Akşam yemeğinde Gaziantep’in kebabını yiyip tatlısının tadına bakıp orada biraz ‘entep’ kokusu alamaya çalışacaktık.

Alan oldukça kalabalıktı. İki tane kebapçı vardı ikisinin de önünde uzunca bir kuyruk… O anlata anlata bitirilemeyen Antep Kebabı’na ulaşmak için hemen sıraya girdik bizde.

DOMATES VAR, DOMATES YOK DEDİLER

Kebap tezgahları gerçekten göz dolduruyordu. Tezgâhta et ve et ürünlerinin yanı sıra domatesler, biberler ve daha neler vardı neler…   

15 dakika kadar bekledikten sonra sıra bize geldi. 4 tane Kağıt Kebabı söyledik. Usta hemen hazır olan kebapları lavaşın arasına koydu biraz da soğan ilave etti ve bize uzattı. Arasına domates ve biber istediğimde ise ‘yok, kalmadı’ dedi. Oysaki tezgahta domates ve biber vardı. Neyse açlığın da vermiş olduğu acelecilikle hemen dürümlerimizi yemeye koyulduk. Beklediğim gibi değildi ne karnım doydu ne de aradığım lezzeti bulabildim. Yanımdakilere sordum, onlar da aynı görüşteydi.

FIRÇA YEDİK

Oturduğumuz masayı toparlamak için bir çalışan geldi ve ‘Doydunuz mu?’ diye sordu. Arkadaşım ‘hayır doymadık’ dedi. Fuar görevlisi ‘Bir daha yapalım abi’ dedi. Bizim arkadaş da espirili bir dille ‘ikinci kez yersek dürümler şirketten mi?’ diye sorduğunda fırçayı yedi. Görevli arkadaş sert bir üslupla ‘Olur mu öyle şey? Şirketten olur mu ya’ cevabını verip hemen masadan uzaklaştı. Hepimiz çok şaşırdık. Bu tip şeyler her zaman yaşanır aslında. Bizim esnafımıza ‘şirketten olsun abi’ dediğimizde ‘canın sağ olsun’ abi der. Biz de aslında paramızla yiyecektik ama yine de orada Gaziantepli arkadaşımızdan böyle bir cevap beklemiştik. “Canınız sağ olsun abi…”

“NE BAKIYORSUNUZ?  BAKACAĞINIZA ALIN”

Yarı aç yarı tok biraz da alanı gezmeye karar verdik. Tezgahlara sıralanmış bin bir çeşit peynire doğru yaklaştık. Birbirinden farklı peynirleri incelerken esnafın bağırmasıyla irkildik. ‘Abi ne bakıyorsunuz?  Bakacağınıza alın.’ O ses bizi kendimize getirdi. ‘Abi, bağırma bakıyoruz’ diye cevap verdik ve gezmeye devam ettik.

Günlerdir duyurusu yapılan Antep lezzetlerinin sunumu vasattı… Tezgahlara özensiz şekilde dizilmiş tatlılara ve sarmalara bakarak ilerledik. Hiç biri ‘al beni’ demiyordu. Fiyatlar konusuna hiç girmek istemiyorum;  gidip görmeniz lazım…

YARIM KİLOYU TARTAMAYIZ DEDİLER

Kovalara doldurulmuş salçaları gördük. Yarım kilo salça almak istedik. Gözü tok esnaf; ‘Yarım kilo tartmaz benim tartı’ dedi. ‘Tartı değil mi neden tartmasın?’ dedik. Gönülsüzce salçayı kaba koymaya başlayan esnaf ağabeyimiz ödemeyi kredi kartı ile yapacağımızı duyunca 1 kilo salça ücreti alacağını söyledi. Çok çeşitli ticaret gördük ama göz göre göre yarım kilo ürün alıp ödemeyi bir kilo olarak yapmamıştık hiç… Bizde haklı olarak vazgeçtik salça almaktan.

Salçacıdan da ağzımızın payını aldıktan sonra yarı aç yarı tok fuardan ayrılma kararı aldık ve oradan uzaklaştık.

GAZİANTEP’E ZARAR VERDİLER

Etkinliğin adı ‘Gazi Antep Tanıtım Günleri’ydi. Biz oraya Gaziantep’i tanımaya gitmiştik. 2-3 esnafla orada muhatap olduk. Gaziantep’i böyle tanımak istemezdik…

Bizim Gaziantep heyecanımız bu kadar sürdü. Orada Gaziantep’i tanıtmıyorlar, Gaziantep’e zarar veriyorlar.

Ben Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e seslenmek istiyorum. Sizin bin emekle tanıtmaya çalıştığınız Gaziantep ile fuar adı altında tanıtılmaya çalışılan Gaziantep aynı değil.

Benim gibi ziyaret eden daha birçoğu da bu görüşlerini sosyal medya çoktan paylaştı bile.