“Siz risklerinizi yönetmezseniz; riskleriniz sizi yönetir”

Geçmişten bugüne insanlık tarihi birçok gelişmeleri yaşadı ve yaşattı. Ancak 1990 sonrası hız kazanan internet teknolojisi ve dijitalleşme uygulamaları, hayatımızı, geleneklerimizi ve iş yapış süreçlerimizi tamamen değiştirdi. Bu değişim sürecinin son çıktısı, Kovid 19 olarak ifade edilen pandemik bir atakla taçlandırıldı. Bu taçlandırma, küçüğünden büyüğüne; bireyinden kurumuna ve perakende sektöründen eğitimine tüm sektörleri hızlı bir dijitalleşmeye itti. 

2009 yılıydı, tesadüfi olmayan bir şekilde son kriz döneminin hemen takibinde, ünlü bilim kurgu yönetmeni Jame Cameron tarafından resmi bütçesi 237 milyon $’lık “AVATAR” isimli bir film gösterime girmiş ve tüm zamanların gişe rekorlarını kırmıştı. O dönemde bu filmden etkilenmiş ve iki kez izlemiştim. Aslında bugün “METAVERSE” olarak adlandırdığımız sanal paralel evren olgusunun temeli o günlerde atılmıştı. Birçok uzmanın gerçeklikten sanallığa geçiş olarak ifade ettiği durum; belki de sanallıktan gerçekliğe dönüştür kim bilir. Çünkü birçok reel sektör firması bugün Metaverse dünyasına girip, arsa aramakta ve şimdiden arsalar hızla tükenmektedir. Siyasi partilerden, spor kulüplerine ve reel sektör firmalarına kadar birçok kurum şimdiden arsalarını aldı ve inşaat çalışmalarına hız verdi diyebiliriz. Facebook, WhatsApp ve Instagram’ın sahibi Mark Zuckerberg tüm şirketlerinin çatı ismini bile META olarak değiştirerek, Metaverse dünyasına yeni bir boyut kazandırdı. Özellikle genç ve gelecek odaklı birçok girişimci Metaverse dünyasında arsa arayışlarına girdi ve bir emlak değeri oluştu. Bu dünyaya en çok ilgi gösteren ülkelerin başında da Türkiye geliyor. Yenidünyada yerinizi belirlemenin yolu da “Avatar” oluşturmanızdan geçiyor. Bu karakter sizin sanal dünyadaki temsilciniz, marka değeriniz, müşteriye ulaşma aracınız ve sizi temsil eden sanal dünyadaki karşılığınız. Konuya farklı açılardan bakacak olursak, aynen kripto piyasada olduğu gibi kontrolü güç bir sanal piyasa oluşuyor. Dolayısıyla dünya devletleri hiç vakit geçirmeden hızlı bir dijital kontrol ve risk yönetim enstitüsü kurmalı ve sanal dünyada faaliyet gösterecek tüm kuruluşlara akreditasyona dayalı bir takım düzenlemeleri hızla hayata geçirebilmelidir. 

CNBC ve Forbes verilerine göre 1990’lı yıllarda dünyada piyasa değeri en yüksek 10 firmanın ilk dördü Japon bankacılık sektöründeki firmalardan oluşurken, bu firmaları elektrik sektörü odaklı 2 Amerikan firması, 1 Japon elektrik firması, Amerikan teknoloji firması ve Japon otomobil firması takip etmekteydi. Bugün ise ilk 10’nun neredeyse tamamı Amerikan teknoloji odaklı firmalarından oluşuyor ve dünya pazarının tamamına ulaşmaya hız veren perakende firmaları ile destekleniyor. Kovid 19 süreci, yerel markaların ve üretim gücünün ne kadar önemli olduğunu bizlere gösterdi. Üretebilmek her zaman önemli bir güçtür ancak ulusal üretim gücünün ve kendi kendine yeterliliğin önemi bugün ve gelecekte de çok daha önemli olacaktır. Rekabet her geçen gün acımasız bir hal almaktadır. Dünya ile rekabet edebilmenin yolu ise, finansal göstergelerle, ulusal para birimlerinin değerleriyle oynayarak değil; alternatifi olmayan ya da ikamesi daha az olan teknoloji odaklı bir üretim gücünü oluşturmaktan geçiyor. Dolayısıyla ülkelere ve bu ülkelerin yönetimindeki hükümetlere düşen en önemli görev, politik sürtüşmeler yerine yenidünya projeksiyonuna hazırlanmak olmalıdır. Aksi takdirde teknoloji firmaları çok yakın zamanda reel dünyayı da hakimiyetine alabilir, hatırlatalım. 

AFYONKARAHİSAR İŞKUR MÜDÜRLÜĞÜMÜZ ÖRNEK ÇALIŞMALARIYLA FARK YARATIYOR

Geçtiğimiz haftalarda İŞKUR Müdürümüz Ahmet Karakaya’yı ziyaret etmiştik. İŞKUR’un hem gençler için, hem de iş arayan birçok insanımız için alternatifleri olduğunu ve reel sektör firmalarıyla gerçekleştirdiği ortak projelerle fark yarattığını belirtmek isterim. Özellikle Afyonkarahisar ilinin merkez dahil olmak üzere birçok ilçesine ve kasabasına yayılan tekstil odaklı üretim yapılanma çalışmaları, sadece ülke ekonomisi değil; bölge ve il ekonomisi için çok anlamlıdır. Bilhassa bu yatırımlar kadın istihdamı açısından önemli bir eksikliği giderirken, tekstil sektöründe kalifiye işgücü altyapısının oluşmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu durum ilerleyen yıllarda tekstil odaklı başka firmalarından ilimize yatırım yapmasına neden olabilecek ve Afyonkarahisar ilimiz hizmet ekonomisi yanında imalat sektöründe de önemli bir ekonomik dönüşüm yaşayabilecektir. Dolayısıyla İl Müdürümüz Ahmet Karakaya başta olmak üzere emeği geçen tüm ilgililere teşekkür ederiz.