Réel; gerçek, varlığı inkâr edilemeyen.

Moral; insanın ruhsal gücü, manevi güç, maneviyat.

Türk Dil Kurumu bu iki kelimeyi böyle tanımlıyor.

Önemli Not: Bu yazı uzun olacak…

Barbaros Şansal!

Kendisini eşcinsel terzi yamağı olarak tanımlayan, Reina katliamından dakikalar önce sosyal medyada yayınladığı 2017 yeni yıl mesajında, Türkiye’ye hakareti nedeniyle imza toplayan yüzlerce vatandaş tarafından, hakkında suç duyurusunda bulunulan ve KKTC İçişleri Bakanlığı’nca sınır dışı edilen şahıs. Mahkeme tarafından “Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama” “b…kunda boğul Türkiye”  sözleri için 6 ay 20 gün hapis cezası alan bu şahıs, Belçika’da yaşıyor. Türkiye söz konusu olduğunda vergi veriyorum diyor!

İki gün önce aynı şahıs 17 Aralık 2018’de yine sosyal medyada Euronews Türkçe haber kanalının (Belçikalı Milliyetçilerden, hükümete mülteci ve göç anlaşması protestosu) tweetini alıntılayarak, “Son derece haklılar, Faslılar ve Afyon Emirdağlı yobazları gördükçe hem de!“ tweeti ile akıllara; “Belçikalılara, Emirdağ mı büyük Türkiye mi?” sorusunu sorduran Emirdağlılar üzerinden, Belçika’da oturum almak ve kendini gündemde tutarak Avrupa’da kalmak gayesi olduğunu getiriyor. Kendisine yer arıyor…  Belçika’daki Emirdağlılar’a hakaret eden Şansal’a, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama nedeniyle Emirdağlılar tarafından hukuki süreçler başlatıldı. Öte yandan tüm Emirdağlılar sosyal medyada Barbaros Şansal’ın tweetine gerekli yanıtları da vermekte…

Türkiye’ye hakaretten yargılanarak cezalandırılan Şansal’ın, Türkiye denilince akan suların durduğu Emirdağlılara saldırması, Emirdağlılar üzerinden kurban kesmesi Belçika’da rahat edemeyeceğinin de göstergesidir aslında!

Ne demiştik başta; “Emirdağlıların Morale Reel Etkisi!” 17 Aralık Şeb-i Arus – Mevlana haftasını yaşadığımız bu günlerde Mevlana’nın, “Surete mana ile güzellik ver. Zira surete mana, kanat olur” deyişi ile Emirdağ ve Emirdağlı manasına değineyim önce…

 

Emirdağ’ın taşını, toprağını, suyunu, havasını her zaman özleriz…

Tarihi 5000 yılı geçen bu coğrafyada, 1000 yılı geçen bir zaman içinde yerleşik yaşam bulan Emirdağlıyı, kendine has toplum özellikleri ve kültürel dokusu ile sarmalamıştır Emirdağ!

Her Emirdağlı kendi öznesinde “İlginç olmayanı biz yapmayız!” dedirtecek türden bir başarı öyküsü taşır… Bu genetik dokunun mirasçıları her zaman şaşırtır, her zaman heyecan verir…

Bir o kadar kolay olan Emirdağlı, bir o kadar da zordur aslında… Bilen çözer, bilmeyen şaşar bu işe!

Kaf dağının ardı yoktur Emirdağlıya. Eğer isterse oraya da gider!

Emirdağlının becerisi olarak gördüğümüz her şey, hem bir zekâ, hem de bir dayanıklılığın yanı sıra, bilginin ve öngörünün doğru bulgulanılıp zamanında ve iyi kullanılmasıdır aslında! Bu niteliklere haiz toplumsal dokunun içinde kültürüyle de harmanlanmış Emirdağlı, nereye gitmiş olursa olsun başarıyı da götürür beraberinde… Gittiği yerlere de moral olur, çıta yükseltir, etki eder, güç katar Emirdağlı…

Temel taşlarımız olarak gördüğüm unsurları şöyle bir sıraladığımda zengin kültürel dokumuz, tarihimiz, kozmopolit yapımız“ ki ben buna örüntülerimiz demeyi seçiyorum”, sosyal değerlerimiz ve ekonomik süreçlere kattıklarımızla, Emirdağlı olmayı “moral yükselten” manasında buluyorum.

Bundan sonraki süreçlere bir yanıt olsun diye, buradan sesleniyorum!

