Sevgili Dostlar, 

Bu haftaki yazımda iki  yaz görev yaptığım,  İbrahim Tatlıses’in “ Vardı da biz mi okumadık” dediği,  İngiltere’nin tarih ve eğitim başkenti olan Oxford şehrini anlatacağım.

Oxford bizim Afyon’dan küçük bir şehirdir. Yaklaşık 150 bin nüfusu vardır. Şehirde bir tane fabrika hatta ciddi manada üretim yapan atölye bile yoktur. Şehrin bütün geçim kaynağı eğitim ve kırtasiyedir. Şehirde gezerken gördüğünüz insanlar ya host ( öğrenci misafir eden aile) ya öğrenci,  ya öğretmen ya da turisttir. 2015 rakamlarına göre öğrenci sayısı şehrin yüzde 40’ına ulaşmıştır. Asayiş olarak da İngiltere’nin en sakin şehridir. Rakamlara şöyle bir bakacak olursak,  Oxford’da 5 üniversite ve özel-devlet karışık , 2019 rakamlarına göre,  315 ilkokul,  106 ortaokul ve 16-18 yaşa eğitim veren 89 tane lise-kolej  vardır. Yani toplamda üniversiteler hariç  510 tane okul var. Özellikle Orta Doğu’nun zengin aileleri çocuklarını oradaki dil okullarına göndermek için yarışırlar. Pandemide bile müşteri sıkıntısı çekmemiştir Oxford. Çünkü bu alanda nerdeyse tektir. Bir öğrencinin ortalama maliyeti yol şartları değişmekle beraber,  iki haftalık minimum eğitim,  yaklaşık 2500 sterlin civarındadır. Her iki haftada bir guruplar değişir. Az çok geliri hesaplamışsınızdır sanırım. Her yıl ortalama 7 milyon sterlinlik katkı sağlıyor İngiltere ekonomisine. Fabrika yapmaya gerek var mı sizce ?

Neden Oxford?

Her gittiğimde derinlemesine düşündüm. Muadili Cambridge var,  başka uzaktan yakından örneği yok. Küçücük şehir bir tane fabrikasız,  atölyesiz 7 milyon sterlinlik katkı. Sonunda anladım ki iş tecrübe ile sabit. Bu mesele nerdeyse 700 yıldır böyle. Londra’ya 80 km uzaklıktaki şehir,  zamanın İngiltere’sinin eğitim yükünü sırtlamış. Buna ilaveten İngilizlerin ticari dehası,  bu şehri bu günlere taşımış. Oxford Üniversitesinin tam kuruluş tarihi bilinmemekle beraber,  11.yy’da bile eğitim verdiğine dair deliller var. Benim görev yaptığım yer ikisinde de Oxford Brooks University idi,  yani orijinal Oxford Üniversitesi’nde görev yapamadım ama şehrin atmosferini zaten orası belirliyordu. Bugün bu avantajı kaybetmek istemeyen İngilizler,  Londra’daki en büyük havaalanı olan Heathrow ve hatta Gatwick havaalanlarını  inşa ederken,  Oxfordshire bölgesine yani güney doğuya doğru yaptırmış ki herhangi bir ulaşım sıkıntısı çekmesin. Dolaysıyla Londra’dan Oxford’a 24 saat tren veya otobüs ile ulaşabilirsiniz ve yol maksimum bir saat sürer.

Ne yapılır,  Nereler ziyaret edilir,  Ne yenir?

Şehrin göbeğinde herkesin de buluşma noktası olan Carfax kulesine bir kilometrekarelik çapta bir daire çizdiğiniz zaman Oxford birinci bölgeyi gezmiş olursunuz. Hemen yüz metre aşağıda buluna West Gate alışveriş merkezinde alışveriş ihtiyacı karşılanabilir. Burada İngiltere’nin LCW’si olan Primark Mağazalarının,  hem kaliteye hem de bütçeye etkisi olumludur. Harry Potter filminin de bir bölümünün çekildiği Christ Church (Kilise) ziyaretçi akınına uğruyor desek abartmış olmayız. Müze ziyaretleri en önemli aktivitelerdendir. Ashmolan müzesi ve Modern sanat müzesi mutlaka ziyaret edilmelidir. Oxford Trinity College uzun yıllara şahit olmuş tarihi bir abidedir. Hemen yanında bulunan Bodleian Kütüphanesi de göz alıcı bir ilim merkezi görüntüsü sunar. Norrington Room’da 150 bine yakın kitap bulabilirsiniz. Yol boyunca şehrin güneyine hareket ederseniz müthiş Oxford  botanik hahçesinin önünden geçersiniz. Bahçenin hemen bitiminde de Aziz Mary kilisesini ziyaret edilse güzel bir tur yapılmış olunur. 

Bu arada hevesiniz veya ilginiz varsa Oxford veya Apollo tiyatrolarında bale,  dans,  drama,  opera-müzikal gibi sanatsal etkinlikleri izleyebilirsiniz. 

Pasonage Grill mekanında etler helal kesimdir ve güzel bir mutfağı vardır. Giderseniz mutlaka bir kuzu kaburga tavsiye ederim. Onun haricinde bir Lobanese restaurant vardı ve gayet iyi kebaplar yapmaktaydı. Atıştırmalıklar içinse Subway cafe’ler işinizi görür.

Gel gelelim Afyon’umuza, 

150 bin nüfuslu Oxford’ta  510 okul,  300 bin nüfuslu Afyon’da maksimum 300 okul var ki bunların 52 tanesi özel okul. Bunlar Türkiye standartlarına göre fena rakamlar değil. Eğitimin bir tık daha ileri gitmesi için kendi camiamdaki çabaya şahidim. Eğitime gönül veren destek çıkan herkesten Allah razı olsun . Bu arada destek çıkan demişken,  pırıl pırıl çok modern bir okul yapıp Milli eğitimin hizmetine veren sevgili dostum  Mehmet Kocaşaban’a da tüm hemşerilerimiz adına teşekkür ederim. 

Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın,  sağlıkla kalın…