“Aşçılar mutluluk tasarlar ve rüyaları satarlar”- Bernard Loiseau 

Gastronomi, yiyeceklerin mimarisi olarak adlandırılır. Her ne kadar “gastronomi” kelimesi, küresel bir anlam taşısa da aslında yerel lezzetleri simgeler ve yansıtır. Unesco’nun “Gastronomi - Yaratıcı Şehirler Ağı’na” 2019 yılında giren ilimiz, Hatay ve Gaziantep’ten sonra Türkiye’nin yemek kültüründe farklılaşan şehirlerinden birisi oluyor. Bu süreçte Afyon Kocatepe Üniversitemiz, kendisinden beklenen en önemli adımlarından birisini atarak, 1. Uluslararası Gastronomi Çalıştayına ev sahipliği yaptı. 8 farklı oturumda ve 40 farklı katılımcı tarafından sunumlar iki günde tamamlandı. Gerek yurt içinden gerekse yurtdışından birçok katılımcı olduğu ve gerek zoom üzerinden gerekse youtube üzerinden yoğun bir ilginin olduğu da görüldü. Gastronomi Çalıştayı, her ne kadar üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleştirilmiş olsa da, bu organizasyon şehrin marka değeri açısından önemli ve kıymetlidir. Çünkü Afyonkarahisar ilinin geleceği, hizmet ekonomisine doğru evrilmekte ve gelişmektedir. Üretmek ve üretim ekonomisinden bahsetmiş olsak da, turizm odaklı bir yapılanmada önemli bir mesafe almış olan ilimiz, bundan sonraki süreçleri de başarılı bir biçimde yönetmek mecburiyetindedir. Bu konuda en büyük görevlerden birisi de kuşkusuz Turizm Fakültemize düşmektedir. Bu kapsamda çalıştay ev sahipliği için Rektörümüz Prof.Dr. Mehmet Karakaş, Düzenleme Kurulu Başkanı Prof.Dr. İsa Sağbaş ve Koordinatör Doç.Dr. Mustafa Sandıkçı hocalarımız başta olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Program sırasında farkettiğimiz, gastronomi sokağının tarihi Afyonkarahisar çarşısına taşınması fikrinin de çok yerinde olduğunu belirtmeliyim. 

Gastronomi süreci tek bir çalıştay kapsamında değerlendirilmemeli, sürdürülebilir bir gastonomi anlayışıyla yönetilmelidir. Özellikle bazı lezzetler ön plana çıkarılmalı, gastronomi kimliğine yaraşır bir kurumsal örgütlenme sağlanabilmelidir. Özellikle tarihi Afyonkarahisar çarşısında şehrin gastronomi kültürünü yansıtan küçük kafeler, restoranlar ve alış veriş yerleri hızla oluşturulmalı, şehir merkezi yılın 12 ayında farklı lezzetlerle aktivite merkezi haline getirilmelidir. Özellikle otellerle iyi bir iletişim ve yönetişim ağı oluşturulmalı, müşteri yoğunluğuna göre şehir aktiviteleri zenginleştirilmelidir. Bunun yanında bana göre dünyada örnek alınacak şehirlerde iyi seçilmeli ve bu doğrultuda örgütlenme ve koordinasyon sağlanmalıdır. Örneğin Polonya - Krakow ve Hırvatistan - Zagrep örnekleri alternatif olarak değerlendirilmeli ve belli açılardan şehir örnekler alınabilmelidir. Bu örnekleri verirken, tesadüfen seçim yapmadığımın da bilinmesini isterim. Yeniden bir şey yapmak inanın hem zahmetli, hem de zordur. Ancak iyi örneklerden yola çıkarak, şehir vizyonu ve tarihi dokuyla uyumunun sağlanması, bu örneklerden yola çıkılarak çok daha iyi kurgulanabilecektir. Bundan sonraki süreçte, inşallah kazasız bir biçimde atlatmayı beklediğimiz Pandemi sonrası ilk iş olarak, gastronomi festivali için belediyemizden haber bekliyor olacağım.      

KİTAP TAVSİYESİ

Bu hafta sizlere ünlü yazar Antoine de Saint-Exupéry’nin ünlü kitabı ya da yetişkinler için yazıldığı söylenen çocuk kitabı “Küçük Prens”i tavsiye edeceğim. Yetişkinler için yazıldığının doğruluna katılıyorum, çünkü oğlum bu kitabı okuduğunda hiç bir şey anlamadım demişti. Emin olun, kitabı elinize almanız ile okumayı tamamlamanız en fazla bir gününüzü alacaktır. Ancak kitabın dili, soyut örnekleri, ütopik ve sorgulayan düşünsel yapısı sizlerde kalıcı etkiler bırakacaktır. Ünlü birçok ismin hayatına yön veren bir kitaptır. Örneğin ünlü yazarlardan Mehmet Barlas ya da ünlü iş kadını Suna Kıraç’ın mutlaka tavsiye ettiği kitaplardan birisidir. Hatta Suna hanım konuyu biraz abartmış ve kitabında, evleneceğim kişinin mutlaka küçük prens’i okumasını isterim diyecekti. Yazar kitapta algı ile gerçeklik arasındaki farka dikkat çekerken, herkesin konuya farklı bir bakış mantığıyla yaklaşabileceğinin de altını çizer. Herkesin sorulara farklı cevaplar verebilmesi, herkesin doğrularının farklı olabilmesi ve 1 milyondan fazla okuyucuya ulaşabilmesi kitabı değerli kılıyor.