TOPLUM SADECE KADINDAN MI OLUŞUYOR ?

Afyonkarahisar Valiliği 2021 yılını “Aile” yılı ilan etti. Aile kavramı, hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir kavram. Bizim için ne ifade ettiğini düşünüp anlamlandırmamız, çok sık karşılaştığımız şiddet haberlerinin azalması açısından, faydalı olacaktır. Çünkü içinde bulunduğumuz dönemde yaşadığımız, tanık olduğumuz şiddet olaylarının gerçekleşmesinin bir sebebinin de, bizim kavramlar üzerinde düşünmememiz olduğuna inanıyorum. Sanıyorum aile kavramı söz konusu olduğunda aklımıza hemen kadın geliyor ve kadını, toplumdaki yerini hemen tanımlıyoruz. Bunu yüzlerce belki de binlerce yıldır yapmışız. Peki ya erkeğin tanımı? Kadını aileyle ilişkilendirip, aileden, mekân üzerinden, duygular üzerinden tanımlarken, erkeğin tanımı aile kavramından, mekândan, duygulardan bağımsız, belki birkaç kelimeyle özetlenebilecek, daha şeffaf bir tanım olarak şekilleniyor zihinlerde. Kadın tanımlanma, toplumdaki yerinin belirlenmesi konusunda çok ve çeşitli kelimelere, kavramlara sahip ama yaşamda yeteri kadar yer almıyor. Erkeğin tanımlanmasında ise sadelik söz konusu, fakat erkek yaşamdaki her alanda var. Bu noktadan baktığımızda toplumda gelişme sağlanması söz konusu olduğunda, kadınlar dezavantajlı gruplardan olduğu için, kadına yönelik eğitim, kültür çalışmaları düzenleniyor. Sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları, kadına yönelik projeler gerçekleştiriyor, kadının öncelikli olduğu projeler destek alıyor. 

Sayın Valimizin, şehrimizin ilçelerinde kurduğu kadın kültür evleri ve sonrasında kadın kooperatifleri de ülkemizde dezavantajlı gruplarından olan kadınların, sosyal yaşamda ve kazandıkları becerilerle iş yaşamında kendilerini güvenle ifade etmelerine yönelik, son derece hızlı gerçekleşmiş ve amacına ulaştığı görülen bir çalışma. Valimiz, Afyon Postasının haberinde de geçtiği üzere, gazetemize yaptığı ziyarette Kadın Kültür Evlerinden, kooperatifleşmeden, burada yapılan çalışmalardan, 131 Ayazinili gence üniversitede verilen eğitimden bahsetti. Ziyaretin ardından gazetemizin youtube sayfasında gördüğüm haber, kadın kültür evlerinde yapılan röportajlar, ne kadar sistemli, gayretli çalışıldığını gösteriyor. Gerçekten bu çalışmalar çok kıymetli, insanların hayatlarına dokunmak, geleceklerini oluşturabileceklerine dair umut vermek çok önemli. Üstelik Sayın Valimiz bu çalışmalar gerçekleştirilirken, ilgili yere gidiyor, orada yaşayan insanların arasında onlarla beraber gözlemliyor, çalışıyor. Afyon’umuzu sahipleniyor, şehrimizi ileriye taşımak için tüm gayretiyle uğraşıyor. Bir Afyonlu olarak kendisine ve ekibine teşekkür ederim. 

 Peki, çoğu kişi, ülkemizde yaşayan kadınlarımıza sosyal yaşamda ve iş yaşamında yardımcı olmak, kadınlarımızı hayata katmak, kültür kazandırmak için bu kadar uğraşırken türümüzün diğer cinsi erkekler ne durumda? Tam olarak sormak istediğim şu: Kadınlar küfür etmiyor, bildiğimiz ve zaman zaman maalesef duyduğumuz gibi küfür erkek eylemidir. Kadınların küfrü yok, küfrü erkekler ediyor, şiddeti erkekler uyguluyor, o zaman neden kültür evleri, sivil toplum projeleri sadece kadınlar için yapılıyor? Etrafınızda gördüğünüz çoğu kadın kendini yetiştirmeye meraklıdır, hobi kurslarına çoğunlukla kadınlar gider. Sayın Valimiz de anlattı, kadın kültür evleri de, kooperatiflerde tam kapasite ile derslere, çalışmalara devam ediyormuş. Kadın eğitilip, hayata kazandırılmaya çalışılıyor çünkü annelik vasfı düşünülüyor ve çocukları eğiteceği göz önünde bulunduruluyor. Bir taraftan da bizim toplumumuzda kadın, erkek izin verirse tüm bunlara katılabilir. Erkeğin rolü, tanımı neden yapılmıyor, üstelik aile içinde ve toplumda bu kadar etkinken? Çocukları eğitecek diye eğittiğimiz kadınlarımızın ve çocuklarımızın, yeri geliyor erkeklerin bir sözüyle her şeyden vazgeçmeleri bekleniyor. Bütün bunlar göz önüne alındığında erkeklerin eğitim alıp, toplumsal yaşama uyumlanmaları gerekmez mi? Mağdur olan kadınken kadın eğitiliyor, mağdur eden erkekler için de Erkek kültür evleri iyi olabilir belki de. Sadece kadını eğiterek, kadına ailesindeki ya da çevresindeki erkeklerin her an zedeleyebilecekleri bir güven ortamı vererek bu toplumu geliştiremeyiz. Erkeklerin de katılması lazım, bu olmadığında tüm bu çabalar kısa süreli etkili olur. Sorumluluk hepimizin, sadece tek bir cinse ait değil. Çok güzel projeler, çalışmalar yapılıyor ancak, bu çalışmaların uzun süreli olması ve kalıcı etki yaratması için hepimizin katılması gerektiğini anlamamız lazım. Aksi halde çalışmalar kısa sürüyor, kalıcı etki yaratmıyor ve bu yüzden herkes birini ya da birilerini suçluyor. Çok beğendiğim bir hikâyeyle ve sonunda Dante’nin bir sözüyle yazımı noktalamak isterim:

Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve HERKES, BİRİSİ'nin bu işi yapacağından emindi. Gerçi bu işi HERHANGİBİRİ de yapabilirdi; ama HİÇKİMSE yapmadı. BİRİSİ buna çok kızdı. Çünkü iş HERKES ‘in işiydi.

HERKES, HERHANGİBİRİ'nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu ama HİÇKİMSE, HERKES ‘in yapamayacağının farkında değildi.

Sonunda HERHANGİBİRİ'nin yapabileceği bir işi HİÇKİMSE yapmadığı için HERKES, BİRİSİ'ni suçladı.

********

Sen, sana düşeni yapmadıktan sonra, başkalarının yapacağı iyilikten sanane!

'Dante'

Sanatla kalın

Mağdur olan kadın eğitiliyor…

Kadın değil erkek eğitilmeli…

Erkek Kültür Evleri iyi olabilir…