Gazeteci İsmail Akar’ın hazırlayıp sunduğu Basın Odası programına Gazeteciler Ahmet Tunca, Polat Yılmaz ve Ertuğrul Sevim yorumlarıyla katıldılar.

“Paniğe neden oldu”

“İzmir depremi Türkiye'yi yasa boğdu” diyen Gazeteci İsmail Akar, “Ege Denizi'nde merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesi açıkları olan 6.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İzmir'de yoğun olarak hissedilen deprem, büyük paniğe neden oldu. Bazı evlerin yıkıldığı belirtilirken, çok sayıda bina da hasar gördü. Deprem İzmir'in yanı sıra çevre illerde de hissedildi. Deprem, Seferihisar'ın yanı sıra kent merkezi ve çevre ilçelerde yoğun olarak hissedildi. İzmir'de bazı binaların yıkıldığı, çok sayıda binada da hasar oluştuğu belirtildi. Depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Arama kurtarma ekipleri de üstün gayretle çalışıyorlar. Onlara da kolaylıklar temenni ediyoruz” şeklinde konuştu.

“İlk kez tsunami yaşadık”

Deprem nedeniyle tüm ülkemize geçmiş olsun dileklerini ileten Gazeteci Ahmet Tunca, “Deprem ülkemizin bir gerçeği. Ülkemizde 750 civarında hareketli fay bulunduğunu öğrendik. Bu faylardan 100’den fazlası Ege Bölgesi’nde bulunuyor. İzmir depremiyle birlikte sanırım ülkemiz tarihinde ilk kez bir tsunami yaşandı. Daha önce yaşandığını duymadım. Son depremin şiddetiyle ilgili farklı açıklamalar yapıldı. Kimileri daha şiddetli olduğunu söylüyor. 1999’da meydana gelen Marmara depreminin ardından deprem konusunda biraz daha bilinçlendik. O zaman deprem yönetmeliği hazırlandı. Ama görüyoruz ki özellikle büyük şehirlerde bu yönetmeliklere çok dikkat edilmiyor. Yapılar güvenli değil ve depreme dayanıksız” diye değerlendirmede bulundu.

“Deprem öldürmez, bina öldürür”

Depremle ilgili televizyonlarda konuşan uzmanların birbirleriyle çelişen açıklamalar yaptıklarını belirten Gazeteci Polat Yılmaz, “Dolayısıyla deprem konusunda bir fikir birliği oluşmuş değil. Deprem dünyanın her yerinde oluyor. Birçok yerde sürekli deprem yaşanıyor. Biz özellikle Marmara depreminden sonra bu konuyu, ‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ şeklinde sloganlaştırdık. Depremin ardından bir sürü yetkili konuşuyor. Ama kimse göçen binaların neden göçtüğüyle ilgili açıklama yapmıyor. Bu binalara neden yetersiz beton konmuş? Nerde eksiklikler yapılmış? Kim veya kimler bu binalara oturma izni vermiş? Bu konulara odaklanmıyor, kurulan çadırlar veya yapılan yardımları konuşuyoruz. Asıl bunları konuşmamız lazım” diye konuştu.

“Oldukça şiddetli bir deprem yaşadık”

Son Ege depreminin Ege Denizi açıklarında meydana geldiğine işaret eden Gazeteci Ertuğrul Sevim, “Eğer karada meydana gelseydi yıkım daha fazla olurdu. Çünkü oldukça şiddetli bir deprem yaşandı. Depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara şifalar diliyorum. Allah hepimizi afetlerden korusun. Son depremde mesela bir sitede 9 apartman var 3 tanesi çökmüş. Bunlar inşaat kalitesiyle ilgili. Türkiye’de Marmara depremi bizi deprem konusunda kendimize getirdi. Yapı denetimi işin içine girdi. Bundan önce yapılan binalar içinde sıkıntılı binalar mevcut. Ayrıca bina yapılan zemin de çok önemli. İzmir özelinde nerelerde hata yapıldığı süreç içinde ortaya çıkacaktır. Genel olarak para kazanma hırsıyla binaların alt katlarını işyerine çeviriyor ve binanın taşıyıcı sistemine zarar veriyoruz. Bundan vazgeçmeliyiz” şeklinde görüşlerini açıkladı.