Eskişehir, Belçika gibi yerlerde gösterdiğimiz,  ne yazık ki sözde kalan çokça ifade edip kullanamadığımız “nüfus sayımızın” “güç birliği” kanalını güçlendirmek amacıyla “biz Emirdağlıların gittiğimiz yerlere götürdüğümüz iyileştirmeyi, “iyi etkiyi ve katkıyı” kapsamlı bir rapor çalışmasında toplandığında, bu raporla “Emirdağlıların Morale Reel Etkisi” ortaya konmuş olur.

Bu moral ile bir yazı dizisi çıkaracak hatta kitaplaştıracak kadar bol malzemeli ve çok keyifli bir alanda buluveriyorum kendimi…

Şimdilik aşağıda okuyacaklarınız, moralimi yükselten aynı zamanda gururlandıran Emirdağlılardan bahsediyor olacak. Dikkatleri çekmek istediğim konu ise “Emirdağ Kitaplığı” olarak adlandırdığım ilk bölüm.

Örneğin ortaokul yıllarımda bu konuda ilk karşılaştığım ve okuduğum kitap Emirdağ folkloruna ve kültürüne büyük katkı sunan Metin Akın’ın yazdığı “Dünden Bugüne Emirdağ” kitabıdır. “Frig” kelimesini ilk öğrendiğim kitaptır aynı zamanda. Metin Hocamla Emirdağ yaylalarını adım adım yürüyüp, ondan dinlemek de büyük bir şanstır benim için… Emirdağ’a dair okuduğum ilk kitap olması hasebiyle, bu kitabı okumamın üzerinden çeyrek asırlık bir süre geçtiğinde, amcam Halil Erenoğlu’nun “bu konuda çalışma yapan hemşerilerimizin gayretlerine ortak olmak amacıyla”kaleme aldığı Emirdağ Dergisinde yayınlanmış yazılarının da yer aldığı “Halil Erenoğlu’nun Emirdağ Yazıları” adlı kitabının yayınevi sahibi ve editörü olarak amcam Halil Erenoğlu ile birlikte bir katkı sunmak bana da nasip oldu…

Ömer Faruk Yaldızkaya’nın “Her Yönüyle Emirdağ”, “Emirdağ Yöresi Türkmen Ağıtları”, “Emirdağ’da Lakaplar” kitapları yine Emirdağ kitaplığında gururla gösterdiğim örneklerden. Ömer Faruk Yaldızkaya aynı zamanda Emirdağ konusundaki yazıları ile Emirdağ Dergisi’nde de yer almakta, Emirdağlıları aydınlatmakta…

Lise yıllarımda, Emirdağ Lisesi eğitim öğretim yılı açılışı için bana sunuculuk görevi veren ve aynı zamanda psikoloji dersime giren Özcan Türkmen hocamla yollarımız her zaman kesişti. Özcan Türkmen’in, “Emirdağ Ağzında Atasözleri ve Deyimler” Şükrü Türkmen ve Özcan Türkmen’in birlikte yazdıkları “Emirdağ Ağzı”, Şükrü Türkmen’in “Suvermez Köyü” ve “Belgelerle Emirdağ” kitapları da gösterebildiğim çok önemli örnekler… Özcan Hocamın ayrıca Emirdağ Dergisi'nde de uzun süreli gönüllük esasıyla yazı işleri müdürü olarak hatırı sayılır emeği var. Şükrü Hocam’la da , Osmanlı Arşivin’de “Emirdağ’da Belediye Başkanı olan Vahit Ağa’nın” belgesine rastlayıp, bana “Deden olabilir mi” diye sorduğunda ve  benim de geçen senenin Emirdağ Vakfı takvimi için araştırma yaparken, Emirdağ Çarşı Camii hakkında Şükrü Hocama danışmışlığımız var…

“Sıladan Yeni Vatana Göç -Emirdağ-“ Göç Çalıştayı kitabı ile Mesut Acet ve Mesut Acet’in pek çok şair ve yazarın kitaplarındaki gönüllülük esasıyla sağladığı katkılar ve son üç yıldır Emirdağ Vakfı yönetiminde birlikte çalıştığım Mesut Acet’in yine Emirdağ Dergisindeki büyük emekleri…

Kendisini hiç tanımamış olsam da Emirdağ kitaplığına 2003 yılında kattığı eserin yazarı Erkan Çalık da öyle. “Emirdağ” adlı bir kitabı da Çalık sunmuş yazılı kaynaklarımız arasına…

Bildim bileli yazar, okur, araştırır Fikret Fıçıcı.  Ruhları şad olsun, "Emirdağ Şehitleri" kitabı da onun katkısı.

