BİTTİ- BİR GÜZEL FESTİVALLERİN SONUNA GELDİK

Afyon’da güzel bir kar havası var ancak bu defa kesinleştiğini öğrendiğim bir haber nedeniyle karlar içimde yağıyor. Çevre illere bakıyorum; Kütahya’da ikisi kültür sanat olmak üzere dört festival,  Uşak’ta Tiyatro ve Kısa Film, Motodrift olmak üzere üç festival, Isparta’da Gül Festivali, Lavanta Festivali, Gençlik Festivali, Bisiklet Festivali, Uluslararası Shakespeare Festivali var. Eskişehir zaten almış yürümüş kültür-sanatta. Bu şehirlerin arasında bir Afyon garip, bir Afyon kültür-sanat yoksunu, çünkü bir bizimkiler akıllı. Hüseyin Başkadem’in 21 yıl süresince yaptığı, yürüttüğü Afyonkarahisar Caz Festivali’nin ve Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivalinin bittiği, yapılmayacağı haberi bütün bu ekonomi, savaş haberlerinin ortasına, her şeyin kötü gittiğini doğrularcasına bomba misali düştü. Yoksullaştığımızın ayan beyan yüzüme vurulduğu bir tokattı bu haber. Neden mi? Benceleri anlatayım da siz, sizceleri gözden geçirin bu yazıda. Yazının sonunda da sorun kendinize, neden diye. 

Evet; bakalım neden yoksullaştık Caz ve Klasik Müzik Festivalleri gidince. Önceki yazılarımdan birini Hüseyin Abi’nin 2021 yılı Kültür ve Turizm Bakanlığı özel ödülüne layık görülmesine ayırmıştım. Bu iki festival bizim çocuklarımız, onlarla gurur duyalım da demiştim. Hah, işte Hüseyin Abi yetiştirdiği bu çocukları aldı bizden. Festivallerin yapılmayacağını öğrenmem bana tam da bunu hissettirdi: Yoksunluk! Sevdiğim birini, bir şeyi kaybetmek..Bu benim hissim, duygum ama Afyonlular olarak biz bunu ne zaman anlayacağız biliyor musunuz? Bir süre sonra etkileri yavaş yavaş görülmeye başladığında, geri çekilmeler olduğunda. Bu yazıyı çocuksu bir duygusallıkla, “Yaa ne güzel gidiyorduk konserlere” düşüncesiyle yazmadığımı sizlere anlatacağım. Özellikle günümüzde ve aslında hiç bir zaman, dünyadaki her olayın ve özellikle kültür-sanat olaylarının bir yönünün de maddi, ticari olduğunu size anlatmaya çalışacağım. O zaman sorumu sorayım:

 Ne oldu?

Caz ve Klasik Müzik Festivalleri Afyon’da bitti.

Bize ne zararı olabilir?

Ticari anlamda, uzun vadede çok zararı olacaktır.

Nasıl zararı olur, ticari zarar anlamda etkileri nelerdir?

Bu sorunun cevabı için önce çok kısa, geçmişe İpek yolu’na gideceğiz. Kaynaklara göre Orta Asya bölgeleri ile diğer bölgeler arasında İpek yolu benzeri ticari bağlantılar her zaman var olmuş. Tunç Devri’ne dayanan bağlantılar var. İpek Yolu döneminde, geçmişte zaman zaman kopan bu ticari bağlantılar en hareketli devrini yaşıyor ve bu da sizin de bildiğiniz gibi ticari malların değişimini sağlıyor ve kültürlerin birbirlerini tanımasına yol açıyor. İşte bizim için bu konuyu geçmişle ilgilendirdiğim kısım bu: Kültürel alışveriş.  Caz ve Klasik müzik Festivallerinin de Afyon’a yaptığı buydu. Binlerce yıllık ticari etkileşim 21 yıl içinde Afyon’da da görüldü. Festivallerin Afyon’a ilk ve en önemli etkisi, katkısı, ticari yapıda, yatırımcıda yarattığı güven duygusu oldu. Yıllarca devam eden festivallerle gelen süreklilik, sürdürülebilirlik gibi ticari anlamda çok önemli olan kavramlar güven duygusuna, “Bu şehre yatırım yapılabilir” düşüncesine yol açtı. Bu güven duygusuyla Gastronomi şehri olundu, motokros için hazır bir zemin oluştu, meşhur oteller zinciri Afyon’da otel açtı. 21 yıllık, Türkiye çapında isim yapmış, saygın bir şirketin şehrinizden gitmesi, şehriniz için ne anlama gelir onu bir düşünün. İşte biz bunu kaybettik.

