Her yıl olduğu gibi bu yılda Dünya Kadınlar Gününü anmak için pek çok etkinlikler yapıldı. Gönül arzu ederdi ki keşke kadın-erkek arasında eşitsizlik olmasa ve ayrıca Dünya Kadınlar Gününü anmaya bile gerek olmasa.

08 Mart her ne kadar bir kutlama günüymüş gibi düşünülerek hareket edilmesi uygulamada yer almışsa da aslında 08 Mart yaşanan üzücü olayların sonunda anılmasına karar verilen bir gündür. 08 Mart 1857 de ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisinin daha kötü çalışma koşulları karşısında tekstil fabrikasında greve başlaması sonucu polisin işçilere saldırması, işçilerinde fabrikaya kilitlenmesi ve ardından çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine on binleri aşkın kişi katıldı. 1910 da,  08 Mart 1857 yılında yangında ölen kadınlar anısına Kopenhag’da Uluslar Arası Kadınlar Konferansında 08 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisi kabul edildi. Adı da  Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak belirlendi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 16 Aralık 1977 de 08 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması kabul edildi.

08 Mart Kasınlar Günü Ülkemizde de ilk kez 1921’de Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başladı. 1975 ve sonraki yıllarda kutlamalar daha yaygın olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taştı.     Tüm Dünya da kadınların eşitlik, kalkınma ve huzurlu yaşam özlemlerini, isteklerini dile getirdikleri birlik ve beraberlik günü olarak kutlanmaktadır.  Esası anma günü olmakla birlikte, uygulamada kutlamalara dönüşmüştür.

Aslında gönül keşke kadın-erkek arasında eşitsizlik olmasa da, ayrıca bir özel günü kutlamak, anmak zorunda kalmasaydık. Bütün günler kadınlarımızın mutlu olduğu ve kendilerini eşit hissettikleri güzel günler olabilseydi. Ancak ne yazık ki halen günümüz de bile pek çok kadınımız hak ettiği yere gelemediği gibi ikinci sınıf insan muamelesi görmektedir.  Oysa ki kadınlarımız insanlığın devamı için olmazsa olmazıdır. En büyük sorunların çözücüsü, dertlerin dermanı, mutlulukların arkasındaki kahramandır. Kadın bu toplumun mayası, evde,işte,sosyal yaşamda,hayatın her alanında  fedakarlık eden, çocukları dünyaya getirmekle kalmayıp, onları yetiştiren, topluma kazandırandır. Çocuk dünyaya getirmese bile Annelik sevgi ve şefkati ile dünyayı kucaklayandır. Yeri geldiğinde kahramanca ülkesi, vatanı, milleti, bayrağı için can verendir. Asla küçümsenmemesi gereken yön veren, rehberlik eden, çalışan ve üretendir.  

İslâm Dîni, kadın-erkek bütün insanların yaratılışta eşit olduğunu ilan ederek, kadını, insanlık şeref ve haysiyetine, gerçek benliğine ve kişiliğine kavuşturmuştur. Kur’ân-ı Kerîm, kadın ile erkek arasında hiçbir ayırım yapmamakta, her ikisine de aynı hak ve sorumlulukları yüklemektedir.Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.S) ; "Şüphe yok ki, kadınlar erkeklerin dengi, benzeri ve tam bir eşidir. Diğer bir hadîs-i şerîfte:"Kadın-erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi birbirlerine eşittirler." buyurur. Başka bir bir hadîs-i şerîfte:Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.” diye buyurmuştur. “Insanlar içerisinde iyilik ve hürmet yapmama en lâyık olan kimdir?” diye soran sahabîye Efendimiz; “annendir” cevabını vermiş ve arkasından, “sonra kimdir?” diye iki defa daha tekrarlanan bu soruya, “annendir” dedikten sonra, dördüncüde “babandır” buyurmuştur.

Dolayısıyla İslam Dininde de kadın kıymetlidir. Yersiz bahanelerle kadınlarımız ezilmemeli, ötekileştirilmemelidir. Kadına değer verilmesi gerektiğini ön güzel şekilde anlatan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinden bir kaçını hatırlatmak isterim;

*“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

*Dünyada hiç bir milletin kadını “Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim,” diyemez!

*Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.

 

            Temel hak ve hürriyetlere sahip olma yönünden de kadın ve erkek arasında fark yoktur. Her ikisinin de hayatı, malı, şerefi, namusu ve haysiyeti dokunulmazdır. Din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından aynı haklara sahiptirler. Kadın ve erkek mal edinme, malı üzerinde tasarrufta bulunma, evlenme, çocuk sahibi olma, eğitim – öğretim faaliyetlerine katılma konusunda birbirine eşittir. Haklar bakımından kadın ve erkek arasında fark olmadığı gibi sorumluluk bakımından da aralarında ayrım yoktur.

 

            Ancak buna rağmen ne yazık ki kadınlarımız hak etmediği şekilde mağdur edilmektedirler. Bu sebeple Dünya Kadınlar Gününün anılmasında gerekirse kutlamalar yapılmasında da fayda vardır. 2020 Yılının Sevgi Yılı ilan edildiği Afyonkarahisar’ımızda da birkaç gün öncesinden başlayarak Kadınlar Günümüzün anılmasına, kutlanmasına yönelik etkinlikler gerçekleştirildi. Bende gerek şahsen gerekse başkanlığını üslendiğim Afyonkarahisar Sosyal Yaşamı Geliştirme Derneği adına mümkün olduğunca etkinliklere katılarak destek olmaya çalıştım. Bizler de bu günümüzü anarak dolu dolu geçirmeye çalıştık. Gerekli açıklamaları yapıp, rehberlik görevi üstlendiğimiz gibi kadınlarımızın önünü açıp onlarında ekonomiye, kültüre, sanata, eğitime, sosyal yaşama rahatlıkla katkıda bulunabilmeleri için çalışmalar yaptık. Kadın Girişimciler Kurulumuzla, korolarımızla, Dernek Yöneticilerimizle anma ve eğitim programları gerçekleştirdik. Yazılı ve görsel basın aracılığıyla farkındalık yaratmaya çalıştık.  Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonunda da görev aldığım. Baromuz tarafından düzenlenen Kadını ele alan seminerimiz gerçekleştirildi. Belediyemiz ve Kent Konseyimiz tarafından da Kent Meydanında Kadın el hünerleri ile ilgili kadın pazarı kuruldu. Taş Handa da geleneksel kadın el sanatları,el ürünleri pazarı kuruldu. Bizler de elimizden geldiğince desteklemeye çalıştık. Yine kadın sanatçılarımızın sergileri ile Kadınlar Günümüz güzelleşti. Tiyatro etkinlikleri, şiir etkinlikleriyle de Kadınlarımız anıldı. Daha nicelerine layık olan kadınlarımızın tüm sorunlarının çözülerek hak ettiği yerde olması ve kalması dileğiyle unutulmaması gereken bir gerçeği hatırlatmak isterim. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi “Dünyada her şey kadının eseridir.” Son olarak ta şunu belirtmek isterim ki feminist değil, hümanistim. Temennim erkeğin önünde ya da arkasında olmak değil yan yana omuz omuza yürüyüp, el birliği ile insan ayırımı gözetmeden, insan sevgisiyle hayata güzellik katmaktır.