Eroğlu Üç ayları ve Radyo Gününü Tebrik etti

Orman ve Su İşleri Eski Bakanı, Cumhurbaşkanlığı Irak Özel Temsilcisi ve Ak Parti Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu da Basın Odası programına telefon bağlantısıyla katıldı. Üç ayların mübarek olmasını dileyerek sözlerine başlayan Bakan Eroğlu, “Kimine göre musiki, kimine göre haber. Teknoloji ne kadar gelişse de radyonun yeri ve sesi hep ayrı olmuştur.Bu gün sebebiyle geçmişe gittim.öğrenciliğim döneminde Şuhutta babamın işyerinde radyo sattığımızı hatırlıyorum. Şu an da bile evimde küçük bir radyom vardır. Bu arada Gün FM olarak ilimizde çok iyi hizmetler yapıyorsunuz. Şahsınızda Gün FM’i kutluyorum. Ayrıca 13 Şubat Dünya Radyo Günü’nde bütün radyo çalışanlarının ve dinleyicilerinin bu özel gününü gönülden kutluyorum” dedi.

“Sadece sesleriyle onları tanıyoruz”

13 Şubat Dünya Radyo Gününü kutlayarak sözlerine başlayan Gazeteci İsmail Akar, “Ülkemizde binlerce yaygın ve yerel bazda meslektaşımız yer alıyor. Yüzlerini görmüyoruz. Sadece sesleriyle onları tanıyoruz. Her yerde, her zaman bir dost gibi bizimle konuşuyor, her anımızda yanımızda oluyorlar. Sesleri bazen araçta, bazen mutfakta bir dost ses olarak yankılanıyor. Medyanın görünen yüzü televizyonlar ve gazeteler. Ancak her ne kadar görünen bir yüz olmasa da radyolar yaşantımızın vazgeçilmezidir. Radyoculuk aslında bir tutkudur. Sahibi de çalışanı da ekonomik beklentileri sonraya bırakmıştır. Bir tutku ve aşkla yapılan bu işte sıkıntılar her geçen gün artmaktadır. RTÜK sancısı, telif ücreti altında radyolar ezilmektedir. Gazeteler resmi ilan payı alıyor. Radyolar ise bu imkândan mahrumdur. Bir radyo 4 ayrı kuruma telif hakkı ödüyor. Aldığı reklamlardan RTÜK payı ödüyor, KDV’si Kurumlar vergisi, Stopajı var. Personel ücreti, cihazların bakım onarımı ve benzeri giderleri karşılaması günümüzde çok zor. Bu ortamda yerel radyolar ayakta kalmaya çalışıyor” diye konuştu.

“Radyo ile anında haber alma durumuyla tanıştık”

Radyoyu her zaman televizyona tercih ettiğini söyleyen Gazeteci Ahmet Tunca, “Benim daima başucumda radyom bulunur. Televizyonda dizilere takılıp kalmak yerine radyo dinlemeyi tercih ediyorum. Bizim kuşağımız için radyonun yeri daha farklı ve önemli. Geçmişte sandık büyüklüğünde büyük radyolar vardı. Ama batarya bulamazdık. İnsanlar kendi imkânlarıyla batarya yaparlardı. O yıllarda radyo herkeste yoktu, çok pahalıydı. Radyonun günümüzdeki kadar yaygınlaşması uzun yıllar aldı. Eskiden radyo evlerin başköşesinde, özel örtüsüyle dururdu. İnsanlar dünyayla radyo sayesinde tanışmıştır. Bizler radyo ile dünyayı tanıdık. İletişimde radyonun önemi büyüktür. Gazeteler ücra yerlere geç gelirdi. Radyo ile ise anında haber alma durumuyla tanıştık. Radyo iyi bir arkadaştır. Ben ilk radyomu Şuhut’ta Bakan Bey’in babası rahmetli Hacı İbrahim Eroğlu’nun işyerinden almıştım. O dönemler Eroğlu Ticaret radyo satış bayisiydi. Tüm radyocuların günlerini kutlarım” dedi.

“Radyo televizyon gibi insanı yormaz”

Radyonun herkesin hayatında çok önemli bir yerinin bulunduğunu kaydeden Gazeteci Ertuğrul Sevim, “Televizyon her evde yokken radyo hemen her evde vardı. Dünya tarihinde de radyoların önemi çok büyük. Birçok hadiseyi hep radyodan dinledik. İhtilalleri, savaşları hep radyodan öğrendik. Özel radyoların yaygınlaşması ile de herkes radyolarla iletişimini daha da kuvvetlendirdi. Ben radyoları televizyonlara göre daha özgür bir alan olarak görüyorum. Ev hanımları, işyerlerinde, tarlada çalışanlar hep radyo dinlerler.. Güzel bir arkadaş olarak size eşlik eder. Köylerde özellikle bağda, bahçede yoğun radyo dinlendiğini biliyorum. İnsan duyduğunu söyler. Ülkemizde dilimizin güzel ve özgün halinin yayılmasında radyoların çok büyük önemi olmuştur. Doğru ve duru bir Türkçe’yi radyolardan öğrendik. Bu arada 1993’lü yıllarda Bolvadin Belediyesi olarak ilk radyo yayıncılığı yaptığımızı da eklemek lazım. Ayrıca başarılı radyo yayıncılığı dolayısıyla da Gün FM ekibini kutlarım” şeklinde konuştu.