Kültürel anlamda bize ne zararı olur?

Öncelikle yerel olmak ve evrensel olmak birbiriyle iç içe geçmiş durumda.  Şöyle ki;  kilimleri ele alırsak baktığınızda Anadolu kilimi çok meşhurdur değil mi? Kilimlerin motiflerinin adlarını çoğumuz biliriz. Motifleri incelediğinizde Orta Amerika kültürü olan Aztek kültürünün bazı motifleriyle, Navajo yerlilerinin bazı motifleriyle ( Bu konuda iyi hazırlanmış bir makale var tavsiye ederim) ve Sibirya’ya kadar uzanan bir çeşitliliğe rastlarsınız. Örneğin dans; Merengue, Dominik Cumhuriyeti’nin halk dansıdır aslında ama siz merengueyi salon dansı olarak öğrenirsiniz. Örneğin anime; anime kelimesi Türkçeye 'Japon çizgi filmi' olarak geçmiştir. Manga Japon çizgi romanıdır. Siz anime izlersiniz karakter çizimleri Japonlara çok benzemez belki ama siz japon kültürüne, toplumsal yapısına dair detayları alırsınız animeleri izlediğinizde ve mangaları okuduğunuzda. Bu noktada “Yüzüklerin Efendisi” filmlerinin ana karakterlerinden “Frodo”yla hatırlayacağınız Eliah Wood’un Selda Bağcan hayranı olduğu bu dünyada, kültürel etkileşimden kaçamazsınız ve aslında elinizdeki en önemli madenlerden, ürünlerden, artık ne derseniz, biri de budur. Caz ve Klasik müzik Festivalleriyle; siz bilmeyebilirsiniz ama önemli sanatçılar Afyon’u merak eder, tanımak için araştırır, keşfeder. Bu vesileyle sizin kültürünüz gündemde, etkileşimde olur. İşte biz bunu kaybettik.

Kim suçlu?

Motokros’a milyonlar ayrılırken, Caz ve Klasik Müzik festivallerine ayrılan bütçe  bence. Bu bütçe kendi kendine bölünmüş ve festivallere azıcık kalmış. Çok büyük pay motokrosa gitmiş, seni afacan bütçe seni. Bu arada “Caz ve Klasik müzik bizim kültürümüz değil” diyenler buradaysa onlara şunu sorayım: 

Motorsporları bizim kültürümüz mü? Motokros sırasında verilen konserlerde müzik türü pop müzik, rap müzik bizim kültürümüz mü? Aşağıda okuyacaksınız bu topraklarda, hem de padişahlar tarafından teşvik edilmek üzere 200 yılı aşkın süredir opera icra ediliyor. Pop kaç yıllık, rap kaç yıllık? Üstelik zaten komşumuz Uşak’ta motodrift varmış. Burada motokros olsa da size niye gelsinler ? Onunla beraber, önceden olan, altyapı oluşturan bir kültür ürünü sunmazsanız niye gelsinler size? Afyon’daki konserlerde icra edilen şarkıları, türküleri, caz ve klasik müzik festivallerine karşı çıkanların anlayışıyla konuşacak olursak insanlar evinde de dinler, söyler. Farklılık nerede burada? 

