın Çevre Bakanı gördü. Orada ‘Jeotermal gerçekten de önemliymiş’ dediler ve bunun bir kanununun olması gerektiğine inandılar ve Enerji Bakanlığı tarafından bir komisyon kuruldu, o komisyon içerisinde MTA vardı, Jeotermal Derneği vardı, Jeoloji Mühendisleri Odası vardı. Herkesi çağırdılar, 30-40 kişilik bir gruptuk. Önemli tartışmalar sonucunda 2 yıllık bir hazırlıkla kanun tasarısı Bakanlar Kurulundan geçti ve bu konuda bir kanuna sahip olduk.”

Panelin devamında katılımcılar tarafından mevzuata ilişkin eksikliklerin giderilmesi hususunda yapılması gerekenler, oluşturulabilecek stratejiler ve uygulanacak teknikler hususunda görüş alışverişleri yapıldı.

Jeotermal Enerji Teknolojileri Çalıştayı ve Paneli etkinliğinin ikinci panelinin moderatörlüğünü ise Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TÜBA Enerji Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Adnan Midilli yaptı. “Jeotermal Yatırımlar, Finansal Mekanizmalar ve Yapılması Gerekenler” konulu panele Türkiye Sinai Kalkınma Bankası (TSKB) Mühendislik ve Teknik Danışmanlık Müdürlüğü Grup Yöneticisi Tulu Ertem, Dünya Bankası Enerji Uzmanı Ayşe Yasemin Örücü, Zorlu Enerji Grubu Proje Geliştirme Birimi Yöneticisi Ural Halaçoğlu, Türkiye Jeotermal Derneği Başkanı Fahri Prof. Orhan Mertoğlu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) Jeotermal Koordinatörü Dr. Oktay Çelmen konuşmacı olarak katıldı.

2 bin megawatt potansiyel hayata geçti

Panelde konuşan Türkiye Sinai Kalkınma Bankası Mühendislik ve Teknik Danışmanlık Müdürlüğü Grup Yöneticisi Tulu Ertem, TSKB olarak genel anlamda özel sektörle çalıştıklarını ifade etti. Ertem, “Jeotermal elektrik üretiminde bin 500 megawatt civarı kurulu güç var. 200 megawatt devam eden bir yapı var. Ön lisansa sahip 300 megawattlık bir santral var. Yani 2 bin megawattlık potansiyel hayata geçmiş gibi düşünebiliriz. Bin 500 megawatt üretimi son 10 yılda ortaya çıkan bir durum. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) bunun asıl tetikleyicisi oldu” diye konuştu.

Özel sektörün rolü önemli

Dünya Bankası Enerji Uzmanı Ayşe Yasemin Örücü ise Dünya Bankasının Jeotermal Geliştirme Projesinin olduğunu dile getirdi. Örücü, “2016 Kasım ayından itibaren yürüttüğümüz bir proje. Kredinin yüzde 90’ı sektöre kullanıldı. Yaklaşık 200-250 megawattlık proje desteklendi. Bu proje kapsamında dış paylaşım mekanizması var. Özellikle erken safhadaki jeotermal projelerinin desteklenmesi ile ilgili, bu çok önemli bir şey çünkü dünyada aslında finansmanın olmadığı alan. Orada büyük bir açıklık var. Özel sektörün rolü bu yüzden artıyor. Bu riskin bir şekilde yatırımcı ile paylaşılması gerekiyor. Bu kapsamda biz paylaşım mekanizmasını kurduk. Erken arama sahasındaki yedi sahada şu anda sondajlar başlamak üzere” dedi.

Minimum 18 ay

Zorlu Enerji Grubu Proje Geliştirme Birimi Yöneticisi Ural Halaçoğlu yaptığı konuşmada yatırımcı açısından Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizmasının çok kritik ve belirleyici bir mekanizma olduğunu dile getirdi. Halaçoğlu, “31 Aralık 2020’ye kadar devreye alınacak santraller sadece YEKDEM’den faydalanıyor. Bundan sonra gelecek mekanizma henüz net değil. Santralin devreye alınması ile ilk sipariş arasında minimum 18 ay olması gerekiyor. 11 ya da 12 ay içerisinde ekipmanlar sahaya gönderiliyor. 4-5 ay gibi sürede montaj gibi çalışmaları eklediğinizde 16-18 aylık süreçte devreye alınma gibi düşünebiliriz. Haziran- Temmuz 2019’a kadar ekipman siparişi vermemiş hiçbir yatırımcı şu an projelerini hayata geçiremeyecek. Yatırımcı YEKDEM’i bekliyor” ifadelerini kullandı.

Türk usulü sistem kurduk

Türkiye Jeotermal Derneği Başkanı Fahri Prof. Orhan Mertoğlu ise ısıtmada özel bir sistem kurduklarını ve dünyanın bu sistemi takdir ettiğini belirtti. Mertoğlu, “Türk usulü finansman denildi. Jeotermal merkezlerini valilik ve belediye şirketleri yaptı. Belediyeler bu yatırımı yaptı. Nasıl yaptı? Vatandaştan bin ile 3 bin dolar arasında bir abonelik parası topladık. Bunu taksitlerle topladık. Böylelikle Türkiye’de 18 yer böyle kuruldu. Bunun yanında başka bir şey daha kurduk. Dedik ki vatandaşa sen doğalgazdan yüzde 60-70 daha ucuz ısınacaksın, gel 2-3 yıllık paranı peşin ver. 2 yıl para veriyorsan 3 yıl parasız ısın, 3 yıllık para veriyorsan 4 yıl parasız ısın dedik. O 3 yıllık ucuz ısınma paralarını topladık. Devlete verdiler. Bu paralar yatırıma finansman oldu. Çok az ticari krediler alındı. Sonradan da ticari bankalar bu topladığımız paralar için vatandaşa kredi açtı. Vatandaş gitti, aldı. Vatandaş aldı, buraya verdi biz böyle kurduk” şeklinde konuştu.

İlk yatırım riskini MTA alıyor

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) Jeotermal Koordinatörü Dr. Oktay Çelmen ise MTA’nın görev ve sorumluluklarında herhangi bir finansal katkının olmadığını ifade etti. Çelmen, “MTA’nın jeotermal yatırımlarına şöyle bir katkısı oluyor; 2007 yılında Jeotermal Kanunu çıktıktan sonra MTA özellikle 2008-2013 yılları arasında yaptığı Jeotermal Kanun gereği kendi bölgesindeki ruhsat sahalarını, yani çok önemli keşfedilmiş jeotermal sahaları özel sektörün yatırımına sundu. İlk yatırım riskini MTA almış oldu daha sonra yatırıma dönüştürüldü. Böylece jeotermalin önü kanun ve MTA’nın ihalelerinden sonra özel sektörün katkıları ile açılmış oldu” dedi.

Değerlendirme ve kapanış konuşmalarının ardından Jeotermal Enerji Teknolojileri Çalıştayı ve Paneli 21 Şubat 2020 düzenlenecek olan sosyal program ile sona erecek.