Görgöz’ün açıklaması şöyle: 

TAM TERSİ KARAR VERDİLER

BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olmak üzere, kredi kartına taksitle yapılan harcamaları kısıtlayan yeni bir karar yayınladı. Geçen yıl daralan ekonomiyi canlandırmak için kredi kartlarının asgari ödeme limitlerini düşüren, taksit sayısını artıran, bankaları kredi vermeye zorlamak için aktif rasyosu yaptırımını devreye sokan BDDK, şimdi tam tersi yönde bir adım atıyor. BDDK’nın bu kararıyla, ekonominin öngörülemez hale getirildiği bir kez daha sergileniyor.

TAKSİTLER DÜŞTÜ

BDDK’nın kararına göre kredi kartıyla altın alımlarında taksit sayısı 6 aydan 3 aya düşürülüyor. Beyaz eşya ve mobilya alımlarında ise taksitler 12 aydan 9 aya indirildi. Elektronik eşya, TV’lerde ise fiyatı 5 bin TL ve üzerinde olanlar için kredi kartı taksit sayısı 4 ay olarak belirlendi.Bunun yanı sıra taşıt kredilerinin vadesi de yeniden düzenlendi. BDDK kararına göre fiyatı 120 bin TL ve altındaki taşıt alımında kredi vadesi 60 aydan 48 aya çekildi.

SIKLIKLA BUNA BAŞVURUYORLAR

Tıpkı MB’nin döviz hesaplarının zorunlu karşılıklarını 2 puan artırarak dövize talebi ve döviz mevduatlarının payını düşürmeye çalışması gibi BDDK’nın da taksitli kredi kartı harcamalarına yeniden kısıtlama getirmesi, taşıt kredisi vadelerini aşağı çekmesi de daha önce iktidarın ve ekonomi yönetiminin sıklıkla başvurduğu günübirlik tedbirlerden birisi.

EKONOMİDE SOĞUTMA YÖNTEMİ

Ekonomi daraldığında tüketim azaldığında ekonomiye düşük faizli kredi pompalayıp borçlanmayı teşvik ederek kartlı-kredili harcamaları artırmaya, bu yolla ekonomik canlanma ve büyüme sağlamaya yönelen iktidar, ekonomi çok ısındığında ise kredi kartı taksit sayısını, konut-taşıt-bireysel ihtiyaç kredisi vadelerini düşürüp kredi talebini frenleme yoluna giderek “soğutma” yöntemine geçiyor.BDDK’nın bu son kararı da daha önce defalarca denenmiş olan yönetimin tekrarı niteliğinde. 

TAM TERSİNİ UYGULAMAYA BAŞLADILAR

Geçen yıl ikinci çeyrekte eksi yüzde 10,3 negatif büyüme yaşanınca Temmuz ayından itibaren kamu bankalarına yüzde 0,68 faizle konut kredisi ve taşıt kredisi verdiren, mobilyadan beyaz eşyaya, tatil kredisinden ihtiyaç kredisine varana kadar ekonomiyi adeta krediye boğan iktidar şimdi tam tersi bir tutuma yöneliyor.

GÜVENSİZLİK ARTIYOR

Bu durumda, iktidarın ve ekonomi yönetiminin ne yapacağını bilmez halde olduğunu her kafadan bir ses çıktığını söylemek yanlış olmaz. Cumhurbaşkanı MB’yi faiz indirmeye, bankaları ticari kredi faizlerini düşürmeye zorlarken, Hazine ve Maliye Bakanı harcamaları kısmaktan, devletin tasarrufa gitmesinden söz ediyor. Cumhurbaşkanı kendisine bağlı iki yeni kurul oluşturup ekonomisi tümüyle kontrolüne alıp baskılamaya çalışırken yine Hazine ve Maliye Bakanı piyasalara hiçbir şekilde müdahale edilmeyeceğinin güvencesini veriyor. O zaman da yarın kimin ne yapacağı bilinemez, öngörülemez hale geliyor, varolan güvensizlik daha da artıyor.