Diğer yandan hemşerilerimizden romanları ve şiir kitapları ile bu yelpazeye çok değerli katkı koyanlar da var. Kabak Tadı mesela… Hakiki Kabakçı’dan… Ayşe Yamaç çocuk romanları ve hikayeleri ile Ali Yürük tiyatro eserleri Çatallı Köy ve Türkmen Düğünü ile Huriye Saraç’ın dört ciltlik Öğretmen Benisa kitabı ile Adnan Durmaz, Milli Mücadelede Emirdağ’ı anlatan Ateşte Açan Çiçekler ile… Selda Davran’ın Oyun Bitti ve Umut Oyunu kitapları ile, Şengül Işık’ın Kara Fidan kitabı ile, Birgül Kapaklıkaya Eryürük’ün, Mutluluğun Şifresi ve Yüreğimden Dökülenler kitapları ile Kadriye Yürük’ün Bir Kır Çiçeği kitabı ile Yoksul Derviş (Şemsettin Kubat)’ın Türkülerin Dili, Yunusça Şiirler ile… Daha çok verebileceğim şair, yazar, ozanımız var… En güzeli ise; bu değerli çalışmaların, daha çok isim verebilecek kadar çoğalmış olması…

Fakı Edeer, örneğin; “Harman” kitabı ile kültürümüzü harmanlamış sazı ve sözü ile kültürümüzü yaşatan önemli değerlerimizden… Yine Emirdağlılar Vakfı yayın kurulundan Fikret Akın’ın tüm gelirlerini vakfa bağışladığı 10 ayrı şiir kitabı… Bu gün yarın elinize alacağınız yeni kitabı Emirdağ’dan Esintiler… Çıkmadan önce haberini aldım. Editörlüğünü Mesut Acet’in yaptığı bu kitapla Fikret Hocam 20 yıldır Emirdağ Dergisi’nde yayınlanmış tüm yazılarından oluşan geleneklerimiz, adetlerimiz, göreneklerimizi bir bütün halinde sunuyor… Burada belirtmeden geçemeyeceğim, katıldığım Emirdağlılar sosyal ve kültürel etkinliklerinde Fikret Akın, Fakı Edeer, Mesut Acet mutlaka olmalı ve olmaya devam etmeliler. Hele, “Söğürmez diyolar engin ovalı…” nağmeleri ile Hamza Halaç’ı unutmak ne mümkün…

Kültür ve edebiyat çalışmalarındaki katkıları ile aynı zamanda Emirdağlılar Vakfı Yayın Kurulunda ve Danışma Kurulunda da katkı sunan Muharrem Kubat hocam örneğin. Hatta bir sır vereyim Emirdağlıların Eskişehir’deki ilk dergisi 1963’de hepimizin Hocası Muharrem Kubat tarafından yayınlanmıştır. Şahane bir sayı… Eğer bu ilk sayıyı temel alırsak Eskişehir tarihindeki dergiler içinde en eski dergidir diyebiliriz… 55 yıl önce! Gördünüz mü işte… Nasıl böbürlenmeyeyim!? 

Eskişehir yazın hayatına sunulmuş Emirdağ Dergisi gönüllülük esasıyla bunca yıl Eskişehir’e örnek olmuş bir başarı öyküsü değil midir? Eskişehir’de yayınlanan kültür sanat edebiyat dergileri içinde en eskisi olmayı başaran bu dergi Eskişehir’de yazın hayatında  “Emirdağlıların Morale Reel Etkisi” ni gözler önüne sermiş olur.

Emirdağ Kitaplığı’nda, şiir kitaplarımıza ve romanlarımıza girdiğimizde gururla gösterebileceğim daha pek çok örnek vardır aslında. Şimdi aklıma gelenlerden hareketle yazdığımdan yazamadığım emektar şair ve yazarlarımıza gönül koymadan alta yoruma ekleyerek lütfen düzeltmelerini rica ediyorum.

Bugün Emirdağ tarihini, kültürünü anlatan etkinlikler, oluşturulan sosyal alanlar ve bin bir emekle hazırlanan yazılı kaynakların, tarihimizde yerini alması da hazırlayan her bir Emirdağlının kolay olmayan bu işleri başarması memnuniyet verici bir gayret örneğidir…

Emirdağlıyı güçlendirir… Moral verir…

Mevlana’nın “Eli görmeyen kişi, yazıyı kalem yazdı sanır” sözleri ile Şeb-i Arus haftasını kutluyor, tüm okurlarımı saygıyla selamlıyorum…