Böyle giderse türkü dinleyecek insan da bulamayacaksınız. Çeşitliliği korumadığınız sürece bir türü, evrenseli korumadığınız sürece yereli korumanız mümkün değil. 

Afyon’da konservatuvar var, hocalar ya da öğrenciler 21 yıl süresince festivale kaç kere gitmişler, hatta gitmişler mi buna da bir bakılsın. Sahip çıkmazsanız, sahip çıkılmıyorsunuz. Evrensel yasalar böyle.

 Sonuç !

Sonuca atalarımızdan örneklerle geleceğim. Atatürk; “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” derken boş boş, öylesine konuşmuş olabilir mi sizce? Bizim çocuklarımıza odalarını toplamaları gerektiğini anlatamadığımız bu hayatta, insanlara; ülkelerinin bağımsızlığı için, özgürlük için ölünebileceğini anlatmış, cephede her zaman askerinin yanında olmuş Atatürk; Alman heykeltraşa Utku Anıtı’nı boş boş, öylesine mi yaptırmıştır? Bir kesimin yerlere göklere koyamadığı, marangozluk ile uğraşan, Batı tarzı müzik seven, tam bir opera tutkunu olan, porselen işlerinden hoşlanan, resim sanatına karşı da ilgisiz kalmayan ve döneminde pek çok farklı şekilde sanatı, sanatçıyı teşvik etmiş olan bir hükümdar olan Abdülhamit Han, kendi döneminden sonrası için kültürel altyapıyı oluştururken, bunları boş boş, öylesine mi yapmıştır? Atatürk, öncesi, daha öncesi.. Cumhuriyet dönemi, Osmanlı Dönemi, Selçuklular, daha öncesi,  bütün bu dönemlerde değişmeyen tek şey sanatı ve sanatçıyı teşviktir. Savaş döneminde bile olunsa, atalarımız şartları ölçüsünde sanatı ve bilimi, sanatçıyı ve bilim insanını teşvik etmişler. Üstelik bu teşvikler, sanat ve sanatçı genel beğeniye uysa da uymasa da yapılmış. İşte biz bunu da kaybettik, bu karşılıklı güven duygusunu. Ve her şeyle, bütün bu kayıplarla beraber; atalarının kültürün önemini anlamış kimlikli, kişilikli duruşunu örnek alamayan ve kapasiteleri yetersiz olduğu için örnek alamayacak, anlamayacak sığ insanlar yüzünden, insanımızın seçeneklerinin yitip gitmesi çok üzücü. İşte biz bunların hepsini kaybetmiş olduk. 

Son bir şey eklemek istiyorum: Ayazinine çok yatırım yapılıyor, çok değişti çok güzel oldu. Doğru; Afyon’un şehir merkezinden daha güzel oldu. Bakın Ayazini köy, Afyon şehir merkezi. Ayazini ne kadar güzel olsa da en fazla yarım gün gezersiniz biter. Yazın 10.000 turist gelecekmiş Ayazini’ne diye konuşuluyor. Hadi geldi diyelim, bu insanlar Ayazini’ne gidecekler gezecekler, gayet güzel diyecekler. Ardından Afyon’a gelecekler köyden bakımsız bir şehir merkezi ile karşılaşacaklar. Üstelik Afyon’un merkezinde gezilecek çok yer varken. Turizm hedefleniyorsa kültür sanat etkinliği vardı hazırda turistlerin ilgisini çekecek şimdi o da yok, şehir merkezi bakımsız. Haydi kolay gelsin.

Seçeneklerimiz, farklılıklara ve çeşitliliğe saygı duyan insanlar sayesinde çoğalmalı, artmalıydı. Kendi yaşam tarzını dayatan, hoşgörüden  uzak tavırlarla seçeneklerimiz kısıtlanmamalıydı.

Bu düşünce yapısına rağmen inadına sanat, her şeye rağmen sanat. İyi ki sanat var, sanatla kalın