Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Afyonkarahisar eski Şube Başkanı, emekli Öğretmen Hüseyin Şenşaştımoğlu vefat etti. Şaştımoğlu, kendi köyü olan Anıtkaya’da bugün öğlen namazının ardından ebediyete uğurlandı. 

60 YILINI BASIN YAYIN HAYATINA ADADI

Hüseyin Şenşaştımoğlu, ömrünün yaklaşık 60 yılını Afyonkarahisar’ın basın-yayın hayatına adamıştı. Köy Enstitüsü’nden yetişip 27 Mayıs 1960 İhtilali’nden sonra gazeteciliğe adım atan Şenşaştımoğlu, bilgisi, yaşadıkları ve hafızasıyla, yakın tarihe ışık tutmuştu.
SOYADININ İLGİNÇ BİR ÖYKÜSÜ VAR
Şenşaştımoğlu’nun soyadının da ilginç bir öyküsü var. “Şen” olan soyadı da yazarlık yaptığı gazetede kullandığı mahlas isimden yola çıkılarak değiştirilmiş. Son 50 yılını, yazarak, çizerek, konuşarak, yol göstererek geçiren bir isim Hüseyin Şenşaştımoğlu.
DARBE SÜRECİNDE HALKI BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN GAZETECİLİK YAPTI
Şenşaştımoğlu’nun 27 Mayıs 1960 İhtilali’nden sonra vatandaşları bilinçlendirmek üzere kentin farklı bölgelerindeki panolara gündemle ilgili haberleri asmakla başlayan gazetecilik hayatı, 1980 darbesine kadar fiilen devam etti.  1980 darbesinden sonra yine basın camiasından kopmamış,  Kocatepe Gazetesi'nde yazılar yazmaya devam etmişti. 

Hüseyin Şenşaştımoğlu, 2013 yılında Kocatepe Gazetesi’nde Murat Arısoy imzasıyla yayınlanan söyleşide kendisini şöyle anlatmıştı: 

EĞRET’DEN KÖY ENSTİTÜSÜ’NE

Hüseyin Şenşaştımoğlu, ne zaman doğdu?
Nüfus cüzdanımda 5 Mart 1934, Afyon yazılı. Oysa ben Anıtkayalı, o gün için Eğretli’yim. Babam o köyün tek okumuş-yazmış insanı. Ayrıntılara önem verir, gelişigüzel davranmaz.
7 yaş zorunluluğu vardı. Biz 6 yaş grubu olarak 3 arkadaş fahri olarak okuma yazma öğrendik ama yaşımız tutmadığı için kaydedilmedik. O sene bir yaş gitti. Bir yaş da evlenme muamelesine gittiğim zaman, burada bir nüfus müdürü vardı, çok incelerdi. Bakıyor orada doğum 1934. O zamana kadar 1935 doğumluyum. 1934 doğumlu olsam kaydım olacak, bir sene önce mezun olacağım. Bir sene önce Köy Enstitüsü’ne girip Köy Enstitüsü olarak mezun olacağım. Ben 1935 doğumlu olarak mezun oluyorum, 1955’te evlenme muamelesine başladığım zaman 1934 oluyor.
Köy Enstitüsü’ne nasıl başladınız?
Eğret’de ilkokula başladım. Köy Enstitüsü’ne 1948’de girdim. Ben okumak istiyordum. Fakat babam, ağabeyim okumama karşıydı. Bir 27 Ağustos günü, Afyon’un kurtuluşuna gidiyorum diye yola çıktım. Trenle Akşehir’e, Akşehir’den de Yalvaç’a gittim, öğretmenevini buldum. Okumak istiyorum dedim. Babama mektup yazmış, gelsin okutacağım demiş. Geldik, Konya Sarayönü’ne Pratik Ziraat Okulu’na vermek istediler. Olmadı. Sanat Okulu’na vermek istediler. Buraya okumaya geleceğim, geri çevirdiler beni. Köyde kaldık. Susuz Osmaniye’ye mal satardık. Orada Emin Çavuş diye bir tanıdığımız var. Emin Çavuş’un yanına Salih Hoca diye bir eğitmen gelmiş. Salih Hoca’ya Çifteler Köy Enstitüsü’nden Sekterer geliyor. Onu ziyarete geliyor. ‘Buralarda kimse yok mu’ diyor Salih Hoca’ya. Emin Çavuş, babam köyden dönerken durduruyor ve durumu anlatıyor. Babam geldi, ‘seni göndereceğiz’ dediler. Babam Eskişehir’e götürdü. Hamidiye’ye gittik bulduk okulu. Banyo yaptırdılar. İmtihan yaptılar. 1948’de birinci sınıfa başladım. Bizim Hamidiye’de 800 dolaylarında öğrenci var. Mahmudiye resmen ilçe olunca orası kapatıldı. Bizim köylerde olmamız gerekiyordu. Mahmudiye kapatılınca oradan bizim okula gelenler oldu. Bizim okulda da dağıtım oldu. Ben o arada, yaz tatilinde beni çağırdılar. Böyle bir tayin olmayınca Yalvaç’a gittim. Bayrama rastg eldi. Bayram sonu okula geldi. Arefe günü Arifiye grubuna verilmişim, benim yerime orada olan bir kişiyi göndermişler. Ben Çifteler’de kaldım.
İvriz’e gittiniz sonra…
Sonra Konya İvriz’e tayinim çıktı. Konya Ereğlisi’nin Toroslar yamacında, yanında herhangi bir köy olmayan bir köy bu. Ertesi gün işe başladım. 1952’de oldu. 5’inci sınıfa başlamış oluyorum. Son sınıf olarak oraya gidiyorum, ancak mezun olmuyorum. Şubat ayında bir kanun çıkıyor, Köy Enstitüleri’nin kaldırılmasıyla ilgili. Köy Enstitüleri kapatılıyor. Adı ilköğretim okulu oldu. İlköğretim okulları 6 yıl. Bir sene de oradan gitti. İki sene boyunca son sınıf olduk. Konya’dan 1954’te doğrudan ikmale kalmadan mezun oldum.
Afyonkarahisar’a geldim. Bütün buradaki memur kadrosu Ferah Kahvehanesi’ne çıktı. Benim tayinim geldi. Benim tayinim Recep Yaşacak’ın da çalıştığı Fethibey’e çıkmış. Öğrenci kaydı yapalım. Recep’in yazısıyla 18 Ağustos’ta göreve başladım. Recep Bey oranın müdürü. Benim göreve başladığım yazıyı Milli Eğitim’e bildirdi. Fethibey’de stajyerliğimiz kalktı. O sene ben merkeze geldim. Kazım Bozkurt diye bir arkadaşım vardı, Köy Enstitüsü’nde bizden büyüktü. Kalp hastasıydı, ağır hastalığı dolayısıyla yanında birisi olması gerek. Yanına bir destek arıyor. Sen gelirsen ben de gelirim dedi. Tayinimizin yapılmasını istedim. İkimizi birden Namık Kemal İlköğretim Okulu’na verdiler. İki sene orada çalıştıktan sonra Sümer’e gittik. Sümer’i de açan kadro içindeyim, o da benim yanıma geldi. Nereye gitsek beraber oluyoruz. O hastalanınca Ankara’ya, İstanbul’a götürdüm.”