Osman Paşa’dan gelen çay daveti

Dünkü köşemde makam sahipleri için tahsis edilen makam araçlarının boş yere çalışır vaziyette bırakıldığını ve bu noktada israfa yol açıldığını yazmıştım. 

Bu söz konusu araçlar içerisinde valiliğe ait araçlar ile İkmal ve Garnizon Komutanımız Tuğgeneral Osman Alp’in aracınında olduğundan bahsetmiştim. 

Hatta tanık olduğum bir olayı anlatarak duruma tepki göstermiştim. 

Tekrar tekrar olayı anlatıp sizleri sıkmak istemiyorum. 

Merak edenler buraya tıklayarak dünkü yazımı okuyabilir. 

Ben asıl konuya gelmek istiyorum. 

Dünkü yazımdan sonra İkmal ve Garnizon Komutanımız Tuğgeneral Osman Alp aradı. 

Telefonda konuştuktan sonra “çay içmeye gelsene, tasarruf noktasında neler yaptığımızı anlatmak isterim” diyerek kışlaya davet etti.

Bende bu davete icabet ederek askerlikten sonra ilk defa bir kışlanın kapısına vardım. 

Hemen beni Garnizon Komutanımız Tuğgeneral Osman Alp’in odasına buyur ettiler. 

Osman Paşa, “Kaç yaşındasın” diyerek söze girdi.

-30 komutanım, dedim. 

Tanışma faslını geçtikten sonra Osman Paşa, sözü yazdığım yazıya getirerek, “Üzüldüğünü” söyledi. 

Anlamaya çalıştım. 

Çalışır vaziyetteki aracın hikayesini anlattı. 

Aslında katıldığı programdan ayrılmak üzere olduğunu, şoföre böyle bilgi verildiğini, ancak o esnada kendisi ile fotoğraf çekinmek isteyenlerin olduğunu, bu yüzden geciktiğini ifade etti. 

Sözü buradan kışladaki tasarruflara getirdi. 

Osman Paşa, 2.5 yıldır evinden kışlaya yürüyerek geliyormuş. 

Git gel 6 km her gün yürüdüğünü söyledi. 

Makam aracını bu arada kullanmadığını söyledi. 

Açıkcası şaşırdım ve birazda imrendim. 

Kışlada ihtiyaç olmayan enerji tüketimini sınırladıklarından bahsetti.

Hatta bu sayede ciddi tasarruf yaptıklarını bununda faturalara yansıdığını söyledi. 

Osman Paşa, sık sık “üzüldüğünü” söyleyince “neden komutanım” diye sorma gereksinimi hissettim. 

45 yıllık asker olduğunu ancak böyle bir şeyle ilk kez karşılaştığını söyledi. 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Peygamber ocağı olduğunu, bu milletin bağrından koptuğunu, bu yüzden yazılan her yazıda daha hassas olunması gerektiğini ifade etti.

Buranın halk nazarında ayrı bir yeri olduğuna dikkat çekti Osman Paşa… 

Bu yazıyı okuyan Ayşe Teyze’nin Fatma Anne’nin olumsuz bir düşünceye kapılmasından endişelendiğini, en büyük derdinin bu olduğunu altını çizerek belirtti. 

Kendisine hak verdim. 

Belki daha hassas yaklaşabilirdim. 

Açıkcası şunu itiraf etmeliyim. 

Osman Paşa, askeriyede iletişimi üst seviyeye çıkarmış.

Bu beni çok mutlu etti. 

Sadece beni değil, halkın tüm kesimlerini randevusuz bir şekilde misafir edip onlarla sohbet etmeye başlamış Osman Paşa. 

Kendisiyle görüşmek isteyen vatandaşları doğrudan makama almaları talimatı vermiş.

Biraz geç oldu ama, böyle şerefli bir ordunun böyle nezaket sahibi bir komutanını tanımaktan çok mutlu oldum.

Kendisini ofisimize çay içmeye davet ettim. 

Not aldı, emir astsubayına talimat verdi, “notunu al haftaya gidelim” dedi. 

Kısaca dün bunları yaşadım, paylaşmak istedim.